Paylaş
Eğer çalışıyor ve çocuğunuz için özel okul parası ödüyorsanız akşam siz eve gelene kadar bakması için biriyle anlaşmak istememeniz son derece anlaşılır. Hatta yeni Türkiye konjonktründe masrafları olabildiğince asgari düzeye indirmek en akıllıcası. Ama sömestir ve yaz tatili demek çocuğun okula gitmemesi tabii “Kim bakacak, tüm gün nerede kalacak?” sorularının içimizi yiyip bitirmesi demek.
Devlet memuru olan kardeşim kızı küçük olduğu için sömestiri kara kara düşünürken bir koltuğu tek başına çekip, belini incitti. Doktor 8 gün rapor verince içten içe sevindi ama bunu iş yerine anlatmakta oldukça zorlandı. Çalışma arkadaşlarının hemen hepsi “Onu sömestir dönemini geçirebilmek için rapor bulmakla suçladı” Kardeşim doğruyu söylüyordu ama ağzıyla kuş tutsa kimse bu durumun doğruluğuna inanmayacaktı.
Yıl içinde alınabilecek izin süresi belli. Herkesin her gün çocuğunu iş yerine getirebilme lüksü de yok. İki gün götürsen, üçüncü gün ters davranacak, durumu onaylamayacak birileri mutlaka çıkar. İş yerlerinin büyük bir kısmında kreş mevcut değil. Peki özel okul taksidi ödeyen aileler bu durumda ne yapmalı?
Elbette aile büyüklerinden destek istenmeli ama hemen söyleyim ben oğlumu ne zaman anneme bıraksam, akşam en az beş saat bilgisayar başında kalmış bir çocuğu teslim alıyorum. Gak dese su, guk dese yemeği önüne geliyor ve bilgisayar başından hiç kalkmasa da kimse ona “Oğlum bu kadar kalınır mı?” demiyor.
Ne zaman bu durumu annemle konuşsam, “Kendi evinde kendi kurallarını uygula. Benim evimde torunuma kural yok” deyip işin içinden çıkıveriyor.
Elbette sömestir döneminde gönderilebilecek kurslar var. Ama baktığım matematik ya da el becerileri tarzı kursların hepsi gerçekten dünyanın parasıydı. Hem bakıcı tutayım, hem kursa gönderip zamanını öldürmeyeyim dersen maliyet sanılanın çok üstünde tutuyor. Her hafta bir spora ve müzik eğitimine de gidiyorsa işin işinden çıkmak çok zor.
Finlandiya’da, Norveç’te, Almanya’da yaş gruplarının bir arada toplanabileceği, hem ders tekrarı yapıp, hem oynayabileceği devlet izniyle açılmış evler var. Minik ücretler karşılığı çocuğunuzu bıraktığınız evlerde öğretmenler yok ama pedagojik formasyona sahip bireyler çocukları yönlendirebiliyor. Hava güzelse hep beraber dışarı da çıkılabiliyor. Biz de bu evlerden maalesef yok ama kabul edelim çalışan ya da çalışmayan pek çok kadının bu tip kontrollü evlere ve çocuklarında arkadaşlarıyla bir araya gelip vakit geçirmeye ihtiyacı var.
Misafirlik kavramını hayatımızdan bir parça yok edebilsek belki de çocukları evinde (ücreti karşılığında) ağırlamak, oyun alanı yaratmak isteyen pek çok aile olabilir. Hem aile bütçesine katkıda bulunur hem de hepimiz için hayatı kolaylaştırır.
Yurt dışında akşam bir arkadaşınıza bile davetliyseniz, o gün evde yapılan masrafa katılıyorsunuz. Çıkarken belli bir ücreti bırakmadan ayrılmıyorsunuz. Ama biz para alışverişi konusunda özellikle durum misafirlik gibi algılanıyorsa oldukça ketum davranabiliyoruz. Bu yaşadığımız coğrafyanın kültürü, gelenekleri ile ilgili bile olsa değiştirmenin, kendimizi yenilemenin bir yolunu bulmak zorundayız.
Paylaş