Muhatap olduğumuz tatlar ve kokular

Zamanın doğrusal bir şekilde ilerlediğinden şüphe ettiğiniz oldu mu? Çoğumuz gibi benim de oldu. Kış aylarında dışarıdan gelen kar kokusu, yıllar sonra tekrar yediğim Cote d’or çikolataları, babaannemin dokunduğum kadife elbisesi, 90’ların pop şarkıları, seneler sonra aniden karşıma çıkan bir sinema afişi… Siz her ne kadar farkında olmasanız da duygularınızı yönetmekte duyularınız adeta usta.

Haberin Devamı

2022 yılının ocak ayında Bursa Organize Sanayii Bölgesi’nde kapılarını açan İmalat-Hane, açıldığı günden itibaren Türkiye güncel sanatının nabzını tutan dinamik çağdaş sanat galerilerinden biri olarak önemli sergilere ve etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Uzun yıllar boyunca İstanbul’a odaklanmış Türkiye sanat ortamı, günümüzde İstanbul dışındaki şehirlerde de varlığını başarıyla sürdürüyor. İmalat-Hane buna imkan sağlayan sanat mekanlarından biri. Bunun Türkiye çağdaş sanatı açısından önemi çok büyük.

Özellikle günümüzün ekonomik koşullarında genç ya da deneyimli fark etmeksizin, sanatçıların büyük şehirlerde yaşamını ve pratiğini sürdürmesi oldukça zor. Sanata dair maddi (ve hatta manevi) desteğin son derece kısıtlı olduğu bir coğrafyada, toplumsal ve ekonomik krizlerden doğrudan etkilenen kesimin başında maalesef sanatçılar geliyor. Bu sebeple, küçük şehirlerde oluşturulan sanat inisiyatifleri, kurulan sanat galerileri ve müzeler hem sanatçıların pratiğini devam ettirmesinde hem de bu şehirlerde yetişen genç sanatçı adaylarının kendilerini geliştirmesinde büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

Muhatap olduğumuz tatlar ve kokular

İmalat-Hane’de duyularla muhatap olan bir sergi

6 Ocak’ta İmalat-Hane’de izleyicilere kapısını açan sanatçı TUNCA’nın “Muhatabı Olmayan Mutfak” isimli sergisi, bizi sadece izlemeye değil koklamaya ve tat almaya da davet ediyor. Uzun zamandır gastronomi ve sanatı bir araya getirerek katılımcı performanslarla desteklediği sergilerinde TUNCA, bizi tarihi bir yolculuğa da çıkarıyor. Titizlikle hazırlanmış sergileri ve son derece tutarlı bir şekilde hazırladığı kavramsal alt yapıyla kişisel belleğimizin toplumsal bellekle kesiştiği olayları keşfetmemizi sağlıyor. Sanatçının “Muhatabı Olmayan Mutfak” sergisinin çıkış noktası 2014’teki “Desire” başlıklı sergisine kadar uzanıyor. Art-On İstanbul’daki bu sergide dünya siyaset tarihinin önemli isimlerinin en sevdiği yemekleri ve bu yemeklerin yenildiği ortamları görmüştük. Yemek yeme eylemi insanın en arkaik eylemlerinden biridir, insanın yüz mimikleri yemek yerken çok da kontrol edilemez. Toplumlar tarafından yüceltilen politikacıların kendilerinin tanrılaştırılmış imajlarının bozulmasını istemediklerinden olsa gerek, kimi siyasetçilerin yemek yerken fotoğrafını dahi göremeyiz. Göremiyor olsak da bu isimlerin en sevdiği yemeklerin içeriğinden ve tarifinden TUNCA’nın performansları ve sergi kataloğuna eklediği yemek kitabı sayesinde haberdar olabiliyoruz.

Haberin Devamı

TUNCA, 13 Ocak’ta “Muhatabı Olmayan Mutfak” sergisi kapsamında ilk performansını küratör Ece Pazarbaşı ve şef Okan Tapan’ın katılımıyla gerçekleştirdi. Menüde, 1969 yılında Apollo 11 uzay aracının aya iniş ve sekiz günlük uçuş görevinde yer alan Amerikalı astronot Neil Armstrong’un ilk gün öğününden esinlenerek Pazarbaşı ve Tapan’la birlikte hazırlanan lezzetler vardı. Performans İmalat-Hane’nin içinde sergi için tasarlanmış olan, herkesin birbirini görebildiği ve birbiriyle rahatlıkla ilişki kurabildiği dairesel yapıdaki mutfakta gerçekleşti.

3 Şubat’ta ise Vedat Ozan ve Arzu Acurol’un da katılımıyla “Kokular ve Tatlar” temalı ikinci performans yapıldı. Özellikle pandemi sürecinde özlediğimiz toplu yemek masalarının özlemini giderircesine sohbetin, kokuların ve tadın damaklarda kaldığı oldukça keyifli bir deneyimdi. “Rakı Balık Ayvalık” kitabın yazarı Arzu Acurol’un hazırladığı menüde, kuru fasülyeli marasa, kestaneli iç pilav, kış paludesi, nohut mayalı nişan ekmeği, küllü suyla acıbademli ev baklavası, duziko ve Türk kahvesi vardı. Yemeklerin ve içeceklerin tadımları yapılırken, TUNCA sanat pratiğinin yemek kültürüyle ilişkilenme sürecinden bahsetti. Vedat Ozan da performans sırasında yediğimiz yemeklerin içeriğindeki tatlar ve kokularla ilgili bilgi verip bu kokuları bize sunarken, örneğin bugünkü ismiyle tanıdığımız meyvelerin tarihini ve etimolojisini de anlattı.

Haberin Devamı

Sanat izleyicisinin gündelik yaşam pratiklerini deneyimleyen katılımcıya dönüşmesi
Toplumsal dönüşümlerin hızlandığı ve dünya siyaset tarihinin en hararetli dönemlerini yaşadığı 20. Yüzyıl’da sanat pratiklerinin de dönüşüm geçirdiğini görüyoruz. 1900’lerin ilk çeyreğinde ortaya çıkan Dada ve Fütürizm gibi dönemin ideolojik yaklaşımlarından etkilenen akımlar, sanatçı-sanat yapıtı-izleyici ya da oyuncu-sahne-izleyici üçgenini yıkarak kendilerini geleneksel sanatın karşısında konumlandırmışlardı. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki süreçte sanatçıların bedenlerini doğrudan sanat nesnesi olarak ortaya koyması bu anlayışı devam ettirdi. 1980’li ve 1990’lı yıllarda Avrupa’da bağımsızlığını ilan eden Balkan ve Slav ülkelerinin etkisiyle dünyaya yayılan özgürlük talepleri, sanatçıların daha fazla sayıda sanat kolektifi ve sanat inisiyatifi oluşturmasına yol açtı. Artık bireyselliğini ve tarihsel yüceliğini geride bırakan sanatçı, izleyicilerin katılımcıya dönüştüğü bir sanat pratiğinin parçası haline geldi. Jacques Ranciere’nin “İlişkisel Estetik” olarak tanımladığı, Claire Bishop’ın ise bu kavramdan biraz daha uzaklaştırdığı bu yeni politik sanat pratiği, 1990’lı yıllardan beri “sosyal angaje sanat”, “katılımcı sanat”, “toplum temelli sanat”, “yeni tip kamusal sanat” gibi tanımlarla biliniyor. TUNCA bu tanımların bir adım ötesine geçerek tüm duyularımızla doğrudan dahil olabildiğimiz bir deneyim ortamı yaratıyor. Alanında uzman isimlerle kurduğu iş birliği sayesinde bu deneyim bizim sıradanlığın dışında bir deneyim yaşamamızı sağlıyor.

Haberin Devamı

TUNCA’nın sergisi 6 Nisan’a kadar İmalat-Hane’de görülebilir. Performanslar da bu süreçte devam ediyor olacak, TUNCA’yı ve İmalat-Hane’yi sosyal medya hesaplarından takip ederek bu performanslara katılma şansı elde edebilirsiniz. Pasif sanat izleyicisinden aktif bir katılımcıya dönüşerek merak ettiğiniz soruların cevaplarını almak için harika bir fırsat yakalayabilirsiniz.

 

Yazarın Tüm Yazıları