Paylaş
1970 yılına kadar İmroz adıyla bilinen Gökçeada, Türkiye’deki “Cittaslow” yani “sakin şehir” kategorisindeki şehirlerden biri. Tarihi 1200’lü yıllara uzanan Gökçeada’nın günümüze kadar varlığını sürdürmüş tarihi yapıları bulunmaktadır. Kiliseler, manastırlar, camiler ve özellikle ada geleneğinde önemli bir yere sahip olan çamaşırhaneler tarihi dokularıyla Gökçeada’nın simgelerinden bazıları. Türkiye’nin birçok farklı şehrinden göç almış olan adada, eski yıllara nazaran sayıları azalmış olsa da yaşamını devam ettiren Rumlar da vardır. Dereköy, Kaleköy, Tepeköy, Eski Bademli ve Zeytinliköy Rum nüfusunun yoğun olduğu yerleşim yerleridir.
Özellikle dibek kahvesi ve sakızlı muhallebisiyle ünlü olan Zeytinliköy adanın en sık ziyaret edilen köylerinden biri. Koruma altındaki köylerden biri olan Zeytinliköy aynı zamanda adanın en eski kilisesi olan Agios Georgios Kilises’nin de bulunduğu köy. İstanbul Ortodoks Patrikhanesi Patriği ve İstanbul Başpsikoposu I. Bartholomeos da 1940 yılında bu köyde doğmuş. Zaman zaman adayı ziyarete de gelen I. Bartholomeos’un evine komşu ev olan ev ise ressam İsmail Emergil’in resimlerini sergilediği atölyesi. Emergil Gökçeada’ya 1992 yılında gelmiş ve o tarihten bugüne yaz aylarını burada resim yaparak ve sergi açarak geçiriyor. Kış sezonunu ise İstanbul’da geçirirken bir yandan da ihtiyacı olan boya, fırça, tuval, kâğıt gibi sanat malzemelerini temin ediyor. İsmail Emergil’in resimlerinde ada hayatından kesitlere rastlıyoruz. Manzara resimleri, hayvanlar ve Gökçeada’daki evlerinin resimlerini yapıyor. Özellikle Rum köylerindeki evler orijinal halini koruduğu için bu evlerin resimlerini yapmayı tercih ediyor İsmail Bey. Bunların yanında çocukların dünyasından yola çıkarak yaptığı karakter resimleri de var. Zeytinliköy’deki diğer taş evler gibi Emergil’in atölyesi de şirin ve serin bir yapı. Yıllar içinde burada ufak tefek değişiklikler yapmış; evin içine ve dışına yaptığı eklemelerle hem daha kullanışlı hem de daha güzel bir ev haline getirmiş.
Gökçeada’nın merkezinde yer alan Gökçeada Kent Müzesi ise adanın tarihine görsel ve yazılı olarak tanıklık edebileceğimiz bir alan. Daha önce hamam olarak kullanılan bir bina restore edilerek kent müzesi haline getirilmiş. Müzenin içinde geçmiş yıllardan günümüze Gökçeada’nın giyim kültürü, gündelik hayat malzemeleri, adadaki meslek alanlarına dair ürünler, adada yaşayan insanların kişisel koleksiyonlarından çeşitli objeleri görebiliyoruz. Girişte karşımıza çıkan çift taraflı fotoğraflar, adanın belleğini görünür kılıyor. Şenlikler ve müzik festivalleri, eğitim, zeytincilik, sabun üretimi, süngercilik gibi konulara ayrılan farklı alanlarda gezerken, bu konular hakkında bilgi edinebiliyoruz.
Özellikle yaz aylarında ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri Gökçeada. Sadece deniz tatili için değil, ada yerlilerinden zaman zaman hüzünlü zaman zaman keyifli tarihi hikayeleri de dinleyebileceğiniz bir yer. Tarihi taş evlerin, hala kimliğini korumaya çalışan Rum köylerinin, dibek kahvesi yapan kahvehanelerin, lezzetli yemekler sunan restoranların yanında gezebileceğiniz atölyeler ve bir de kent müzesi olduğunu unutmayın.
Paylaş