Paylaş
15. Yüzyıl’da resim sanatında perspektif tekniğinin bulunması, sanatçıların bu derdine bir çözüm sunarak iki boyut üzerindeki üç boyut arayışını derinleştirmelerine olanak sağladı. Günümüze kadar olan süreçte dönüşümler geçiren bu arayış yalnızca iki boyut ve üç boyut ile sınırlı kalmayıp ikisinin arasında duran boyuta da yöneldi. Gerçeklik ile temsil arasında bir denge oluşturan “2.5B” kavramı aynı zamanda zıt kutupların arasında kalan bir uzlaşı alanını da temsil ediyor. Bir uçta duran ikinci boyut ile diğer uçta duran üçüncü boyut arasındaki gri bölge olarak 2.5B, bir orta alana da dikkat çekiyor.
İki buçuk boyutlu yaşam alanları
Mimarlık üzerine eğitim almış ve fotoğraf temelinde oluşturduğu sanat pratiğinde mekân algısı üzerine çalışan bir sanatçı olan Murat Germen’in küratörlüğünde açılan sergiye farklı disiplinlerden gelen altı sanatçı katılıyor. Sergiye katılan sanatçılar Tanzer Arığ, Gökçen Ataman Tanyer, Nora Byrne, Gizem Çeşmeci, Nermin Er ve Semih Zeki. Tanzer Arığ, sembolik birer unsur olarak Ankara’daki önemli yapılara dikkat çektiği “Yok Serisi” ile sergiye katılıyor. Üçüncü boyuta uyumlanabilen fakat ikinci boyut için de uygun bir zemin olan metal ve mdf gibi malzemelerle oluşturduğu işlerinde, temsili yapıların toplumsal bellekteki yerini ve önemini izleyiciye sorgulatıyor. Kimlik ve aidiyet gibi kavramları bünyesinde barındıran mimari yapılardan biri olarak ev ise, Nora Byrne’ün sergide yer alan “Evler Serisi”nde karşımıza çıkıyor. Bulunmuş kağıtlardan kolaj tekniği ile oluşturulan seri üçüncü boyuta evrilen iki boyutlu katmanlardan oluşuyor. Çerçeve içindeki boşlukta salınan bu katmanlar evremizle kurduğumuz karmaşık ilişkileri görsel olarak temsil ediyor.
Gündelik yaşamı anlatan sıradan malzemeler
Gizem Çeşmeci karışık teknik ile oluşturduğu “Çoğunluk” başlıklı yerleştirmesinde, sosyal hayatı organize eden bir yapı olan şehirlerden yola çıkıyor. Kaosa dönüşen şehirlerin, özerkliğini muhafaza edemeyen bireyi hacimsiz bir mekânsal yığın haline getirdiğini ve bu birey ile mekân arasındaki karışıklığı yansıtıyor. Gökçen Ataman Tanyer ise “Geçici X Kalıcı” ve “Mustafa Bey Apartmanı” isimli çalışmaları ile sergide yer alıyor. Sanatçının buluntu karton kutularla oluşturduğu evler, aidiyetsizlik ve geçicilik gibi kavramları göç, taşınma ve hareketliliği temsil eden karton koliler ile bağlantı kurarak anlatıyor.
Nermin Er, “Havuz Serisi” ve “Odalar Serisi” ve “Köşeler Serisi” başlıklı işlerinde, kent peyzajları ve tramplen, merdiven, havuz gibi mimari kesitlere vurgu yapıyor. İşlerinde gündelik hayata dair detayları yakalayan Er, bu içerikle paralellik kuran bir gündelik malzeme olan kâğıt ile çalışıyor. Semih Zeki, iki farklı seri ile sergide yer alıyor. 2020 yılının mart ayında yaşadığımız kapanma sürecinde ürettiği “Maketten Serisi” sıkışmışlık hissini ifade ediyor. Doğal bir malzeme olan ahşap ile bir sanayi malzemesi olan betonu bir arada kullanarak, bu hacimli ve üç boyutlu malzemelere baskı mürekkebi ile de müdahale ettiği “Tahrip Serisi” ise resimden heykele giden bir süreci gösteriyor.
Kâr amacı gütmeyen bir sanat ve etkileşim alanı olarak Sultanbeyli’de yer alan YUNT’a 21 Eylül’de açılan “2.5B” isimli sergi 6 Aralık tarihine kadar ziyaret edilebilir.
Fotoğraflar: Zeynep Fırat
Paylaş