Paylaş
Mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden hava sıcaklığı giyinme alışkanlıklarımızdan yeme içme alışkanlıklarımıza kadar birçok şeyi değiştiriyor. Kışın ortasında yalancı bahara aldanan ağaçların çiçek açması, yabani hayvanların rutinlerinin şaşması ve hatta mevsimsel hava durumlarının insanların sağlığını etkilemesi dünyadaki yaşam dengesinin bozulmasını tetikliyor. Hava sıcaklıklarının artışı buzulları eritirken, yağışların azalması tüm canlı ırkları susuzlukla tehdit ediyor. Toprağın verimliliğini azaltan kuraklık, ihtiyacımız olan besinlere ulaşmamızı zorlaştırıyor. Yeşil alanların azalarak betonarme yapıların artması da yine doğanın dengesini bozan nedenlerden biri olarak gündemimizde yer alıyor. Sera gazlarının artışı, fosil yakıtların artması, araçların ve insanlar tarafından kullanılan bazı kişisel bakım ürünlerinin saldığı zehirli gazların doğaya verdiği zarar istenmeyen sonuçlara neden oluyor. Tüketim alışkanlıklarının dozunun kaçması dünya üzerindeki kaynakların da hızla tükenmesine yol açıyor.
Küresel ısınmanın, önüne geçilemeyecek bir noktaya gelmesi Claude Monet, Vincent van Gogh, Naile Akıncı, George O’Keeffe ve daha birçok sanatçının yaptığı manzara resimlerinde rastlayabileceğimiz doğa görüntülerinin tamamen geçmişte kalmasına neden olabilir. Sanatçılara yüzyıllar boyunca ilham veren doğa bu defa 21. Yüzyıl’da bizim ve geleceğimiz olan çocuklarımızın desteğini bekliyor. Doğanın beklediği bu desteği günümüzden çok daha önce, 1970’li yıllardan itibaren vermeye başlamış olan sanatçılar da vardır. “Arazi Sanatı”, “Çevre Sanatı”, “Ekolojik Sanat” gibi akımlarla sanatçılar, doğayı görünür kılmaya ve doğaya dair bilinç oluşturmaya çalışmışlardır. Teknoloji karşısında doğayı kutsayan, endüstriyel atıklar karşısında doğaya iyileştirici müdahalelerde bulunan bu tür akımlar aracılığıyla sanatçılar çevre sorunlarını gündeme getirmiştir. Malzeme olarak yaprak, çiçek, taş, dal gibi doğal nesnelerin kullanılmasıyla insan, teknoloji, doğa ilişkisi sorgulanır. Doğayla iletişim kuran, tüm canlıların yaşamsal faaliyetlerine duyarlı olan bir yaklaşım söz konusudur. Bu akımlar, yeryüzündeki doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesi ve bu tahribe neden olabilecek riskler üzerine insanları bilinçlendirme amacındadır.
Sanatçıların bilim insanlarıyla ve botanikçilerle birlikte çalışabildiği bir alan olan Ekolojik Sanat, geri dönüşüm malzemelerini ve doğal nesneleri kullanır. Çocuklarınızın ekoloji bilincini geliştirebileceğiniz aktiviteleri bu gibi yöntemlerle daha keyifli hale getirebilirsiniz. Robert Smithson’ın “Sarmal Dalgakıran”, Andy Goldsworthy’nin “Yaprak Boynuzu”, Richard Long’un “Çim Çemberi” isimli çalışmalarından yola çıkarak çocuğunuzla birlikte doğanın içinde sanat uygulamaları yapabilirsiniz. Yaprak, toprak, taş, dal gibi doğal nesnelerle formlar oluştururken çocuğunuza doğayı korumanın tüm canlılar için ne kadar önemli olduğunu anlatabilirsiniz. Çevreye zarar veren plastiklerin kullanımını azaltmanın, yeşil alanları korumanın, tüketim çılgınlığına direnmenin ve geri dönüşümün yaşamsal önemini tartışabilirsiniz. Geleceğin yetişkinleri olan çocuklarınızı doğaya sevgiyle yaklaşan ve iklim krizi konusunda bilinçli bireyler olarak yetiştirmek, ilerleyen yıllarda da dünyadaki her türden canlının yaşam alanının uzun yıllar boyunca var olmasına destek olacaktır.
Paylaş