Paylaş
Doğanın temizliği ve dengesinin bozulmaması insanların ve tüm canlıların yaşamı için hayati öneme sahiptir. Doğal afetler dediğimiz olayların hepsi olmasa da bir kısmı doğal hayatın dengesinin bozulmasının bir sonucudur. Deprem, sel, fırtına, kuraklık ve daha birçok örnek verebileceğimiz olaylar eski dönemlerinde insanları korkutmuş ve bu olaylar çeşitli inançlara özgü mitolojik karakterlerle ilişkilendirilmiştir. Yapılan resimler ya da yazılan metinler sayesinde “doğaüstü” olarak adlandırılan olayların bilgisine ulaşılabilmektedir.
Tarih öncesi dönemden itibaren insanlar, bir parçası olduğu ekolojik sistemle ilgili birçok şeyi resim sanatı aracılığıyla ölümsüzleştirmiştir. Kendileri için bir yaşamsal tehlike olan hayvanlarla nasıl başa çıktıklarını, gelecek nesil için doğabilecek tehlikeler karşısında kendilerini nasıl savunabileceklerini, doğal afetlerle başa çıkmak için yapılan ritüelleri anlatmıştır.
Mağara döneminde bu gibi amaçları olan sanat, insanların yerleşik hayata geçmesiyle birlikte bünyesine güzelin arayışını yani estetiği de dahil ederek farklı bir forma dönüşmüştür. Örneğin resim sanatında artık primitif çizgilerle anlatılan korkutucu olaylar değil, doğanın güzelliğini de gösteren bir dil oluşmaya başlamıştır. Yüzyıllar boyunca hem üslup hem de teknik olarak dönüşen resim sanatının sanat tarihindeki örneklerine baktığımızda sanatçıların doğadan çokça ilham alarak çalıştığı görülür. Bunun yanında özellikle 20. Yüzyıl’da gelişen farklı sanat pratikleriyle sanatçılar ekolojik ve çevresel sorunlara da odaklanmışlardır.
Uzun zamandır tüm dünyanın gündeminde olmasına rağmen gerekli önlemlerin yeterince alınmadığı küresel ısınma ve iklim değişikliği sorununu ele alan sanatçılardan biri de Néle Azevedo’dur. 2009 yılında Berlin Konser Salonu’ndan sergilenen ve 1000 adet 20 cm büyüklüğünde buz heykelden oluşan enstalasyonu “Eriyen İnsan” (Melting Man) ile küresel ısınmaya ve büyük felaketlere dikkat çekmiştir. Yaklaşık olarak 30 dakika içinde eriyerek suya dönüşen bu çalışma izleyen süreçte dünyanın farklı yerlerinde birçok kez tekrarlanmıştır.
Özellikle kamusal alanlardaki sanat pratikleri, canlılar için hayati tehlikesi olan güncel meselelere dikkat çekmekte en etkili yöntemlerden biridir. Sadece boya, fırça, ahşap ya da mermer gibi geleneksel sanat malzemeleriyle değil, doğanın içinde var olan organik nesnelerle de hatta Azevedo örneğindeki gibi su ile yapılması bile mümkündür. Çocukluk çağında ekolojik hassasiyetin ve çevre bilincinin gelişmesi için, yaz aylarında organik nesnelerle rahatlıkla yapabileceğiniz sanat çalışmalarına sık sık zaman ayırmayı unutmayın.
Paylaş