Paylaş
Çalışan hanımlar kabul edin: Sevgilinizin annesiyle yarışamazsınız!
Hayatta iki temel gerçek vardır:
* 2×2’nin 4 ettiği ve
* Tüm hayatı boyunca annesi tarafından eli, sıcak sudan soğuk suya sokulmayan, “Paşam” hatta “Aşkım” diye büyütülmüş erkek evladın annesini, her zaman sizden üstün tutacağıdır.
Onların siz tanışana kadar yıllar boyu sürmüş ortak bir geçmişleri vardır. İçinde hiçbir zaman yer alamayacağınız, eşinizin annesinin ferdakarlıklarıyla dolu bir hayat.
Kayınvalideniz her zaman en iyi ev hanımıdır. Ailesinin gereksinimlerini her zaman kendininkilerden önde tutmuş, yememiş yedirmiştir. Sizin gibi kariyer peşinde koşan, kendine ve hayatına dair beklentileri/hedefleri olan biri değildir. İşten geri kalan zamanında evcilik oynamaya çalışan bir hatun değildir o.
İlişkinizin en başlarında sevimli gözüküp esprilere konu olan “yemeklerin dibini tutturmanız”, ileride evhanımlığınızın başarısızlığına dair delil olarak gösterilecektir. Unutmayın ki sevgiliniz annesiyle yaşadığı yıllar boyunca dışarıdan tek bir kez bile yemek siparişi vermemiştir.
Kayınvalideniz her zaman her konuda tasarruflu olmuştur. Kolay kolay para harcamaz. Kıyafet denilen kumaş parçalarına ya da onlarca ayakkabıya sizin yaptığınız gibi avuç dolusu para dökmez. Tutumludur.
Kocasının verdiği mutfak paralarını her zaman biriktirmiş, sevgiliniz çocukluğunda/gençliğinde ne zaman darda kalsa pantolonunun cebinde mucize eseri para bulmuştur.
Yıllar içinde dünyanın en iyi yemek şefleri arasına girecek olsanız bile hiçbir zaman kayınvalideniz kadar iyi bir aşçı olamayacağınızı baştan kabul etmelisiniz. Bu yüzden de kaç yıllık evli olursanız olun, onlardan her dönüşünüzde kaplarca yemek ısıtılmak üzere yanınıza verilecektir.
Bu da sizin iyiliğiniz içindir zira hemen ısıtılıp yenilebilecek, kayınvalide elinden çıkma enfes şeylerdir. “Ben her gün yeni yemek yapıyorum kocam öyle seviyor. Hem neden bir önceki günün yemeklerini alıp da ben ısıtıyorum…” ya da “Anne çok teşekkürler ama ben bilmem kaç yıllık ev kadınıyım, yemek pişirmeyi biliyorum artık” demeniz sizin terbiyesizliğinizdir.
İlk kez pişireceğiniz yemeğin tarifi için kocanız her zaman size, internete bakmak yerine kayınvalidenize başvurmanızı önerecektir.
Eviniz hiçbir zaman kayınvalidenizin evi kadar temiz olmayacaktır. Hem zaten olsa bile siz mutlaka işleri bir yardımcı kadına yaptırıyor olacağınızdan, bu da temizliğini kendisi yapan kayınvalidenizin hanesine eklenen başka bir artı puan olmaktan öte gitmeyecektir.
Özel günlerinizde sizinle birlikte olmak istemesi kocasıyla olmaktan sıkıldığı anlamına değil sizinle birlikte geçirdiği günlerin daha anlamlı olmasındandır. Bu gibi durumlara itiraz etmeniz sizin “fesatlığınız” olmaktan öteye gitmez.
O annedir. Değişmesi gereken biri varsa o da sizsinizdir. Ve unutmayın, yaptığınız her şey bir gün mutlaka aleyhinize delil olarak kullanılacaktır.
Sevgiliniz zaten sizin her istediğinizi yapmaya çalıştığından ve sürekli birlikte olduğunuzdan, annesinin istediği her şey “kırk yılda bir istenilenler” grubuna girecek, onun hatırını yerine getirmenin, sizin hatırınızı çiğnemek olduğu kabul edilmeyecektir. Bu durumda kısacık olması planlanan ziyaretlerinizde bile “Ama ben yemek hazırlamıştım,” sürpriziyle karşılaşmayı göze alıp sonrasına plan yapmamayı öğrenmelisiniz.
Sizi her gün arayıp sorması da iyi bir şeydir. Onunla ne konuşacağınızı bilememek ve muhabbetin her zaman biraz daha uzatılarak “Eee, daha daha ne yaptınız?”a getirilmesi sizin ayıbınızdır. Unutmayın o, sizinle iyi diyalog kurmaya çalışıyordur. Muhabbet etmemek ve her şeyin altında art niyet aramak da tamamen sizin “fesatlığınızdır”. Sizin annenizin sevgilinizi hemen hemen hiç aramıyor oluşu bu konuya örnek teşkil edemez.
Çocuğunuz olursa, ona bakmak için her zaman yanıbaşınızdadır. Unutmayın, en iyi anne odur. Ve siz evcilik oynayıp çocuğunuzu büyütmek için neleri nasıl yapmalısınız bonbandırmanı arasından doğruları seçmeye çalışana kadar o zaten her şeyin en iyisini biliyordur. Kocanızın “Annemi arayıp soralım”ları bu noktada da bitmez hatta sayısında artış görülür. Ne de olsa aslan gibi bir oğlan yetiştirmişliği vardır.
Uğraşmayın, bu konuda da eline su dökemezsiniz. O rakipsizdir.
Onun hatırı için bazı tv programlarını onunla birlikte seyretmeniz, diziler hakkında yorum yapıp fikir alışverişinde bulunmanız gerekir. Yapılacak/yapmak istediğiniz başka işleriniz de olsa, onun severek izlediği programı hiç sevmiyor olsanız bile iyi bir ev sahibesi gibi davranmak zorundasınızdır. Aranızda kuşak farkı olması, çok farklı şeylerden hoşlanmanız, hemcinsiniz olan biriyle hoşça vakit geçirmeniz için asla engel teşkil etmez.
Sevgiliniz annesi ile her gün görüşmekte bir problem görmeyecektir. Görüşmeler ne kadar sık olursa olsun yeri geldiğinde anneniz olduğu için en yakın kişi olarak nitelendirilecek olsa bile yerine göre de her zaman misafirdir ve başınızın üstünde yeri olması gerekir.
Aynı şu fıkradaki gibi:
Bir kadın 7-8 yaşlarındaki oğluyla minibüse biner. Çocuk annesinin kucağına oturmak isteyince kadın, “Kazık kadar çocuk oldun artık. Kucağıma oturamazsın, yanıma otur” diyerek oğlunu tersler. Muhabbeti duyup kendisine tek kişilik ücret uzatan kadından çocuk için de para isteyen minibüs şoförüne annenin verdiği cevap ise dikkate değerdir. “Ayıp ayıp; küçücük çocuktan da mı para alacaksın?”
Paylaş