Paylaş
Belki bekar hatunlar vardır bir yerlerde, yazımı okuyan…
Sindirella, Kül Kedisi, Rapunzel masallarıyla büyütülmüş; beyaz atlı prensini bekleyen…
Anne-babasının yıllardır, hem de dört gözle “mürüvvetini” görmek için can attığı…
“Eee, var mı birisi?” sorusundan nefret eden…
Yaşanan boş ilişkilerden bıkmış…
İkiyüzlülüklerden usanmış…
Aşka inanan, varlığından şüphe eden…
Yalnızlıktan ne kadar sıkılmışsa, özgürlüğüne de bir o kadar düşkün…
Bir yandan annesinin kendisine bulduğu “talipler”i geri çevirirken diğer yandan evli ya da uzun yıllardır birlikte olan çiftlerin arkadaşlarıyla tanıştırılan…
Bu bar senin şu restoran benim gezmelerinden yorulmuş…
Sırf bomboş evine gitmemek için biraz daha zaman geçsin diye gereksiz yere kaldığı mesailerden bıkmış…
Bir yanı evlenmenin çok da önemli olmadığını düşünse de diğer yanı “Ayşe bile evlendi” cümlesini kuran…
Yıllardır üzerinde sapasağlam durduğu ayakları hafif hafif yorulmaya başlayan…
Bekar arkadaşlarına göre her daim bekar kalması, evli arkadaşlarına göre ise acilen evlendirilmesi gerekiyormuş muamelesi gören…
Biyolojik saati hususunda endişelenme ile vurdumduymazlık arasında gelip giden…
“Tek taşımı kendim aldım” ile “Evli, mutlu, çocuklu” şarkıları arasında bocalayan…
Boş yataklarda tek başına uyanmak istemeyen…
Yalnız geçirilecek yine yeni bir hafta sonundansa yoğun iş temposunda geçireceği çalışma günlerini tercih eden…
Yalnızlığını unutabilmek için sürekli arkadaşlarıyla buluşup “sosyalleşen”…
Telefonu çalmasa, mesaj gelmese üzülen…
Ama bir o kadar da çalışma hayatını, yalnızlığını gizlemek için paravan olarak kullandığının farkında…
Kız kıza çıkılacak tatillerdense sevgiliyle çıkılan tatile özlem duyan…
Sevip sevileceği, güven duyacağı, birlikte paylaşacağı sessizliklerin bile huzurlu olacağına inandığı bir sevgili hayali kuran…
Yanı başında gözünü açtığında onunla güne başlamanın içine mutluluk dolduracağı bir sevgiliyle…
Yıllardır aradığı, aramaktan bıkmadığı diğer yarısıyla…
Onu göreceği anları sabırsızlıkla beklediği kişiyle…
Tek başına televizyon karşısında yenilen pizzalar, içilen şaraplara elveda diyerek iki kişilik sofralarda, şen kahkahaların, tokuşturulan kadehlerin çın çınlarına karışacağı bir mutluluk umuduyla…
Hayatının geri kalanını kedileriyle değil, sevdiğiyle mutlu ve huzurlu bir şekilde geçirmek düşüncesinde…
Pazar günleri battaniye altında pelüş oyuncaklara sarılmak yerine sevgilinin kollarında olma isteğinde…
Tüm bıkkınlıklarına rağmen yepyeni biriyle sil baştan başlayıp kendini anlatmaktan usanmayacak…
Herkese bir şans vermenin doğruluğuna inanan…
Doğru zamanda doğru yerde olmak kadar gönül gözünün de açık olması gerektiğini bilen…
Yalnızlıkla özgürlüğü birbirine karıştırmayan hatunlar…
Vardır değil mi bir yerlerde?
Vardır, vardır.
Paylaş