Paylaş
Cinsel birleşme; yemek, içmek, yürümek, koşmak gibi vakti geldiğinde doğal akışında rahatlıkla olabilecek fizyolojik bir işlem olarak kabul edilir. Gerçi büyürken duyduğunuz, okuduğunuz çarşaf dolusu “kızlık zarı kanaması”, “ilişkiden sonra acı hissetme”, “kilitli kalma” gibi şeyler olsa da herkesin yaptığı, başarabildiği bir olaydır.
Eşinizi çok seviyorsunuz, ilk cinsel birleşmeye kadar her şey yolunda. Ta ki, tam birleşme anı geldiğinde anlam veremediğiniz, kontrol edemediğimiz bir kasılma yaşadınız. Bunu düğün stresi, evliliğe alışma süreci kabul ettiniz. Fakat her denemede aynı tepki. Bu sorunu anneniz, kız kardeşiniz dahil kimseye açmadınız ve internet karıştırmaya başladınız. İlk gece korkusu, ilişkide ağrı, karşımıza çıkan vajinismus... “Ben vajinismus değilim” deyip reddedebilirsiniz, “Zamanla biz üstesinden geliriz” deyip erteleyebilirsiniz veya “Ben tedavi olamam, çözemem” da diyebilirsiniz ya da kendi başınıza çözümün yollarını arayabilirsiniz. Çünkü muhtemelen çevrenizde bu hastalığı yaşayan bir çift duymadınız, mahrem bir konu olduğunu düşünüp yakınlarınızla paylaşamadınız. Ne yapacağınızı bilemiyorsunuz.
Vajinismus problemi yaşayan çiftlerin çoğunda erkekler eşlerine karşı çok duyarlıdır, onları incitmek istemez ve tedavide ısrarcı olmaz. Hatta ”Tedavi sürecini zamanla aşarız, bizim için cinsel birleşme önemli değil” deyip süreci uzatan taraf olabilir. Ta ki çevrenin “Çocuk yapın” baskısı başlayıncaya kadar. Çoğu çift yıllar geçip çocuk sahibi olmak isteyince tedaviye karar verir ve tedaviden sonra söyleyeceğiniz “Bu kadar yıl, bu kadar kolay çözülecek bir rahatsızlık için mi bekledik, üzüldük” olabilir.
Unutmayın, vajinismus tedavi edilmezse sonsuza kadar devam edebilecek bir hastalıktır.
Paylaş