Paylaş
Çocuklarda “kalpte üfürüm” normal kalp seslerinin arasında ilave olarak duyulan “ek ses” olarak tanımlanır.
Kalp, esasen kan pompalayan bir canlı pompadır. Sol yarısı temiz kanlar için, sağ yarısı kirli kanlar için pompalama görevi üstlenmiştir. Aralarında, temiz ve kirli kanın karışmasını engelleyen sağlam bir duvar bulunur. Her bir yarım kalp de ayrıca kendi içinde, aralarında birer kapak olan iki ayrı odacığa ayrılır. Biri girişi, diğeri çıkışı oluşturur. Çıkış kısımlarından kanı kalp dışına taşıyan iki atardamar çıkar ki yine baş kısımlarında birer kapak bulunur. İşte bu dört kapağın ikişer ikişer açılıp kapanmasından dolayı sağlıklı insanda normal kalp sesleri duyulur. Bunların arasında ek olarak duyulan sesler ise “üfürüm”dür. Anne baba, aile üyeleri bu üfürümleri duyamaz, ancak doktorlar bunları belirleyebilir.
Çocuklarda üfürümler sık duyulur; neredeyse yarısına yakın bir bölümünde görülür. Buna karşın doğumsal kalp hastalığı çocukların küçük bir bölümünde, sadece yaklaşık % 1’inde görülür. Sağlıklı çocukların çok büyük bir bölümünde de üfürüm duyulabilir.
“Masum üfürüm” denilen üfürümlerde endişeye gerek yoktur. Sağlıklı çocuklarda, kalp içi yapıların titreşiminden kaynaklanan zararsız üfürümlerdir. İkinci grup üfürümlere “patolojik üfürüm” denir. Bunlar çocukların çok küçük bir grubunda bir kalp hastalığına bağlı olarak duyulan ek seslerdir. Doğumsal kalp hastalıklarına örnek olarak kalbin sağ ve sol yarılarındaki kirli ve temiz kanı ayıran duvar üzerinde delikler bulunması, kapaklarda bozukluklar veya doğrudan doğruya boşlukların ve damarların oluşması ile ilgili diğer çok çeşitli bozukluklar sayılabilir.
Doğumsal kalp hastalıkları sadece üfürüm değil, başka bulgulara da yol açabilirler. Kalp hastalıklarının hepsinde mutlaka ailenin fark edeceği belirti olmayabilir. Bazıları uzun yıllar sessizce seyredebilir ve giderek ilerleyebilir. Ama bir bölümünün ise daha süt çocukluğu döneminden itibaren kendini belli eden belirtileri vardır ve aile içinde fark etmek mümkündür. Örneğin; bir bebeğin iyi emememesi, çabuk yorulması, emerken fazla terlemesi, bütün bu nedenlerle kilo almaması ve gelişmesinin yavaşlaması, buna ek olarak sık sık akciğer ve solunum yolları hastalıkları geçirmesi, hatta zaman zaman (parmak uçlarında ve dudak çevresinde) morarmalar görülmesi gibi belirtiler gösterebilir.
Bütün bunların ailenin dikkatini çeken erken belirtiler olabilir ve bu durumda mutlaka hızlı bir şekilde kalp konusunda değerlendirmeye yönlendirilmelidir. Bu arada zaten çocuk doktoru da bulgulardan ötürü bir çocuk kardiyoloğu ile bağlantı kurmak isteyecektir. Süt çocukluğu geçtikten sonra daha büyük çocuklarda da yine çabuk yorulma, zaman zaman göğüs ağrıları gibi bulgular karşımıza çıkabilir.
Çocuk kardiyologları muayeneleri ile çocuklarda duyulan bu üfürümlerin masum üfürüm mü, yani normal çocukta duyulan bir ek ses mi yoksa kalpte bir bozukluğa eşlik eden patolojik bir üfürüm mü olduğuna karar verebilir. Diğer klinik bulguların ve yakınmaların bulunması ise tanıya doğru daha hızla götürebilir. Çocuk kardiyoloğuna gelindiği zaman önce çocuğun fizik muayenesi, sonra elektro çekilmesi sonra da kalbin görüntülenmesi amacıyla kalbin ultrasonografisi ya da tam terimi ile “ekokardiografi” yapılır ve kesin tanı konur. Nadir durumlarda, özellikle de bir hastalık ortaya çıktığı durumlarda daha ileri kalp tetkikleri gerekebilir.
Kalp hastalığı varsa ve hafifse bunların bir bölümü klinik olarak izlenerek çocuğun bünyesinin doğal yolla yavaş yavaş bu bozuklukların üstesinden gelmesi beklenebilir. Bu arada belki koruyucu ya da destekleyici ilaçlardan yararlanılabilir. Ancak, kalp hastalıklarının bir bölümünde ise zaman geçirmeden, tecrübeli bir çocuk kalp cerrahının operasyonuna ihtiyaç duyulur. Ülkemizde çok başarılı çocuk kalp cerrahları bulunmakta ve dünya düzeyinde başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bazı durumlarda ise operasyona gidilmeden, girişimsel olarak, yani damardan girip anjio-kateter yolu ile girişim yapılarak bu bozukluklar büyük oranda düzeltilebilmektedir.
Çocuk kardiyoloğunun bir çocuğun görmesi ve kalbini değerlendirmesi için bir alt yaş sınırı yoktur. Doğduğu ilk günden itibaren bir bebek çocuk kardiyoloğuna ihtiyaç duyabilir ve daha birinci günde ekokardiografi yapılabilir. Ekokardiografi zararsızdır, ses dalgalarını kullanır, radyasyonla ilgisi yoktur, çocuğa acı vermez ve genellikle 10-15 dakikalık bir süre içinde yeterli ve güvenilir bir inceleme tamamlanabilir.
Ekokardiografinin doğmadan önce de yapılması mümkündür. Özellikle 18-20. haftalar arasında anne karnındaki bebeğin görüntülenmesine “fetalekokardiografi” adı verilir. Yine anne karnındaki fetüs için zararsızdır. Bu sayede, doğacak olan bebeğin kalbinde ciddi bir anomali olup olmadığı veya her şeyin yolunda olup olmadığı anlaşılabilir. Bu sayede bir sorun varsa doğum ile ilgili planlamalar ve hazırlıklar yapmak için yeterli zaman kazanılır.
Çocuk Kardiyolojisi Bölümü
Uzman Dr. Ümit Bilge Samanlı
Paylaş