Tuğsan Yılmaz
Tuğsan Yılmaz
Tuğsan Yılmaz

İddet müddeti kavramı

Boşanma davası devam ederken iddete ilişkin herhangi bir karar almak mümkün değildir.

Haberin Devamı

Türk Hukuku, nesebin karışmaması için evli bir kadının boşandıktan hemen sonra evlenebilmesini belirli şartlara bağlamıştır. Türk Mevzuatında bu husus öncelikle Türk Medeni Kanunu’nun 132. Maddesinde ve Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 26. maddesinde belirtilmiştir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesi;

“-Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe evlenemez.

-Doğurmakla süre biter.

-Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbirleri ile evlenmek istemeleri hallerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.”

Hükümleri getirerek bekleme süresinin ne olduğunu ve ne şekillerde kaldırılacağını hükme bağlamıştır. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 26. maddesi;

Haberin Devamı

“- Kadının bekleme süresi, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade eder.” diyerek bekleme süresinin ne zaman başlayacağını hükme bağlamıştır. Mevzuatımızda bu iki kanun maddesinin yanısıra ilgili birçok maddede de bekleme süresine ilişkin atıflar yer almaktadır.

Kadının bekleme süresi uygulamada iddet müddeti olarak adlandırılır. Bu tabir her ne kadar dilbilgisi bakımından yanlış bir kullanım olsa da uygulamaya yerleştiği için bizde bu şekilde kullanmaya gayret göstereceğiz. Başta da belirttiğimiz gibi iddet müddetinin asıl amacı çocuğunun nesebinin sağlıklı olarak belirlenmesidir. Bu nedenle kadın boşandıktan sonra hamile olmadığını kanıtlamadığı veya eski eşiyle tekrar evlenmediği sürece yeniden evlenemez. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 285. maddesi “Boşanmadan sonra 300 gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır.” Hükmü getirerek iddet müddetini babalık karinesine bağlamıştır. Boşandıktan sonra iddete ilişkin dava açmayan bir kadının üçyüz gün içerisinde doğum yapması halinde eski koca çocuğun babası sayılır. Bu karineyi engellemek için kadının üçyüz gün beklemesi aksi halde iddeti kaldırmak için dava yoluna başvurması gerekir.

Uygulamada kadınlar iddet müddetini kaldırmak için hastanelerden raporlar alarak evlendirme dairelerine başvurular yapmaktadırlar. Ancak kadının herhangi bir mahkeme kararı olmadan aldığı raporun geçerliliği yoktur. Kadının iddet müddetinin kaldırılmasına ilişkin talepleri ancak dava yoluyla ileri sürülebilmektedir.

Haberin Devamı

İddet müddetine ilişkin üçyüz günlük süre kadın ve erkeğin boşanma kararlarının kesinleşmesinden itibaren başlar. Zira boşanma kararının kesinleşmesine kadar yasal olarak kadın ve erkek hala evli sayılmaktadırlar. Bu nedenle boşanma kararın kesinleşmesi ile üçyüz günlük süre işlemeye başlar. Boşanma davası devam ederken iddete ilişkin herhangi bir karar almak mümkün değildir. Çünkü kanun metninden anlaşılacağı üzere iddet ancak boşanmadan sonra başlayabilir. Kanunun üçyüz günlük bir süreyi kabul etmesinin nedeni kadının bilimsel olarak en geç böyle bir sürede doğum yapabileceğinin kabulünden kaynaklanmaktadır.

Bekleme süresi kesin olmayan evlenme engellerindendir. Kadın bulunduğu yer aile mahkemesine başvurarak iddet müddetinin kaldırılmasını talep ederek bu evlenme engelini aşabilir. Bu engel aşılmadığı takdirde çocuk doğarsa çocuğun babası eski koca sayılır. Bu defa ortaya çok daha ciddi bir problem olan babalık davası süreci çıkar. Zira babalık karinesi gereği belirttiğimiz gibi eski koca çocuğun babası sayılır. Bunun aşılabilmesi için çocuk adına bir kayyım atanarak eski koca bakımından soybağının reddi ile baba için soybağının kurulması davası birlikte açılmalıdır. İddetin kaldırılması ile karşılaştırıldığında çok çetrefilli bir dava olan soybağı davaları ile karşılaşmamak için kadınların boşandıktan hemen sonra iddet müddetini kaldırmalarını mahkemelerden talep etmeleri yeterlidir.

Haberin Devamı

İddet müddetinin kaldırılmasına ilişkin davalar çekişmesiz yargılamalardandır. Bu tür davalar hasımsız davalar olarak adlandırılır. Bu davalarda görevli mahkemeye ilişkin HMK’nın ardından bir çelişki ortaya çıkmıştır. Zira HMK’ya göre çekişmesiz davalarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemeleri’dir. Ancak Aile Mahkemelerinin Kuruluşu Hakkında Kanuna göre iddet müddetine ilişkin davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Bu kanun HMK’yla ortaya çıkan çelişkiyi gidermiştir.

İddet müddetinin kaldırılmasına ilişkin açılan dava neticesinde kadının iddet müddetinin kaldırılmasına karar verilmişse bu karar hemen yürürlüğe girer. Bu kararın uygulanabilmesi için herhangi bir tebligata gerek duyulmamıştır. Mahkeme davanın açılmasının ardından gelecek raporda kadının hamile olmadığını belirlerse iddet müddetinin kaldırılmasına karar verir. Bu karar ardından kesinleşmesi için herhangi bir süre beklemeye gerek yoktur. İddet müddeti kadın için belirlenmiş bir evlilik engeli olup erkek için uygulanmaz. Zira iddet müddeti nesebin korunması yani çocuğun menfaati amacıyla getirilmiş bir hüküm olup bu hususun erkekle ilgisi yoktur.