Paylaş
Annelik kadınlığa geçişin en ciddi basamağını oluşturduğu bir gerçektir. Bazı değişimler özellikle cinsel organlarda ve karakterlerde çok az gerileyerek ‘olgun kadın’ görünümünü kazandırır. Böylesine kutsal ve saygın bir hayat tecrübesi, kadın kimliğinde bu farklılaşmayla ortaya çıkan onurlu bir madalyon gibidir.
Kas iskelet sisteminin hamilelikteki hormonal dalgalanmalara cevabı rahim, meme dokusu kadar hızlı değildir. İskelet uyumu aylar içinde gelişir ve uyum sürecinde yıkıma karşılık veren savunma olarak tariflenebilir. Kemik çatı güç kaybeder, yıkılıma uğraması yaygın kemik ağrılarına sebep olabilir. Gevşemeye başlayan bağ yapıları, eklemlerin hareket sırasında limitlerini zorlanmasına ve yaralanmalara sebep olabilir. Omurga eklemlerinin gevşeyen bağlarla disk üzerine yaptığı aşırı yüklenme çeperde yırtıklara ve bel boyun fıtıklarına sebep olması bu yüzdendir. Hamilelikte omurga ağrıları farklı evrelerde değişik karakterde olur. Bu yüzden her evrede farklı önlemler gerekecektir.
Hamilelik üç aylık evrede (trimestr) incelenir. Ancak hamilelik öncesi, hamilelik ve loğusa dönemi şeklinde yaklaşmak doğru olur. Hamilelik öncesi omurga sorunu olan bir annenin omurga ağrılarını artacağını, varsa fıtıklarının ilerleyebileceğini bilmesi, bu sorunları çözmesi gerekebilir.
İlk üç ay döneminde bebeğin ağırlığı ve kütle etkisi yok denecek kadar az sayılır. Ancak hormonal etkiler iskelet sisteminin döngüsünü değiştirecek kadar şiddetlidir. Plasenta oluşumunun başladığı bu evrede anne hormonları ile fetus hormonları anne dolaşım sisteminde yarışmaya girerler.
Öncelikle kadınlık hormonlarının iskelet metabolizmasının ve kemik döngüsünün yapım yönünde çalışmasını sağlayan, taşıma gücünü, dayanıklılığı arttıran etkiler yaptığını bilmemiz gerekir. Östrojen ve progesteron ay dönümlerinde bile ritmik kramplar, eklem ağrıları ile karakterize olan şikayetler yapması neredeyse olağandır. Bu etkiler yapım yönündedir ancak hamilelik hormonları bunu baskılar. Hamilelik hormonu HCG bir çeşit gonadotropin dediğimiz steroid yapısında tıpkı cinsel organlar gibi onları taklit ederek aksi yönde çalışır. Yavaş bir yükselme ile kadınlık hormonlarının bu döngüsünü baskılamaya başlayıp adeta yerini alırken, iskelet sisteminde kemikler bir kalsiyum deposunu yıkıma hazır, kaslar itme yönünde çalışacak bir dizilime zorlanır.
Tüm bağlar, elastik doku yapısını arttırıp gevşemeye eğilim gösterir. Tüm bu hormonal etkiler bebeğin beslenmesi için kaynak, karında büyüyebilmesi için yer sağlamak, doğum kanalında ilerlemesi için şarttır.
İkinci evrede hormonal etkiler dengelenmeye başlar. Anne dolaşımı ve bebek dolaşımı birbirinden ayrılmaya başlar. Gebelik ayları arttıkça fetus ağırlığı vücut ağırlık merkezini değiştirecek bir momente karşı farklı yönde çalışan kaslara yüklenme, gevşek bağlar nedeniyle eklemlere asimetrik yüklenmelerle günlük travmalara giderek daha açık hale getirir.
İkinci trimester bu açıdan geçiş evresidir, kaslar yüklenmelere karşı güçlerini arttırırlar. İlk 2 evrede kas iskelet sistemlerinin ağrıları teşhis etmekteki en büyük zorluk radyolojik tetkiklerin yapılamaması ve bebeğe zarar verecek ilaçların kullanılamamasıdır.
Üçüncü evrede karında doğum kanalına yerleşmiş 10-15 kg fazladan yüklenmeye karşı koyan bir omurga söz konusudur. Bu dönemde kas ağrıları, hamilelik sürecinde yaralanıp iyileşen eklem ve bağlar varsa bel ve boyun fıtıklarında ilerlemelere bağlı ağrılar ortaya çıkar. Ağrılar dayanılmaz hale geldiğinde, bebeğe daha az zarar verecek radyolojik tetkikler ve ilaç kullanımı çoğunlukla anneler tarafından kabul edilmez. Kabul etmediklerinde de ağrıların giderilmesi mümkün olmaz.
Hamilelik bitiminde doğum eylemi kas iskelet sisteminin olağan üstü yüklenmelere maruz kaldığı ağrılı bir süreçtir. Bu mucize gerçekleşirken tüm kas yapıları zayıf ve gevşek kemik yapılar üzerinde ciddi yüklenmeler yaparlar. Doğum sonrası yeni bir yüklenme ile loğusalık evresinde annenin imdadına süt salgısına yardım eden mucizevi hormonlar (oksitosin, prolaktin) yetişir. Bu hormonlar büyüme hormonunun muadili yenileme maddelerini salgılatırlar. Anneler adeta bir çocuğun gelişimindeki yenilenme kapasitesine ulaşırlar. Bu erkeklerde olamadığı gibi anne olmayan kadınlarda da normal durumlarda ortaya çıkmaz.
Süt veren annelerin doğum sonrası çok daha az ağrı çekmesi endorfin benzeri etki yapan ağrı giderici ve aynı zamanda mucizevi bir iyileştirme işlevi taşıyan bu hormonlar 3-6 hafta içinde bir tamir evresine girerler. Ancak tamir süreci de ağrılıdır. Annelerde halsizlik, uyku hali şekerli besin tüketme (loğusa şerbeti) eğiliminin sorumlusu bunlardır.
Hamilelik kutsal anneliğin en güzel dönemidir. Bu dönemin en az ağrı ile gülen bir yüzle geçmesi sağlıklı beslenme, düzenli egzersizle keyifli olacağını unutmayalım.
Paylaş