Paylaş
Mesela, ‘Artık buna bir sınır koymanın zamanı geldi’ cümlesi genellikle bir hayal kırıklığının ya da kızgınlığın sonucunda kurulan bir cümledir ve alt yazısında karşıdaki kişiye haddini bildirmek düşüncesi ve niyeti yatar. ‘Hayır’ sözcüğünü kullanmak için de genellikle olumsuzluk, kızgınlık, öfke, alınganlık vb. duygular gereklidir.
Sınır yerine ‘mesafe’ ve hayır yerine de ‘evet’ hadi bilemediniz ‘belki’ çok daha kolay telaffuz edilebilir ve kolay kabul edilebilir iki sözcüktür. Birçoğumuz sanki nezaket bunu gerektirirmiş gibi öğrendik, daha doğrusu böyle öğretildi. Her ne kadar bu durum 70 li yıllarda sorgulanmaya başlanıp 80’lerde çok daha farklı algılanmaya başlansa da hala çok sancılı ve kafa karıştıran bir durum olarak önemini koruyor.
Zira hala birçok kişi, birçok farklı nedenle ‘hayır’ demenin zorluğundan yakınıyor, bu nedenle hayatları kâbusa dönebiliyor.
Büyük ihtimal, hayır dersek huysuz, uyumsuz, katı ve de sonunda sevilmez birisi olarak algılanacağımıza dair yüzyıllardır biriktirdiğimiz ve hafızamıza kazınmış bazı kayıtlar var. Yani ebeveynimizden öğrendiğimiz ve ezbere kabul ettiğimiz kayıtlar bunlar. Hele de birkaç ‘hayır’ deme girişimimiz çocukluk yaşlarımızdan itibaren başımıza ufak ya da büyük dertler açtıysa yetişkinlik yaşlarımızda bile canlılığını ve tazeliğini koruyan bu kadim bilgi kendini kanıtlamış olur ve ‘hayır’ demenin pek de hayırlı olmayacağını içimizden, çok derinlerden ama bir o kadar da güçlü bir ses usulca fısıldar.
Hayır demeyi zorlaştıran başka bir faktör de korkularımız aslında; bencil birisi olarak algılanmaktan korkmak, karşı tarafı çok üzmekten korkmak, sevilmeyecek olmaktan korkmak, terk edilmekten korkmak, reddedilmekten korkmak, kaybetmekten korkmak, bize husumet beslenmesi olasılığından korkmak…
Bütün bu bilgiler ve korkular bizi ‘hayır’ demekten alıkoyar ama sürekli ya da çoğunlukla evet demenin de çok ağır bedellerini ödemek zorunda kalırız.
Her şeyden önce şunu bilmek gerek; evet demek bizi uzun vadede hiç de makbul biri yapmaz tersine bizi etkisizleştirir ve kullanılmaya, istismara daha açık bir hale getirir. Ayrıca az evvel saydığımız korkularımızdan da korumaz. Sonuçta kendimizi huzursuz, depresif, öfkeli ve başkalarının tercihlerini yaşayan birisi olarak buluruz. Bu kendimiz olmaktan vazgeçmek demektir ve gerçekten hayatı çekilmez hale getirebilen çok ağır bir bedeldir.
Hayır diyememenin birçok karmaşık nedeni var ancak bazı pratik önerilerle hayır demeyi kolaylaştırabiliriz.
En kolaylarından birisi; hiçbir yanıt vermeden yani hemen evet demeden kendimize zaman kazandırmak ve kısaca düşünmek üzere karşı tarafa cevabımızı daha sonra vereceğimizi bildirmek olabilir.
Bu denemeyi ilk olarak en yakın olduğunuz ve nazınızı çekebilecek birisiyle yaşamak işin zorluğunu hafifletecek ve kolaylaştıracaktır. Birkaç kere hayır diyebildiğinizi kendinize kanıtladığınızda ve pek ala olabildiğini gördüğünüzde cesaretiniz ve kendinize güveniniz artacak ve giderek daha zorlanarak hayır diyebildiğiniz kişilere de kendinizi daha doğru ifade edebileceksiniz.
Başka bir öneri de farkındalığımızı artırmak olabilir her istemeden söylediğimiz ‘evet’in bizi nasıl huzursuz ettiğini fark etmek çok önemli. Neden hayır diyemedim sorusunu kendinize sormanız farkındalığın ilk adımı olabilir cevabı dürüstçe kendinize verdiğinizde ve bu konuya biraz kafa yorduğunuzda aslında yavaş yavaş sınırlarınızı fark etmiş ve kendinize gereken önemi ve değeri vermiş olacaksınız.
Yazının başında sınırlardan bahsettik; yani nasıl bir insan olduğumuz, neleri sevdiğimiz, nelere hiç katlanamadığımız kısaca nerde başlayıp nerede bittiğimiz bizim sınırlarımız anlamına gelir. Kendimizi iyi tanımak, güçlü ve zayıf yanlarımızı bilmek kendimize güvenimizi arttıran ve sınırlarımızı fark etmemizi sağlayan çok kıymetli bir bilgidir. Sınırlarımızı koyabildiğimizde hayır demenin çok daha kolay ve mümkün olduğunu görebiliriz.
Sadece istediklerinize ve kendi tercih ettiklerinize ‘evet’ diyebilmeniz dileğiyle…
Psikolog Sevtap Çakmakçı
Paylaş