Paylaş
Yapacağınız işi ve hayatınızı sürdüreceğiniz kişiyi seçtikten sonra artık her yolunda diyerek kenara çekilemiyor insan. Yaşam devam ediyor. Yeni sosyal roller ediniyoruz. Ebeveyn oluyoruz mesela. Kendi önceliklerimiz artık alt sıralara iniveriyor. Bazen ebeveynlik bütün benliğimizi kaplıyor. Bazen de iş hayatı tüm vaktimizi alıyor. Bu arada durup düşünecek zaman bulamıyoruz. Varoluş alanlarımızı tek bir konuya indirgeyerek yaşamaya devam ediyoruz. Ta ki pilimiz bitene kadar. Elimizde sadece annelik ya da iş adamı kimlikleri varsa işimiz zor. Başka varoluş alanlarına da ihtiyacımız var. Yanılabiliriz, vazgeçebiliriz, saçmalayabiliriz. Hatta bazen oyunun dışında kalmak da isteyebiliriz. Oysa mola vermek başarısızlık değildir. Aksine yeni üretimler için zaman yaratmak, ne istediğine karar vermek için biraz dışardan bakmayı becerebilmektir.
Ancak hem kendimiz hem de çevremiz buna izin vermez. Pilim bitti, oynamak istemiyorum diyemez insan. Ezberimiz budur, hep güçlü, hep başarılı, hep mutlu olmak gerekir diye kodlanmışızdır. Oysa artık mola veresi vardır insanın, iç sesine kulak vermeye, yaşadıklarını gözden geçirmeye ihtiyacı vardır.
Bazen cesaret edemez, bildiğimiz sularda yüzmeye devam ederiz. Durursak ya da vazgeçersek yok olacağımızdan korkarız. O zaman fedakar anne, çocuklar büyüyünce kimliksiz bir kadına dönüşür veya çalışma hayatı bittiğinde kimliğini kaybetmiş adamlar görürüz etrafımızda. Ya da acemi olduğu yollarda yürümeyi göze alır insan, seçimlerini heyecanla yaşamaya başlar.
Çeşitli kimliklerimiz olmalı yaşarken. Bunlar zaman içinde değişebilmeli, yenilenebilmeli, esneyebilmeli. Bazen de durabilmeyi bilmeli, yükleri hafifletebilmeli insan. İçinizdeki sese kulak verin, o ses zaman içinde başka şeyler fısıldarsa değişip dönüşmekten korkmayın. Seçim sizin.
Klinik Psikolog Deniz Sevinç
Paylaş