Paylaş
Erkek cinselliği ve erkek cinsel davranışı kadın cinselliğinden yukarıda bahsedilen kavramlar doğrultusunda farklılıklara ve benzerliklere sahiptir.
Öncelikle biyolojik olarak kadından farklara bakacak olursak;
Bunun yanında erkek cinselliğinde büyük penis takıntısı toplumun oldukça fazla bireyinde olumlu olarak kodlanır, lakin bu cinsel hayatı sadece penis ve vajina üzerinden görmek ve yaşamak olur ki büyük resmi kaçırmak anlamına gelir. Ayrıca bir kadını orgazma ulaştırmak için penis boyutu bir tek parametre değildir. Bedeniyle ya da penis boyutuyla barışık olmayan ya da beğenmeyen erkekler bu konuda kaygılanacak ve cinsellikte rahat davranamayacaklardır.
Bedensel yapının yanında toplumsal dinamikler de erkek cinselliğinin algılanışında ve takınılan tavırlarda oldukça kuvvetli etkiler yaratabilir. Toplumsal dinamikler erkeklerin bu alanda çok istekli ve başarılı olmasını telkin eder. Pek çok toplumda cinsel iştahı yüksek olan kadın hoş karşılanmaz. Öyle ki, çoğu kültürde edilen küfürler kadın cinselliği üzerinden üretilmiştir. Öte yandan yüceltilen erkek gibi olmak, maço olmak, cinsel olarak kuvvetli olmak çoğu bireyde ergenliklerinden itibaren performans kaygısı yaratabilir. Cinsel hayatın bir keyif eyleminden çok bir skor tahtası gibi görünmesine neden olur. Hal böyle olunca erkekler skor tutmaya, her eylem üzerinden cinsel hayatlarını yorumlayıp okumaya niyet ederler. Duyguların olmadığı cinsel deneyimlere yönelmek isteyebilirler. Paralı seks gibi... Günümüzde çoğu erkek ilk deneyimlerini paralı seks üzerinden gerçekleştirmektedir. Bu deneyim gayet performans odaklı ve duygusal bağ olmayan bir deneyim şeklidir. Başarısız olununca büyük hüsran, başarılı olununca da muzaffer bir eda takınabilirler.
Cinselliğin ve cinsel eylemin bu tarz görülüp, yaşanması erkeklere psikolojik ve duygusal yük getirdiği gibi, kendi aralarında bir rekabet, böbürlenme ve hüzünlenme sürecini de beraberinde getirir.
Cinselliğin duygusal dinamikleri de erkekler için kadınlardan farklılaşabilir. Erkekten beklenen eşinden daha deneyimli olması, eylemi başlatması, yönetmesi ve performans alanlarında oldukça başarılı olmasıdır. Hal böyle olunca da deneyimli kadınlar erkekler için zor denklemler haline gelebilir. Bu da bekaret konusunu gündeme getirebilir. Bu da mitlerle örülü bir alandır. "Erkek her zaman hazır olur, erken boşalma çok erkeklikten dolayıdır, deneyimsiz kadının vajinası daha dar ve keyiflidir" gibi doğru bilinen yanlışlar toplumdan ve bu bakış açılarından öğrenilir. Bu gibi mitler ya erkeğin gereğinden çok kaygılanmasına ve sertleşme sorunları yaşamasına neden olur, ya da cinsellikte kapalı, kendine odaklı bir cinsel hayat sürdürmesine neden olur. Bu bakışla gerçekleştirilen ilk deneyimlerin de etkisiyle erkeklerde cinsel eylemin içine duygusal paylaşımın girmesi ertelenebilir ve ötelenebilir. Duygunun olmadığı ve beden gibi beynin tatmin olmadığı bir eylem aslında yavan olacaktır ve yavaş yavaş sıklığı düşecektir. Ayrıca da kadına cinsellikle ilgili davranışlar kendine güvenmeyen, öfkeli ve saldırgan tutumlara dönüşebilir.
Karşılıklılık da cinsellikte önemli bir noktadır. Hem eylemin iki taraf için çekici olması; hem de rutin ve sıradanlığa düşmeyi engellemek için karşılıklılık her zaman gözetilmelidir. Bu da düzenli seks ve iletişim ile mümkün olacaktır. Pek çok çift eşlerinde cinsellik adına kendisini rahatsız eden konuları saklama eğilimindedir. Buradaki ana düşünce eşi kırmamaktır. Ama eylemden keyif almamak daha kırıcı ve uzaklaştırıcı, hatta yıkıcı boyutlara ulaşabilir. Erkekler bu konuda eşleriyle iletişime girmekten kaçınabilirler ve bu iletişimsizlik çözümlenmeye muhtaçtır.
Pek çok çift, evlilik ve çocuğun aileye katılmasından sonra cinsel eylem sıklığını ve talebini düşürürler. Bu da çoğunlukla rutin ve artık alışılmış bir sevişme bilgisi, isteklerin veya fantezilerin bastırılmasından dolayı olmaktadır. Bu da alınan keyfi azaltır, sevişmede yapılan eylemlerin çeşitliliğini azaltır ve sadece rutin bir birleşme eylemine hapseder. Bundan dolayı bu kuyulara düşmemek adına partnerlerin seks konusunda iletişimde olması tavsiye edilir.
Klinik Psikolog Ayşe Kayhan
Paylaş