Paylaş
Psikolojide 6 ile 10 yaş arası uyku dönemi dediğimiz, çocuğun cinsel dürtülerini biraz daha gizlediği, toplumsal cinsel kimliklerini öğrendiği dönemdir. Cinsel dürtülerin ve arzuların tamamen kaybolmadığı, yeni uğraşların ilgi alanına girmesiyle görece bir saklılık hâsıl olur. Uykudan kast edilen budur.
Bu dönemde bir yandan cinsel oyunlar devam etmektedir. Doktorculuk oynarken soyunmak, muayene ediyorum bahanesiyle çeşitli dokunuşlar bu oyunlarda gözlemlenebilir. Çocuk bir yandan toplumsal kurallar ile tanışırken diğer taraftan cinsel kimliği öğrenir.
Cinsel kimlik bir toplumun içinde kadına ve erkeğe verilen görevler, uygun görülen davranışlar ve tavırlar bütünlüğüdür.
Basit bir örnek vermek gerekirse Anadolu’da mutfağa kadınlar girer. Avrupa’da erkekler de evde yemek yapar ama yine Anadolu’da lokantalarda aşçıların çoğu erkektir. Yani evde erkeğin rolü mutfakta değildir ama meslek olarak bunu dışarıda icra edebilir. Ya da evin ekmeğini erkek getirir; kadının görevi evin düzeni ve analıktır. Bu gibi örnekler tabii ki coğrafyaya, kültüre ve sosyoekonomik duruma göre değişkenlik gösterir. Her aile ve hatta her insan için bile aynı değildir.
Çocuk, cinsel kimlikleri ve cinsiyet üzerinden sosyal rolleri bu yaşlarda öğrenmeye başlar. Ergenlik dönemiyle birlikte, cinsellik yattığı kış uykusundan hızla ve gürültüyle uyanır. Bedende, hormonlarda değişiklikler gözle görülür.
Sesler değişir, kaslar, beden hatları ortaya çıkar.
Fanteziler gelişmeye; arzular şekillenmeye başlar.
Sağdan soldan, arkadaşlarından, mahalledeki büyük ağabeylerden ablalardan, kulaktan dolma bilgilenmeler baş gösterir.
Hayatına pornografi girer. Bu da artık günümüzde çoğunlukla internet üzerinden sağlanan bir erişimdir.
Mastürbasyon başlar. Odasından pek çıkmaz.
Merakla heyecan karışık bir duygu hali, ne nasıl olacak, ne zaman olacak, belirsiz bir süreç ve baş edilmesi gereken bir konu filizlenir.
Cinsellik konusunda etraf, ergen için yanlış bilgilendirmelerle doludur, biz bunlara “cinsel mitler” deriz. Bu mitler ve toplumun cinselliğe bakış açısı, erkek ergenler ve kız ergenler için farklılık gösterir.
Cinsel yaşam nasıl olmalı, ne zaman başlamalı?
Kadının arzusu nasıl olmalı, nereye kadar gitmeli?
Bunların hepsi toplumda farklı nasihatler içerir.
Mesela cinsel eylem yaparsan yetişkin olursun. Ne kadar çok insanla sevişirsen o kadar başarılı olursun. Milli olmalısın, ne kadar büyük o kadar iyi gibi genellikle erkekleri hedef alan mitlerdir.
Ergenleşen çocuk, genellikle bu konuları ailesiyle paylaşamadığı için cinsellikle ilgili ilk ürettiği düşünceler, ona cinselliğin performans göstermesi gerektiği bir alan olduğunu söyler. Bir de güçlü ve iktidarlı olması gerektiğini. Çünkü kendi sosyal alanını çevreleyen yaşıtları ya da ondan birkaç yaş büyük kimselerden aktarılan bilgilerle donatılmıştır ve bu konuyu başarmak ya da başaramamak üzerinden değerlendirir.
Bu ortamlar, bu yaşta büyük sosyal ve bireysel rekabet ortamlarıdır. Herkes yeni bir yetişkin deneyimini öğrendiğinde ya da tecrübe ettiğinde bunu muzaffer bir tavırla etrafına anlatır ve böbürlenir ya da yalan söyler.
Çünkü diğerlerinden bir adım öteye gitmiş, yetişkinliğe daha çok yaklaşmıştır.
Yetersizlik, değersizlik hissetmek, bu durumu kontrol edemediğini düşünmek çok olağandır. Çünkü çok yeni bir konu, deneyim yok, beden oturmamış, kimlik oturmamıştır.
Performans göstermek, özellikle hiç deneyiminin olmadığı bir alanda başarılı olma zorunluluğu ergenlikte büyük kaygı nedeni olabilir. Bu süreç zamanla ve deneyimlerle olgunlaşarak yetişkin cinsel hayatını dizayn eden dönemdir.
Dr. Sebla Gökçe
Psk. Emir Erünsal
Paylaş