Paylaş
Hangi dürtü ile ret edersek edelim… Üstünü örtersek örtelim… Yalnızca “yok saymak” tan öteye gitmez bu çabalar…
Ensest; tanımı gereği aile içinde babanın, abinin, amcanın, dayının, dedenin kız/erkek çocuğun ruh ve beden bütünlüğüne en büyük zararı verecek olan cinsel istismarı (taciz-tecavüz) yaşatmasıdır.
Bir çocuğun ruh ve beden olarak hazır olmadığı, muhakeme edemeyeceği, rıza gösteremeyeceği davranışlara ve cinsel eylemlere katılması çocuk istismarıdır.
Cinsel istismar; çocuk kendinden yaşça büyük bir yetişkin veya güven duyduğu, sorumluluk hissettiği, güçlülük farkı bulunan başka bir çocuk arasında yaşanan diğer tarafın cinsel ihtiyaçlarını giderdiği eylemlerdir.
Ensest de tüm bunları içerirken bir de ebeveyn yakınlığında otoriteye sahip yetişkinlerle çocuk ve ergen arasında yaşanan cinsel ilişkidir.
Burada bir şeyi daha net koymak gereği vardır. Tekrar tekrar; çocuk-ergen cinsel istismarında (taciz-tecavüzünde) özellikle aile içinde; gizli tutulma esası vardır. Gizlilik; korku, tehdit vb. otoritenin getirdiği tüm negatif davranış biçimleri ile çocuk/ergen üzerinde baskı uygulayarak gerçeklenir.
Aslolan kan bağı değil güç, baskı ve otoriteye dayalı erki kullanarak gerçeklenmesidir. Burada çocuk açısından bunun saklı tutulmaya zorlanılması cinsel istismar (taciz-tecavüz) kadar sarsıcıdır.
Ailede öncelik çocukta olması gerekirken (eğitim, sağlık ve güvenlik) istismar söz konusu olduğunda aile bütünlüğünün korumak önceliklidir. Bu noktada çocuk için (birey için) beden bütünlüğünün korunması ve mahremiyeti elinden alınır. Cinsel haklar göz ardı edilir ve cinsel istismarın çocukluktan ergenliğe devam eder. Ruhsal, sosyal ve cinsel sorunlar olarak da erişkin yaşlara kadar uzun bir süreç olarak izlenir.
Pedofiliden en büyük farkı çocuklar bir şekilde bir bağın olmasıdır. Bunun üstüne basarak tekrar tekrar belirtmemin nedeni bir “hak bulma” “hak görme” halinin aile içi düzende devam etmesidir. Toplumsal tepkisizlik bu hak görmeleri çoğaltarak daha küstah yaşamlar olarak karşımıza çıkarmakta…
Olayların yazılı ve görsel medyadaki sunuş hali ise zaman zaman bir pornografiye dönüşmekte…
Hali hazırda cinsel istismara (taciz-tecavüz) uğrayan veya geçmişte uğramış çocuk ve bireylerin üstünde acı dolu bir baskı daha yaratılmaktadır. Bu konu cinsiyetçi bir yaklaşımla, dine dayalı açıklamalarla veya 3.sayfa haberi anlayışı ile ele alınmayacak kadar toplumsal sağlık, birey sağlığı, insan hakları ve bedensel haklar açısından önemlidir.
Bu topraklar inkar edilemez şekilde çocuk cinsel istismarı yaşamakta ve bizler bile farkında olmayarak bu akışta yerimizi almaktayız. Karşı çıkışlar olacaktır ama “14 yaşında Nazife de hanım” türküsü ile başlayan nicelerini nesillerce dillerimizde bu güne taşıdık.
Artık iki yüzlülüğü bırakıp bu gerçek yüzleşme zamanı gelmedi mi?
Klinik Psikolog Ayşe Kayhan
Paylaş