Paylaş
Korku ve anksiyete, sağlıklı bireylerde yaşam boyunca deneyimlenen ve bireylerin gelişimi sırasında koruyucu ve uyumsal işlevi olan bir duygudur. Bazen bu doğal tepki hali öyle aşırı olur ki; kişinin günlük işlerini ve düzenini bozar. Korku, çocuklarda oldukça sık rastlanan bir tepkidir.
Çevresini tanımayan, etrafında olup bitenden bihaber küçük bir bebeğin tanımadığı her şeyden korkması doğaldır.
Büyüdükçe bu korkuların azalması beklenir. Çocuğun bilişsel gelişimi ve çevreyi tanıma oranının artması, korkulacak nesne ve durum sayısını azaltır.
Ancak anne-babanın yanlış tutumları ve adeta korkuyu çocuklarına öğretmeleri nedeniyle bu geçici korkular uzun yıllar devam da edebilir.
Toplumumuzda korkutma bir çeşit eğitim ve disiplin aracı olarak kullanılıyor. Bu, çocuğa korku aşılıyor.
Her zaman korkunun nedenini bulmak mümkün olmayabilir. Anne-babanın tutumu ve öğretmesi olmaksızın da çocukta korku gelişebilir. Normal korkular yaşla beraber azalır.
Peki çocukluk döneminin geçici olan, patolojik olmayan, çocuğun işlevselliğini yani günlük yaşamını etkilemeyen, engellemeyen korkuları nelerdir?
Ebeveynle çocuk arasında sağlıklı bağlanmanın varlığı ve güven ilişkisinin gelişmesi çocuklarda anksiyete bozuklukları gelişimi için koruyucudur.
Ebeveynde anksiyete bozukluğu olması çocukta görülme riskini 2-5 kat artırır. Duygu, düşünce ve davranışlarını aşırı kontrol etme, sürekli eleştirme gibi ebeveyn tutumları sebebiyle dış dünyadaki gerçeklerle yüzleşemeyen çocuklar, olaylar karşısında çözüm üretmekte zorlanır. Özgüven ve kaygı problemi yaşarlar.
Diğer taraftan kaygılı ebeveynleri model alan çocuklar, “Kaygılanmam gerek” mesajını alarak öğrenme yoluyla anksiyete geliştirirler.
Çocukların yaşlarına özgü normal korkuları ya da yaşlarıyla uyumsuz, süreğen, günlük yaşamlarını etkileyen aşırı korku ve kaygıların kendiliğinden geçmesini beklemek yerine, kalıcı hale gelmesini engellemek, bu korku ve kaygılarla baş etmeye çabalayan çocuğun, kaçınganlık, dikkat dağınıklığı, depresyon, özgüven düşüklüğü gibi hayatta kayıplarına sebep olacak başka problemler eklenmesini önlemek için mutlak olarak yardım alınmalıdır.
Dr. Sebla Gökçe
Paylaş