Paylaş
“Doğanın devamlılığının olmazsa olmazı!”
Bu tanım, ister istemez aklımıza birincil olarak üremeyi getiriyor. İnsan türünün üremeye ilişkin en önemli önceliği soy devamı. Cinsellik, aslında bu yönüyle bir anda toplumsal bir anlam da kazanıveriyor.
Peki ya kapalı kapılar ardında?
İşte orada devreye iki farklı cinsin veya hemcinslerin haz, keyif, orgazm, şefkat ve güven duyguları giriyor. Orası bunların yaşandığı bir alan haline geliyor.
Hepimiz biliyoruz ki, cinsellik üzerine çok şey söylenebilir.
Küçük bir ölçüden hareketle evlilik penceresinden içeri girelim, ne dersiniz?
Burada bize danışanların çoğu isteksizlik ve monotonluk şikâyetiyle başvuruyor.
Her şeyiyle uyumlu, iletişim kanalları açık bir çift düşünün. Böyle bir çiftin birbirinden sıkılması mümkün mü sizce?
Cevabı verelim: EVET MÜMKÜN…
Bu cevap sizi şaşırttı mı? Şaşırtmasın.
Çünkü cinsel yaşamdaki beklentiler ve bedensel haz noktaları, meraklar değişkenlik gösteriyor. İşte tam da bu noktada bunlara cevap verecek bireylerin enerjileri, merakları ve keşfetme konusundaki uyumlarının olması şart. Bu da ister istemez beraberinde karşılıklı top atmaları getiriyor. Tabular, utanmalar, yanlış anlaşılma kaygıları ve performans tasası da cabası.
Kadın ve erkeğin biyolojik, fiziksel değişimleri paralel gitmez. Bu farklılık, haz, merak ve istek olgusunu da değişken kılar. Bu durumu ilişkimizde unutulmaması gerekenler listesine yazmalıyız.
Peki bu noktada risk ne?
Hemen adını koyalım: Cinsel yaşamımızda alışkanlık davranışlarının oluşması…
Cinsellik konusunda illa bir alışkanlıktan söz edeceksek bunun doğru olanı da var: Değişime açık olma alışkanlığı!
Cümleler üzerinden gidelim mi? Böylelikle konu, daha rahat anlaşılır.
“Biz birbirimize çok dokunan bir çiftiz.”
Ne hoş bir cümle!
Evet, ama bu cümle hoş olduğu kadar bizi cinsel yaşamdaki alışkanlık davranışını araştırmaya iter.
Hemen ardından “Eskisi gibi değiliz” cümlesi gelir.
Zaten istediğimiz eskisi gibi değil, yenisi gibi olmaktır. Bildiğinizi sandığınız beden değişmektedir ahali… Tıpkı ruhsal ve duygusal durumların değiştiği gibi…
Hadi tanıdık bir cümle daha kuralım: “Benim eşim (kadın/erkek) bu davranışı sevmez” ya da “Bedeninin o noktasından hiç hoşlanmaz”…
Bu gibi cümleler değişimi görmezden gelmektir. Cinsellik, cinsel yaşam; deneysel, spontane yaşanacak devrimci bir alandır.
İşte çarpıcı bir cümle daha: “Her sevişme cinsel birleşme ile bitmelidir!”
Yok öyle bir şey! Bunun altını çize çize okuyun lütfen. Daha iyi anlaşılsın diye maddeliyorum.
• İki kişinin cinselliği keyif ve haz verecek her davranışa açık olmalı.
• Çiftler karşılıklı olarak cinsellik konusunda çekingen, utangaç veya teslimiyetçi bir tutum içinde olmamalı.
• Cinsellik üzerine ya da kendi cinsel yaşamlarımız üzerine konuşmak da heyecan verici bir unsur olabilir. Aynı zamanda kendi değişimlerimizi anlatma fırsatı da olur.
Paylaş