Paylaş
‘Lohusa’ olarak adlandırılan bu dönemde annede salgılanan hormonlar vücudunda hızlı bir değişime sebep olurken, anne alışmaya çalıştığı yeni hayatın etkisiyle birlikte çoğu zaman kendini hüzünlü, stresli ve özgüvensiz hissedebiliyor. Bu nedenle de doğumdan sonraki ilk bir aylık süreçte anneler lohusa depresyonu ile karşılaşabiliyor.
Gebelik, doğum ve bebek süreci derken lohusalık dönemi genellikle gözden kaçırılır. Ülkemizde doğum yapan her 5 kadından biri lohusalık depresyonu ya da lohusalık hüznü yaşamaktadır. Lohusalık depresyonu yaşayan bir annenin, bebeği ve ailesi ile sağlıklı iletişim kurması bazen zorlu bir süreç olarak karşımıza çıkar. Bunun birçok nedeni vardır. Annenin bebeği ile ilgili korku, endişe ve yetersizlik hissi yaşamasının yanı sıra çevreden yüklenen misyon anneyi daha da üzebilmekte, strese sokabilmektedir.
Lohusalık süreci annelerin kendilerini en savunmasız ve güçsüz hissettikleri çok farklı bir dönemdir. Lohusalıkta anne hem fiziksel hem de duygusal açıdan çok keskin değişiklikler yaşar. Bu sürecin anne ve bebek adına iyi yönetilememesi lohusalık depresyonlarına neden olabilir. Çünkü lohusalık depresyonu yaşayan bir anne, sağlıklı bir iletişim kuramaz. Bir taraftan bebeğin ihtiyaçları, bir taraftan aile ve sosyal ilişkiler annenin tüm enerjisinin tükenmesine neden olur. Bu dönemde başaramama endişesi yaşamaya başlayan anneler kendileri ve en değerli varlıkları için bir profesyonele danışma ihtiyacı hissederler. Annenin desteğe ihtiyaç duyduğu tüm gereksinimlerin en doğru ve eksiksiz şekilde karşılanması, gerekli altyapı ve donanıma sahip bir rehber eşliğinde mümkün olabilir. Anne kendisini anlayacak bir rehber eşliğinde bu süreci atlatabilir.
Doğumdan sonra herkes bebeğe odaklanır. Anne genelde ikinci planda kalır. Ancak anne bebeği ilgili kaygılar yaşar. Bebeği için doğru bakımı sağlamak, bunu nasıl yapabileceğini öğrenmek, zamanı ve enerjiyi doğru kullanabilmek anneler için çok değerlidir. Bu noktada anne - bebek uyumunu sağlamak, annenin beslenmesini düzenlemek, süt yönetimi sağlamak, stres faktörlerini ortadan kaldırmak, fiziksel bütünlüğün kazanımını hızlandırmak yani bedensel travmanın etkilerini azaltmak üzere lohusa koçları devreye girer.
Lohusa koçu, annelerin doğumdan sonraki 6 haftalık süre boyunca anne-bebek ilişkileri, aile hayatı ve sosyal hayatlarında kendilerini yeniden tanımlama ve şekillendirme yolculuğuna katkıda bulunan sağlık profesyonelidir. Annenin ve bebeğin ihtiyacı olan tüm gereksinimlerin en doğru ve eksiksiz şekilde karşılanması için gerekli altyapı ve donanıma sahip rehber ve eğitmenlerdir. Diğer bir tanımla doğum sonrası yeni anneleri pozitif yönde güçlendirerek, ebeveynlik için özgüvenlerini kazandırmalarını ve annelerin kendilerini yargılamadan bu süreci yönetmelerini sağlayan bir uzmandır. Gerekli eğitimlerden geçen ve lisanslı bebek hemşireleri olan Lohusa Koçları, ebeveynlik yolculuğunda annelere doğru bakım yöntemleri ve güncel bilgilerle rehberlik eder.
Her anne mutlu ve huzurlu olmak ister. Bebeği için elinden gelenin en iyisini yapmak ve doğru tercihlerde bulunmak annenin en büyük arzusudur. Lohusa koçlarının hedefi de annenin duygu ve düşüncelerini yönetmek, annenin doğrularını ve hassasiyetlerini tanımak ve onaylamak, bebeğin bakımı ile ilgili pratik destek vermek, uygun dil kullanarak gerekli bilgileri uygulamalı olarak göstermek, talimat vermek yerine öneride bulunmak, her ihtiyaç duyduğunda en rahat ve ulaşılır olmak, herkesin önemsiz gördüğü soruları aynı hassasiyetle cevaplamak, anneyi sosyalleştirmek, annenin edindiği annelik misyonunun annenin sosyal yaşamı ve aile yaşamındaki misyonların önüne geçmemesini sağlamak, annenin ve bebeğin olumlu uygulamalarını görüp onaylamak, aile içi dengenin sağlanmasının desteklenmesi, aile büyüklerini yönlendirmektir.
Burada önemli bir noktaya dikkat etmek gerekir. Lohusa koçu seçilirken bazı detaylar göz önünde bulundurulmalıdır. Öncelikle kavram çok karıştırılmaktadır. Ülkemizde kendini lohusa koçu olarak tanıtan fazlaca hemşire bulunuyor. Unutmayalım ki her bebek hemşiresi aynı zamanda bir lohusa koçu değildir. Bunun için bebek hemşireliğinden sonra bir eğitimden geçilmesi gerekir. Çünkü gerçek anlamda lohusa koçuları, eğitimlerini tamamlamış, lisanslı profesyonellerdir. Bu tanıma uygun lohusa koçlarının sayısı da şuan için maalesef bir elin parmaklarının sayısını geçmiyor.
Her yenidoğan ve lohusa süreci kendine özgüdür. Önemli olan sorun ya da kriz yaşandığında bunu anneye ve bebeğe uygun şekilde çözümlemektir. Öyle anlar vardır ki okunan kitaplar edinilen eğitimler aranan çözüm olmayabilir. O anlarda bebeği anlamak, çözüm üretmek gerekebilir. Lohusa koçları bu anlamda annelerin en büyük yardımcısı olabilir ve onlara sorunlara karşı nasıl baş edeceklerini annenin sahip olduğu özellikler doğrultusunda gösterebilir. Bu nedenle doğum sonrası dönemde yaşanacak zorluklar anne adaylarını endişelendirmesin. Çıkılacak bu yolculukta güçlü olup hayata harika başlangıçlar yapmak mümkün. Çünkü her anne ihtiyaç duyduğu yeteneğe sahiptir ve bunu zamanla fark eder.
Paylaş