Paylaş
Prediyabetin en önemli belirtileri sürekli açlık duygusu ve bel-karın bölgesinde oluşan, zamanla artan kilo problemleridir. Prediyabet, tip 2 diyabetin başlangıcıdır. Tip 2 diyabeti engellemek için prediyabeti ortadan kaldırmak gerekir. Bu da bel ve karın bölgesinde toplanan fazla yağların estetik operasyonla ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Bu amaçla yaptığımız lazer lipoliz işlemine “prediyabet estetiği” diyoruz.
Prediyabet, genellikle erişkin ya da tip 2 diyabetin başlangıç dönemini tanımlar. Orta ve üstü yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde şeker hastalığına ait komplikasyonlar henüz ortaya çıkmamıştır. Ancak hastalar metabolik sendrom olarak adlandırılan biyokimyasal bozukluk yaşarlar. Hastalar, dahiliye doktorları tarafından oral antidiyabetik ilaçlarla takip edilir. Prediyabet döneminde insülin kullanılmaz.
Prediyabette en sık görülen belirtiler genellikle bel ve karında, sırt bölgelerinde oluşan ilerleyici yağlanmalardır. Hastalar diyet ve spor yapmalarına rağmen bir türlü kilo veremediklerini, sürekli açlık hissettiklerini söylerler. Vücutta yağlanma arttıkça metabolik ihtiyaçlar artar. Azami miktarda salgılanan insülin, vücudun artan kitlesine oranla yetersiz kalır. İnsülin olmadan hücre içine glikoz olarak adlandırılan seker giremez, bu sebeple hastanın kan şekeri seviyeleri yükselir. Glikoz giremediği için hücreler sürekli açtır. Bu da bünyeye sürekli açlık hissi olarak yansır.
Bölgesel yağlanma ile prediyabet ve metabolik sendrom arasında birbirini şiddetlendiren bir ilişki vardır. Fazla kilolar hastalığa neden olurken, hastalık sırasında da daha fazla kilo alımı gerçekleşmektedir. Yağlanmanın artmasıyla birlikte vücudun kendi insülin üretimi yetersiz kalıyor. Dolayısıyla hücreler için yeterli enerji sağlanamaz. Sürekli açlık duygusu nedeniyle fazla gıda tüketilir ya da normal miktarda alınan gıdalar hücreler tarafından yakılamadığı için yağlanmaya dönüşerek vücuda dirençli bir şekilde yapışır. İnsanların yaşlanma ile birlikte kilo almasının sebeplerinden biri de budur.
Metabolik sendrom hastalığı stres, düzensiz beslenme, ilerleyen yaş ve genetik yatkınlık gibi belli başlı nedenlerle ortaya çıkıyor. Modern hayatı her geçen gün daha fazla tehdit eden bu hastalık yağ hücrelerinin büyümesine yol açarak fazla kiloların oluşumuna zemin hazırlıyor. Kalp, diyabet, yüksek tansiyon, erken yaşlanma ve obeziteye neden oluyor. Nüfusumuzun yarısının obez ve fazla kilolu olması potansiyel prediyabetli sayısında önümüzdeki yıllarda şüphesiz ciddi artışa neden olacaktır.
Bununla ilgili 2011 yılında çok önemli bir araştırma sonucu Amerikan Plastik Cerrahi Derneği'nin bülteninde yayımlandı. Bel ve karın bölgesinde yağlanmanın hastalığı ciddi şekilde şiddetlendirdiği ortaya konuldu. Lazer lipoliz gibi estetik cerrahi operasyonlarıyla fazla yağları yok edilen hastaların, metabolik sendromla mücadelede motivasyon ve öz güveni arttırdığı net olarak gözlemlendi. Söz konusu bölgesel yağların alınmasıyla hastaların trigliserit ve kan kolesterol seviyelerinde kayda değer düşüşler yaşandığı ortaya çıktı.
Vücut fazla şekeri kullanmadığı için mecburen depolar. Sonuçta kilo ve yağlar oluşur. Bu defa fazla şekeri parçalamak için pankreas daha çok çalışmaya başlar ve vücudun kendi insülini azalır ya da erken tükenir. Pankreas yetersizliği ortaya çıkar. Dolayısıyla hem erken yaşlanma, hem de tip 2 diyabetin gelişimi görülür. Bu durumda yapılması gereken ya vücuda dışarıdan insülin vermek ya da bir an önce fazla yağlardan kurtulmaktır. İnsülin almak, bireyin hastalığı kabullenip pes etmesidir. Ancak bölgesel yağlardan kurtularak hastalıkla mücadele edebilir, böylece prediyabet ve metobolik sendromun önüne geçilir. Lazer lipoliz ile aynı bölgeden kilo alımı önlendiği için, kesinlikle düz liposuction'a tercih edilmelidir.
Kilo vermede sorunlar başladığı zaman, bireyin ailesinde de bu sorunlar mevcutsa mutlaka doktora başvurulmalıdır. 30'lu yaşın ortaları en uygun ve erken tedavi dönemidir. İlerleyen zamanın hastanın aleyhine işlediği unutulmamalıdır.
Amerikan FDA onaylı son derece güvenilir olan bu yöntemde 1 milimetre inceliğinde iğneler kullanılarak operasyon yapılıyor. Müdahale edilecek bölge güçlü lazer ışınlarının yayacağı ısıdan etkilenmemesi için uyuşturulur. Uyuşturulan bölgede dikiş gerektirmeyen ve kanamanın hemen hiç olmadığı mini kesilerden bu iğnelerle girilerek güçlü lazer ışınıyla yağ hücrelerini çevreleyen zarlar patlatılır. Böylece serbest kalan yağ dokusu vücut tarafından emilerek ortadan kaldırılır. Fazla yağlar dışarı çıkarılmaz. İşlem yapılan bölgedeki yağ miktarına göre tek seansta 3-4 litre kadar fazla yağ yok edilir.
Lazer lipoliz ile yağ aldırma işleminde yağlar parçalanarak vücut tarafından emilip yok edildiği için tekrar oluşmamaktadır. 15 dakika ile 1 saat arasında süren tek seanslık operasyonla kalıcı olarak yok edilmektedir. Bu açıdan konforlu ve kısa zamanda sonuç alınan bir işlemdir.
Kesinlikle güvenli bir işlemdir. Dikiş atılmadığı için mini kesi izleri fark edilmez ve zamanla ten rengini alır. Kılcal damarlar ve sinirler zarar görmez. Operasyon sırasında kanama olmaz.
Yapılan işlemin ardından hasta taburcu oluyor. Çok hafif morluk ve şişlik ortalama 10 gün içinde kayboluyor. Korse kullanım süresi de çok kısadır, yaklaşık 10 gündür. Hasta 2. gün işbaşı yapabiliyor. 1.5 ayda işlem bölgesinde tam bir iyileşme gözlemlenir.
Yağların esnettiği derinin kendini bırakması, sarkması için cilt germe operasyonuna gerek kalmıyor. Çünkü güçlü lazer ışınları aynı zamanda cildin sıkılaşmasını sağlayan doğal kallojen üretiminin artışını sağlayarak gergin ve genç bir cilt dokusunun oluşumunu sağlamaktadır.
Gelecek yazımızda görüşmek dileğiyle…
Paylaş