Paylaş
Bu haftaki konumuzun duyurusunu geçen hafta, “Migren ameliyatına uygun adaylar” olarak belirtmiştik. Ancak bu konuyu bir hafta öteleyerek, geçmiş Anneler Günü dolayısıyla annelik sevincini tekrar yaşamak veya ilk kez anne olacak kadınlar arasında yaygın olan ve gebelik heyecanına gölge düşüren migrenden kalıcı olarak kurtulmanın nasıl mümkün olduğunu anlatacağız.
Migren kadınlar arasında daha yaygın görülen, kronik ve dayanılmaz ağrılara hapseden bir hastalıktır. Kadınlarda daha sık görülmesinin nedeni östrojen hormon düzeyindeki dalgalanmalardır. Migren ağrıları nedeniyle birçok kadın annelik hayalinden vazgeçmekte, gebeliği ertelemekte ya da ağrılara göğüs germeye çalışarak gebe kalmaktadır. Bugüne kadar kesin tedavisi olmayan, ilaçlarla kontrol altında tutulmaya çalışılan migren ağrıları 15 yıldır Amerika’da ve son birkaç yıldır ülkemizde ameliyatla yüzde 90 oranda kalıcı olarak tedavi edilmektedir. Modern tıptaki bu gelişme 21. yüzyılın en önemli tedavi yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Migreni tetikleyen faktörler gebelikte de aktif olmakla birlikte, bu süreçte östrojen hormon seviyesindeki değişiklikler, migreni çoğunlukla şiddetlendiren ilave bir faktördür. Migren krizleri genellikle artar.
Migren tetikleyici etkenler ise şunlardır: Hormon tedavisi, içki tüketimi, çikolata ve kırmızı şarap gibi birtakım tetikleyici gıdaların, koruyucu madde içeren hazır besinlerin tüketimi, parlak ışıklar ve yüksek gürültü, uyku düzensizliği, rakım ve hava değişimleri, yorgunluk, stres ve depresyon. Kırsal bölgede yaşayanlar şehirdekilere göre daha şanslı çünkü şehirlerde daha çok migren vakasına rastlanmaktadır.
Migren hastalarının kullandığı ilaçlar hamilelikte ve gebe kalma sürecinde bebeğin sağlığını riske sokabilmektedir. Buna karşı bazı migren ilaçlarının daha az kullanılması önerilmektedir. Bu da ağrı ataklarının daha sık ve şiddetli yaşanmasına neden olur. Diğer taraftan Amerikan Gıda ve İlaç Uygulamaları Kurulu yani FDA, risk içermeyen bir migren ilacının olmadığına dikkat çekmektedir.
Gebelikte ve hamile kalma sürecinde alınan migren ilaçlarının bebek için taşıdığı riskleri şöyle sıralayabiliriz:
Hamile kalması için hiçbir eksiği olmayan bazı kadınlar migren hastalığı nedeniyle anne olamamaktadır. Bunun nedeni ilaç bağımlılığı ve her dakika migren krizinin yaşanma hissiyle açıklanmaktadır. Diğer yandan gebelik açısından son derece sağlıklı olan anne adayı, toksik etkili migren ilaçlarının yumurtalık-over döngülerindeki olumsuz etkileri nedeniyle hamile kalamamaktadır.
Annelik hayali kuran kadınların hamileliğine ket vurabilen migren yakın zamanda tesadüfen bulunan bir cerrahi tedavi yöntemiyle artık tarihe karışıyor. Cleveland’dan Plastik ve Estetik Cerrah Prof. Dr. Bahman Guyuron, 15 yıl önce endoskopik alın germe ve üst göz kapağı estetiği sonrasında hastalarındaki migren ağrılarının da geçtiğini fark etti. Bunun üzerine nörologların da katılımıyla migren hastaları üzerinde çeşitli migren bölgelerine yönelik bazı bilimsel çalışmalar başlatıldı. Alın germe estetiği sırasında alın migrenini tetikleyen sinirlerin tesadüfen gevşetilip rahatlatıldığı ortaya konuldu. Bu müdahale ense, şakak ve burun bölgelerindeki tetikleyici duyusal sinirlere de uygulandı ve hastaların yüzde 90’ında kalıcı başarı oranı elde edildi.
Bu bilimsel çalışmalar kapsamında anne adayları da yer aldı. Hamilelik öncesi uygulanan endoskopik migren ameliyatıyla ağrı ataklarından kurtulan kadınların hem kendileri hem de bebekleri risksiz ve mutlu bir gebelik ve emzirme dönemi geçirdiler.
Amerika’da ve Avrupa’da plastik cerrahi uzmanları tarafından yapılan migren ameliyatlarını artık birkaç yıldır ülkemizde de gerçekleştiriyoruz. Hamilelik düşünen kronik migren hastası anne adayları en uygun ameliyat takvimi gebelikten 3 ay öncesidir. Kullandığı ilaçların toksik etkileri ve ileri yaş sebebiyle yumurtalık potansiyeli azalan kadınların, gebeliğini riske atmaması için hiç vakit kaybetmeden migren ameliyatı ile tedavi olmasında yarar vardır. Ayrıca emzirme döneminde de migren ameliyatı ile anneler ağrılarına ömür boyu elveda diyebilmektedir.
Ameliyattan önceki muayenede hastanın migren ameliyattan yarar görüp göremeyeceği belirlenir. Özetle daha önceki tedavilerden yarar görmeyen, atak ve ağrılarından kurtulamayan migren tanısı konulan hastalar ve gerilim tipi baş ağrısı hastaları migren ameliyatı için genellikle uygun olarak değerlendirilir.
Peki, diğer migren hastalarında olduğu gibi anne adayı olan migren vakalarında kalıcı cerrahi tedaviyi nasıl gerçekleştiriyoruz? Migren ameliyatı kafatası ile saçlı deri arasında yer alan migreni tetikleyen sinirlerin üzerindeki baskıyı kaldırmaya yönelik bir operasyondur. Endoskopik, yani kapalı yöntemle yapılır. Mini kameraların büyüttüğü görüntüler sayesinde sinir dokularına kesin ve net doğrulukta işlem yapılarak sonuca ulaşılır.
Migren ameliyatı başın dört ana bölgesi için uygulanmaktadır. Ense kökü migreni, şakak migreni, alın migreni ve nasal (burun) migreni. Her bölge için ayrı operasyon yapılmaktadır. Ameliyat 1 ila 4 saatte tamamlanmaktadır.
Beden fizyolojisi ile tam olarak uyumlu olan migren ameliyatının beyin üzerinde herhangi bir etkisi, beyinle bir ilişkisi yoktur. İyileşme dönemi 4 ila 8 gündür. Hastalarımız 1 hafta sonra işlerine dönebilmektedirler. Operasyondan sonraki 30 gün içinde hastalarımızın büyük çoğunluğunda migren ağrıları tamamen ve kalıcı olarak geçmektedir. Bazı hastalarımızda ağrı ve ataklar geçmişe kıyasla yüzde 50, hatta yüzde 80’e varan oranda azalmakta, migren ağrısı normal bir insanın baş ağrısı seviyesine çekilmektedir.
Bu sonuçlar, anne adaylarının sorunsuz ve mutlu bir hamilelik süreci geçirmesini sağlamaktadır.
Gelecek hafta, migren ameliyatına uygun hasta adaylarını açıklayacağız.
Sevgiyle, sağlıkla kalın…
Paylaş