Paylaş
Birçok hormonun kontrol merkezi olan fasulye şeklindeki hipofiz bezi, iki kulak arasında ve beynin alt kısmındadır. Hipofizin ürettiği LH hormonu, leydig hücrelerini uyararak testislerde testosteron üretiminden sorumludur. Cep telefonlarının yarattığı elektromanyetik alana uzun süre maruz kalmak tıpkı bir mikrodalga fırın gibi kulak çevresi ve beyinde, ardından iç organlarda ısınmaya neden olmaktadır. Yapılan araştırmalarda 20 dakikayı aşan telefon konuşmalarında özellikle kulak çevresinde 1 ila 2.5 derecelik ısı artışı gerçekleşmektedir.
Vücudun elektromanyetik sistemine zarar veriyor
Bu ısınma vücüdun doğal ısı artışından farklı. Dışardan bir etki. Düşük dozda radyasyon demektir. Beyin ve iç organlara yayılır. Dolayısıyla yüzde 70’i elektrolit, su ve iyonlardan oluşan vücudun kendine has elektromanyetik alanı, cep telefonlarından yayılan radyasyona uzun yıllar sürekli maruz kalmaktadır ve olumsuz etkilenmektedir. İnsan vücudunun kendi elektromanyetik alanının görevi, hücrelerin çoğalması, tamir edilmesi ve DNA’nın sağlıklı bir şekilde bölünmesini sağlamaktadır. Ancak bu sistemin dış kaynaklı elektromanyetik alanla etkileşime girmesi belirli hücre türlerinin geni, DNA’sı ve kromozomlarına hasar verebilir. Beynin elektriksel aktivitelerini değiştirip stres proteini oluşumuna ve nörolojik rahatsızlıklara neden olabilmektedir.
Uzun ve kısa vadede yan etkileri
Baş ağrısı, uyku bozuklukları, stres, konsantrasyon kaybı, işitme kalitesinde azalma gibi kısa vadeli etkileri kanıtlanan cep telefonları tamamen masum değildir. Yarattığı elektromanyetik alanın 10 yıl ve üzerindeki uzun vadeli etkileri çok önemlidir. Uzun vadede genetik yapının zarar görmesi, özellikle beyin hücrelerinde ölümler ve beyin tümörleri, kalp rahatsızlıkları, hafızanın zayıflaması, kalıcı işitme kayıpları, hiperaktivite çok olası yan etkiler olarak karşımıza çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün cep telefonlarından yayılan elektromanyetik radyasyonu 2B kansinojen sınıfına dahil etmesi bu anlamda çok çarpıcı. Bu, 2B içindeki 249 maddeden biri olan cep telefonu radyasyonunun, insanlar için kansinojen riski yarattığı anlamına gelir. Hücrelerde büyük gen bozulmalarına sebep olan ve kanserleşmeye yol açacak mekanizmaları harekete geçiren madde, kansinojen madde olarak tamınlanır.
Elektromanyetik radyasyonun testosteron salınımı üzerindeki iki yönlü etkisi
Yoğun cep telefonu kullanımının, testosteron hormon üretimini harekete geçiren hipofiz bezinin yanı sıra pantolon ceplerinde tutulmasıyla testislerde de ısı artışına, dolayısıyla testosteron üreten leydig hücre DNA’sına da hasar verme riski yüksektir. Testosteron salınımı üzerinde iki yönlü olumsuz bir elektromanyetik radyasyon etkisi söz konusudur. Hem hipofiz hem de testisler zarar görebilmektedir. Testislerin sıcaklığı, spermlerin kaliteli ve yeteri kadar üretilmesi için vücut sıcaklığından 2 derece daha azdır. Ancak cep telefonlarından yayılan ve sürekli maruz kalınan radyo frekans dalgalarının yarattığı radyasyon, sperm canlılığı ve kalitesini, testosteron üreten leydig hücrelerinin DNA’sını olumsuz etkileyebilmektedir.
Testosteron azaltan sadece cep telefonu dalgaları değil
Cep telefonlarının testosteron hormonunun salınımı üzerindeki bu olumsuz etkisini arttıran diğer faktörler de mevcuttur. 30 yaşından itibaren erkeklerde doğal olarak testosteron üretimi her yıl ortalama yüzde 1 oranında azalır. Kanda bulunan bu erkeklik ve cinsellik hormonu, stres, alkol ve sigara kullanımı, hareketsizlik, metabolik hastalıklar, yetersiz uyku alışkanlığı ve diyabet gibi nedenlere daha da düşmektedir. Testosteron düşünce kadınlık hormonu olan östrojen erkek vücudunda artışa geçer” dedi.
Cinsel organ da zamanla küçülebilir
Sesin kalın olması, vücutta erkek tipi tüylenme, kas kütlesinin artması ve güçlenmesi, boyun uzaması, penisin ve testislerin büyümesinden sorumlu olan testosteron hormonunun cep telefonlarının elektromanyetik radyasyon etkisinden korunması gerekir. Cep telefonlarıyla mümkün olduğunca kulaktan biraz uzakta olacak şekilde az konuşup, testislere yakın bölgelerde tutulmaması gerekiyor. Çantanızda taşıyabilirsiniz. Uzun yıllar vücudumuzun bir parçası gibi yoğun cep telefonu kullanımı zincirleme bir etkiyle testosteron hormonunu azaltıp erkeklerin cinsel organ boyutlarında yavaş yavaş küçülmeyi beraberinde getirebilmektedir. Bu durum erkekler açısından ciddi bir özgüven problemi yaratacaktır. Günümüzde erkeklerin yaklaşık yarısı penis boyundan yakınmaktadır. Bu durum, son yıllarda cinsel organ büyütme estetik operasyonlarında da belirgin bir artışa neden oldu.
Penis büyütme ameliyatında artış
Cinsel organın boyutlarının yeterli olmadığını düşünen ve özellikle orta yaş üstü erkekler için kalıcı bir çözüm sunan penis büyütme estetiğinde hiçbir bir implant kullanmadan sadece, pelvik kısmında deri altına gömülü olan 3’te 1’lik kısım açığa çıkarılıp görünür hale getirilmektedir. Organ boyunda en az beşte bir oranında kalıcı bir uzama sağlanmaktadır. Bu ameliyat bir defaya mahsus olmakla birlikte penis kalınlaştırma işlemi de artık sıkça yaptırılır hale geldi. Kalınlaştırma işlemi belirli aralıklarla birçok kez tekrarlanabilmekte, yağ dokusu transferi ile penis sinirleri ve damarları zarar görmeyecek şekilde belirli ölçülerde kalınlaşma sağlanmaktadır.”
Paylaş