Paylaş
Yağ dokusu biriken bölgeye bağlı olarak kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon, diz yaralanmaları, boyun fıtığı ve obezite gibi birçok rahatsızlığın ortaya çıkmasına neden oluyor.
En çok karın, bel, basen ve göğüslerde görülen bölgesel yağlanmalar, ayrı ayrı birçok rahatsızlığa neden oluyor. Vücudumuzun farklı bölgelerinde biriken yağlanmaların belli başlı nedenleri ise hızlı, dengesiz ve yüksek karbonhidratlı tüketim alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, hormonal dengesizlik ve genetik yatkınlık.
Yağ dokusunun kadınlarda ve erkeklerde en fazla bel ve karın bölgesinde toplandığını kaydeden Doç. Dr. Türkaslan, “30-40 yaşları arasında bu bölgede yağlanmalar başlamaktadır. Sağlıksız beslenmeye eşlik eden hormonların düzensiz çalışması erken ergenliğe neden olduğu için 20’li yaşlarda da bel simidinde aşırı yağlanmalara maalesef rastlamaya başladık. Bel bölgesindeki yağlanmalar obezitenin başlangıcıdır. Ayrıca yağ hücrelerinin iri ve iç organlara yakınlığı da birçok rahatsızlığa da zemin hazırlanıyor; kalp-damar rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, idrar kaçırma sorunu, erken yaşlanma bu hastalıkların başlıcaları” diye konuştu.
Hormon dengesizliğinin erken ergenliğe yol açtığına, bunun birtakım hastalık silsilesinin başlangıcı olduğuna işaret eden Doç. Dr. Türkaslan, “Erken ergenlik, obezitenin en belirgin nedenlerindendir. Alınan fazla kiloların en çok etkilediği bölgelerden biri de göğüslerdir. Vücut oranıyla dengesiz, aşırı büyük göğüslere sahip olan genç kızların bu sorunu genellikle ileri yaşlarda da devam ederek, boyun fıtığına, sinir sıkışmasına zemin hazırlıyor. Ayrıca omuzlarda ağrıya, kollarda sıkışmaya, göğüs kafesine baskı yaparak nefes alma ve uyku problemlerine, mantar hastalıklarına, omurga problemlerine neden olabiliyor. Erkeklerde ise ergenlik dönemiyle birlikte kadınsı, büyük göğüslerin ortaya çıkmasına ve bunun sonunda psikolojik rahatsızlıklara neden olabiliyor” dedi.
Aşırı yağlanmanın kadınları erkeklerden daha fazla etkilediğini belirten Doç. Dr. Tayfun Türkaslan şunları söyledi: “Doğurgan yapısı nedeniyle kadınların basen bölgesinin erkeklere göre daha geniş olması, hali hazırda dizlere binen yükü artırmakta ve diz sakatlanmaları, yaralanmaları riskini daha da artırmaktadır. En çok bel, basen ve kalça çevresinden kilo alan kadınların genişleyen basen bölgesi bu baskıyı daha da artırıyor. Bu nedenle kadınlarda diz eklemi, diz bağları rahatsızlıkları erkeklerden daha fazla görülüyor.”
Bölgesel fazla kiloya neden olan yağ hücrelerinin spor ve diyetlerle yok edilmeye karşı dirençli olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Türkaslan, kalıcı tedavi yöntemiyle bu yağlardan ve yol açtığı rahatsızlıklardan kurtulmanın mümkün olduğunu kaydetti.
Bel ve karın bölgesi ile basen çevresindeki inatçı yağ hücrelerinin eritilerek bir daha kendini yenilemeyecek şekilde vücuttan kalıcı olarak lazer lipoliz yöntemiyle atılacağını belirten Doç. Dr. Tayfun Türkaslan, “Güçlü lazer ışınlarıyla yağ hücreleri patlatılarak eritilip vücut tarafından tamamen yok edilmesi sağlanıyor. 15 dakika ile 1 saat arasında süren ve cerrahi olmayan bu tek seanslık işlemle birlikte gerek görüldüğü takdirde lazer liposuction da yapılıyor. Fazla yağları alınan bu bölgeler ortalama 1,5 ayda tam olarak iyileşerek, söz konusu hastalık riskleri de minimuma indiriliyor. Bu yöntem erkeklerdeki kadınsı meme tedavisinde de etkili sonuçlar veriyor” dedi.
Aşırı büyük göğüslerden hızlı bir şekilde kurtulmanın da mümkün olduğunu ifade eden Doç. Dr. Tayfun Türkaslan, ameliyatla ilgili şu bilgileri verdi: “Göğüslerden 200 gramdan 2 kiloya kadar yağ dokusu çıkarılarak sağlıklı ve ideal ölçülere getiriliyor. 1 ile 3 saat arasında süren ameliyatta dokular azaltıldığı için kansere karşı koruyucu bir etki de yaratılmış oluyor. Ameliyat sonrasında, büyük göğüslerin yol açtığı sağlık sorunları da ortadan kalkıyor.”
Paylaş