Paylaş
Medeni Kanunumuzun 1926 yılında yürürlüğe girmesinden önce Türk Hukukunda mal rejimi kavramı ve buna ait çeşitli kurallar yoktu; yürürlüğe girmesi ile eşlerden her birinin kendi mallarında zilyet ve bunları tasarrufta serbest olması, mal ayrılığı kisvesi altında uygulanagelen sürecin tescilini sağlamıştır.
2002 yılında ise Medeni Kanunumuzun yürürlüğe girmesine kadar uygulanan “mal ayrılığı” yerine “edinilmiş mallara katılma rejimini” yasal mal rejimi olarak kabul edilmiş olup, yasal mal rejimi, eşler arasında evlenmeden önce veya evlilik devam ederken başka bir mal rejimi sözleşmesi yapmak ya da evlenme başvurusu sırasında yazılı olarak bildirimde bulunmak suretiyle başka bir mal rejimi seçilmemiş olması halinde, malların yönetimi bakımından tabi olunacak rejimdir.
“Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir” şeklinde kanunda karşılığını bulduğu üzere bir malın edinilmiş mal rejimine tabi olabilmesi malın, edinilmiş mal rejimi sürecinde edinilmiş olması ve emek karşılığı edinilmiş olması şartlarını birlikte ihtiva etmesini gerektirir. Rejimin özünü oluşturan “emek” kavramına ilişkin olarak eğer eşlerden biri bir malı emeği olmadan edinmiş ise örneğin o mal kendisine miras yolu ile geçmiş ise bu mal o eşin kişisel malıdır ve diğer eşin bu mal üzerinde hakkı söz konusu değildir. Miras yoluyla geçen bu malın geliri ise örneğin miras kalan dairenin kira geliri edinilmiş mal sayılacaktır.
Belirtmek gerekir ki; edinilmiş mallara katılma rejimi, tarafların edinilmiş mallarını, eşlerden her birinin kişisel malını ve paylı mallarını kapsamaktadır.
Kişisel mallar, kanunda sayılmış olup sayılanların yanı sıra mal rejimi sözleşmesiyle bir kısım malın da kişisel mal olarak kabulü mümkündür. Bu noktada kanun koyucu aynı zamanda eşlerin aralarındaki mali ilişkilerini iradeleri doğrultusunda düzenlenmelerine izin vermiş yasal mal rejiminin yanında seçimlik olarak birbirinden farklı üç mal rejimi türünü daha kabul etmiştir. Bunlar; mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı olup eşler aralarında yapacakları bir anlaşmayla yepyeni bir rejim türü yaratamazlar.
Uygulamada seçimlik haklarını kullanan eşlerin evlilik sözleşmesi adıyla mal ayrılığı rejimini benimsedikleri örnekler artmaktadır. Bu sözleşmeler, resmi şekil şartına tabi olup, noter önünde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılması gerekir. Mamafih taraflar, evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler.
Evlenme sonrası mal rejiminin değiştirilmesi halinde, eşlerin o andan itibaren edinecekleri malvarlığı değerleri edinilmiş mal sayılmayıp kişisel mal kavramına girecektir. Rejimin tasfiyesi halinde ise edinilmiş malların ve kişisel malların değerlerinin saptanmasında rejimin sona erme anı esas alınacaktır.
Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar ise her iki eşin paylı mülkiyetinde sayılacak olup, başkaca bir mal rejimi seçilmemişse edinilmiş mal rejimini tabi tutulmaktadır.
Paylaş