Paylaş
2004 yılına kadar zina ceza kanunu bağlamında bir suç olarak yer almakta iken bu tarih ile suç olmaktan çıkarılmıştır. Zina halihazırda yalnızca boşanma nedeni olarak kanunlarımızda yer almaktadır.
Zina sebepli boşanma davası açmak isteyen eş, zina sebebiyle boşanma davasını zinayı öğrendikten itibaren 6 ay içerisinde açmalıdır. Genel süre olarak ise zina sebepli boşanma davasının 5 yıl içerisinde açılması gerekir.
Boşanma ile birlikte mevcut ve beklenen menfaatleri, kişilik hakları zarar gören eşler diğer taraftan maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Zina kusura dayalı bir boşanma sebebi olup taraflar kusurları oranında tazminat talep edebilirler.
Aldatma eşlerin birbirlerine karşı sorumluluklarının ihlali olup bu kusurlu eylemin çocuğun velayeti üzerinde etkisi bulunmamaktadır. Velayete ilişkin düzenlemeler çocuğun üstün yararı gözetilerek gerçekleştirilir.
Yargıtay uygulamalarında; başka bir kadınla/erkekle farklı zamanlarda el ele dolaşırken, başka bir zamanda otelde, ayrıca muhtelif zamanlarda öpüşürken görülen, tanıkların gayrı resmi ilişki yaşadığı kişinin evinde kaldığını beyan ettiği, otomobilinin gayrı resmi birliktelik yaşadığı kişinin otoparkından çıktığı, otel rezervasyon kayıtları ile mail yazışmaları vb. de dikkate alınarak zina sebepli boşanma kararları verilebilmektedir.
Uygulamada otel kayıtları, başka bir kadınla/erkekle farklı zamanlarda farklı adreslerde kalındığını gösteren kayıtlar, konaklama ve seyahat kayıtları, süreklilik arz eden ve hayatın olağan akışına aykırı saatlerde yer alan otopark kayıtları, kamera kayıtları, kredi kartı kayıtları vb. delil olarak zinaya dayalı boşanma davalarında önem arz etmektedir.
Zina olayının mevcut sayılabilmesi için en önemli koşul, "cinsel ilişkinin" varlığının kesin veya güçlü karineyle kanıtlanmış olmasıdır. Aldatma eylemi olarak sayılabilecek öpüşme, dokunma, eş dışında başka biriyle özel ve gizli vakit geçirme vb. tek başına zina olarak değerlendirilemez. Bu vakılar, Medeni Kanun çerçevesinde haysiyetsiz yaşam sürme ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılması kapsamında değerlendirilebilir.
Zina koşuluna dayalı boşanma davalarında açık ya da zımni af gündeme gelebilecek olup önemli olan eşlerin evlilik birliğini sürdürme hususunda mevcut iradelerini eylemsel olarak ortaya koymalarıdır. Af, öncesindeki zina eylemine dayalı olarak dava hakkını ortadan kaldırır ise de, sonrasındaki zina eylemine dayalı dava hakkı üzerinde etkili değildir.
Paylaş