Paylaş
Çoğu küçük çocuk, kendisi ve çevresindeki dünya hakkındaki duygularını ifade etmek ve anlayabilmek için gerekli dil becerisine sahip değildir. Erken dönemden itibaren ebeveynlerin günlük etkileşimlerde çocuğun neyi kastettiğini yaratıcı bir şekilde anlamaya çalışması önemlidir. Çocuklar için anlaşılamamanın ne kadar kötü ve engelleyici bir his olduğunu fark etmek yani onlarla empati kurmak çocukla iletişim ve uyumumuz açısından büyük katkı sağlar.
Çevrelerindeki dünya özellikle 0-3 yaş çocukları için fazla büyüktür ve bu nedenle, emniyetli sığınak görevi gören, teselli ve koruma sağlayan ebeveyne sık sık geri dönme ihtiyacı duyarlar. Küçük çocuğunuz her şeyi kendi başına yapmak konusunda ne kadar ısrarcı gözükse de, aslında davranışlarını ve duygusal tepkilerini kontrol etmek için gerekli becerilere henüz sahip değildir. Küçük çocuklar içsel kontrollerini inşa etme sürecindedirler ve bu beceriyi başarılı şekilde öğrenmek için ebeveynin desteğine ihtiyaç duyarlar. Pek çok ebeveynin de çocuğuna doğru şekilde nasıl tepki vereceğini öğrenmek için desteğe ihtiyacı vardır elbette.
Duygudaşlık kurmak ve duyguları isimlendirmek
İnsan gelişimine dair yapılan birçok bilimsel araştırma ve gözlem göstermektedir ki duygusal zeka insanın sosyal uyumu, mutluluğu ve hayattaki başarısı için oldukça önemli bir unsurdur. Duygusal zeka en basit tanımıyla duyguları tanımak ve onları yönetebilmek şeklinde açıklanır. Duygusal farkındalık aslında yaşam boyu gelişen bir süreçtir ama özellikle çocukluk yıllarında temelleri atılır. Bir çocuğun hem kendi duygularının hem de karşısındaki diğer kişilerin duygularının farkında olarak büyümesi için desteklenmesi gerekir. Çoğumuz çocukla etkileşimimizde ona duygularından bahsetmenin önemini gözden kaçırırız. Aramızda çocukla oyun ya da beslenme gibi doğal etkileşimler sırasında heyecanlanmak, sevinmek ya da utanmak, kızmak gibi çocuğun iç dünyasına dair durumları söze dökenler var mı?
Empatik ebeveynlik gören çocuklar, davranışlarını ve duygularını olumlu şekilde düzenlemeyi öğrenirler. Ebeveynin empatik olması demek, çocuğun verdiği ipuçlarını fark etmesi ve çocuğun nasıl hissettiği hakkında onunla konuşması anlamına gelir. Ebeveynin empati göstermesi çocuğa, duygularının ebeveyn tarafından anlaşıldığını ve kabul edildiğini öğretir. Ayrıca, ebeveyn-çocuk ilişkisindeki güven duygusunu arttırır ve duygusal bağı güçlendirir. Çocuğun “Yaşadığım duygular annem/babam için uygun. Annem/babam benden keyif alıyor ve ne olursa olsun beni seviyor” hissini yaşamasına yardımcı olur.
Küçük çocuklarının duyguları yoğundur ve bu duygular ebeveynlere gereksiz derecede fazla ya da mantıksız gözükebilir. Yine de, öfke ya da hayal kırıklığı gibi olumsuz duygular, çocuklar için gerçektir ve zorlayıcıdır. Bazı zamanlar ise olumlu duygular bile başa çıkılması zor hale gelebilir, örneğin çizgi film vakti gelene kadar yaşanan yoğun heyecan ya da anneannesinin ziyarete geleceğini öğrendiğindeki hevesli bekleyiş hissi.
Çocuklara bu duygularını güvenli ve kabul edilebilir şekilde nasıl ifade edebileceklerini öğretmek gerekir. Çocuklara duyguları ve onlarla başa çıkmayı öğretmenin ilk adımı duyguları isimlendirmektir. Duyguları isimlendirmek çocuklara yaşadıkları duyguları zihinlerinde kategorize edebilme şansı verir. En nihayetinde, yaşadıkları duyguları ifade edebilmeleri için gerekli kelime hazinesi kazandırır. Ebeveyn ile sık sık yaşanan bu türden deneyimler, çocuklara duyguların ne olduğunu ve fiziksel yollara (örn, kaba kuvvete) gerek kalmadan onları nasıl ifade edebileceklerini öğretmeye yardımcı olur. Bu deneyimler çocuklara, ebeveynin duygularını anladığını ve önemsediğini ve bu türden zor zamanlarda yardım etmesi için ebeveyne güvenebileceğini gösterir.
Aslında çocuğun duygusal dünyasını yakından tanıyabilmek sadece çocuk için faydalı değil ebeveyn için de oldukça tatmin edici bir tecrübedir. Bu konuda kendinizi geliştirmekten çekinmeyin.
Paylaş