Bu ay hepimiz için çok değerli, her satırı okunası bir rapor yayımlandı: İKSV’nin, kültür politikaları çalışmaları kapsamında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Feyza Çorapçı tarafından hazırlanan ‘Erken Çocukluktan Gençliğe Sanatla Büyümek’ başlıklı raporu; ebeveynler, eğitimciler, uygulamacılar olarak hepimize önemli hatırlatmalar ve tavsiyeler içeriyor.
Haberin Devamı
Çocuk gelişiminde sanatın rolünü ve ülkemiz özelinde bu ilişkinin nasıl derinleştirilebileceğini açıklayan rapordan, hem kişisel olarak önemli bulduğum hem de 2007`den bu yana ebeveynler ve çocuklarla gelişimsel çalışmalar yürüttüğüm için öncelikli gördüğüm noktaları paylaşmak isterim.
Raporda paylaşılan verilere göre; ülkemizde çocuk nüfusunun yoğunluğu konuyu değerlendirirken aklımızda tutmamız gereken ilk noktalardan. Maalesef ki bu yoğun çocuk nüfusunun çok azı nitelikli sanat faaliyetlerine ilgi duyuyor ya da ulaşabiliyor ve alternatif olarak vakit harcanan faaliyetler oldukça kısıtlı, faydası az ve hatta bazı durumlarda zararlı diyebileceğimiz boyutta. İstatistiksel veriler şöyle:
Nüfusunun yüzde 8’ini 4 yaşın altındaki çocukların oluşturduğu Türkiye aynı zamanda Avrupa ülkeleri arasında küçük çocuk nüfusu en yüksek olan ülke.
İstanbul’da ise 0-17 yaş arasında yaklaşık 4 milyon çocuk yaşıyor.
Okul dışındaki zamanlarda, ev ödevi yapmak 8-12 yaş grubundaki çocukların %86’sı tarafından dile getirilen en sık yapılan serbest zaman etkinliği olurken, %62’si televizyon seyrettiğini ifade ediyor.
6-11 yaş aralığındaki çocukların gün içinde televizyon seyretmeye diğer tüm aktivitelerden daha çok zaman ayırdıkları görülüyor. Günde 3-4 saat televizyon seyreden çocukların oranı %30 civarında iken televizyon seyretmeyi, sırası ile evde oynamak ve ders çalışmak gibi faaliyetler izliyor.
Oysaki raporda, “Alandaki araştırmalar çocukların erken yaşlardan itibaren sanat ile buluşmasının dönüştürücü gücüne özellikle işaret ediyor” deniyor. Erken yıllardan itibaren sanatla uğraşmak,
Haberin Devamı
Sorgulama
Araştırma
Hayal gücünü kullanma
Yaratıcı ve eleştirel düşünebilme
Kendini ifade etme
Empati kurma gibi becerileri kazandırma potansiyeli taşıyor
Ayrıca, sosyal problemler sanat yoluyla odağa alındığında, çocukların içinde yaşamak istedikleri çevreyi daha iyi düşünmeleri ve toplumsal sorumluluk duygularının artması mümkün oluyor.
Tüm bu faydalarla beraber, sanatın çocukların özdenetim/özkontrol becerileri kazanmasına olan olumlu katkısı raporun en can alıcı noktası bana kalırsa.
Özdenetim/özkontrol bizim de her zaman vurgulamaya çalıştığımız erken çocukluk döneminin en önemli gelişim süreçlerinden biri
Özdenetim çocukların belli kurallara uymaları gerektiğinde yaşadıkları hayal kırıklığı, kızgınlık gibi duygularını ve sonucunu düşünmeden verdikleri tepkileri kontrol etmeyi başarmaları demektir.
Çocukların kendilerine verilen yönergeleri zihinlerinde tutmalarını, dikkatlerini odaklayıp planlama yapabilmelerini ve belli bir hedefe yönelik çalışabilmelerini sağlar.
Özdenetim ilerideki akademik başarı, akran ilişkileri ve sosyo-duygusal yetkinlik için en önemli unsurdur denebilir.
RAPORDAKİ BU NOKTALAR, ÖZELLİKLE 21. YÜZYIL EĞİTİM DEĞERLERİ DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE OLDUKÇA KRİTİK!
Ayrıca raporda, orta çocukluk ve ergenlik döneminde yapılandırılmış yani düzenli yürütülen ve çocuklardan belirli bir çaba isteyen, hedefleri net tanımlanmış sanat programlarına katılmanın okul başarısı ve kimlik gelişimine olumlu katkıları vurgulanmış.
ABD’de düşük sosyo-ekonomik koşuldan 25.000 çocuğun 10 yıl takip edildiği bir projede; sanat etkinliklerine daha fazla katılan çocukların, daha az katılan akranlarına kıyasla, okulda daha fazla başarı gösterdikleri, daha iyi notlar aldıkları ve üniversiteye başlayabilme oranlarının daha yüksek olduğu ortaya konmuş.
Ayrıca sanatsal etkinlikler gençlerin;
Kimlik keşfi süreçlerini şu mekanizmalarla olumlu şekilde destekliyor:
Kendilerini tanıyıp özgün yanlarını keşfedebilmeleri
Kendi seslerini duyurmalarına olanak sağlaması
Serbest zamanlarında riskli davranışlardan uzaklaştırması
Olumlu davranışlar sergileyen akranlarla buluşturması
Gruba aidiyet bağı oluşturması
Öfke, kaygı ve stres yaratan durumlarla başa çıkma becerilerini arttırması
Yaratıcı düşünme, keşfetme, öğrenme, planlama, kurgulama, çözüm arama, değerlendirme, düzeltme, gayret etme, işbirliği yapma, empati gösterme gibi pek çok becerinin bir arada kullanılmasını sağlaması
Bu bağlamda rapor, sosyo-ekonomik durumundan bağımsız olarak her çocuğun boş zamanlarında sanat programlarına erişebilmesi, kültür-sanat kurumları veya belediyeler tarafından tasarlanan programların nicelik ve niteliğinin iyileştirilmesi, yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde işbirliklerinin geliştirilmesi için net öneriler ve tavsiyeler getiriyor.
Haberin Devamı
Toplumsal farkındalık yaratarak çocuk ve aileler için önemli gelişimsel katkılar yaratacağına gönülden inandığım bu değerli çalışma için emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.