Paylaş
Begüm ve Cem’in bebekleri Ali’yi kucaklarına aldıkları gün ben de onların doğum hikayelerini fotoğraflıyordum. O günden aklımda üçüne dair şunlar kalmıştı: Begüm net bir şekilde rüya alemindeydi, Cem şaşkındı ve çok endişeli bir şekilde bebek doktorunun ağzından çıkanlara kilitlenmişti, Ali için ise söylenebilecek tek bir şey vardı tam anlamıyla boğaz düşkünü bir küçük adam ile karşı karşıyaydık!
Aradan 9 ay geçti, Begüm ve Cem’in hayatında neler değişti diye konuşmak üzere kendileriyle mini bir röportaj gerçekleştirdim. Şunu baştan söyleyeyim 4 kilonun üzerinde tombik bir balıktan hallice doğan Ali’nin yeme performansından en ufak bir azalma yok. Begüm ve Cem içinse her yeni bebek sahibi olan aile gibi yepyeni bir süreç başlamış.
HAYATIMIZI DEĞİŞTİREN BEBEK DEĞİL BİZİZ
Onların da hayatında bir çok şey değişmiş. Kendi tabirlerine göre adeta bir günde olgunlaşıvermişler. En büyük sıkıntıları uykusuzluk. Ali’nin onların her türlü olumlu olumsuz ruh hallerini hissediyor olması ise onları en fazla şaşırtan şey. Cem şimdiden Ali ile yapacakları şeylerin hayali ile yaşıyor. Begüm ise anı yaşamaktan yana. Ama her ikisi de aynı kilit noktada birleşiyor: Hayatımızı bir noktadan sonra bebek değil, biz kendimiz değiştiriyoruz. O yüzden birşey yapmıyorsak Ali olduğu için yapmıyoruz bahanelerinin arkasına saklanmayı bıraktık.
Gerçekten de hayatımızda bazen tercihimiz olan ya da olmayan ama zorlandığımız değişikliklerin sorumluluğunu almak ya da yeni düzene uyum sağlamaya çabalamak yerine kimi zaman farkında olmadan bahaneler üretiyorken buluveriyoruz kendimizi. Şunu yapamıyorum çünkü böyle oldu. Bunu yapamıyorum çünkü şu var gibi “bir şeyler, şunlar, onlar, bunlar” matematiğinde hemen denklemleştiriyoruz nedenlerimizi ve yapmadıklarımızı. Eh haliyle sorumluluk almaktan ve değişikliğe uyum sağlamaktan çok daha kolay bir seçenek oluyor bu. O yüzden aynı şeyi bebek sahibi olduktan sonra da yapıyor olmamız ne çok şaşırtıcı, ne de çok anlaşılmaz.
Temelinde hepsi değişimi ne kadar kabul ettiğimiz ve bu değişimi kendimiz ve sevdiklerimiz için nasıl daha iyi bir hale getirmeye çabaladığımızla alakalı. “Değişimi çok severim aman da yenilik göbek adım!” diyen birçok insanın aslında değişimden ne kadar korktuğunu alamadıkları kararlar ve hayatlarını yaşayış biçimlerinden anlayabilirsiniz. Bir noktada elbette anlaşılır, çünkü insan düzene ve çok şikayet etse de belli bir rutine ihtiyacı olan bir varlık. Ama değişim geldiğinde de ona ayak dirememek, onu kabul edip yeni bir siz olmaya başlamak gerek bir yandan da..
Geçen yurt dışı seyahatlerimin birinde metroda yabancı bir çift görmüştüm. Kadın lohusalıktan çıkalı resmen birkaç saat falan olmalıydı çünkü bebek en fazla 1 aylıktı. Adamın sırtında uyuklayan bebeği ile durakları sayıyor, kadın da elinde harita şurada ineceğiz sonra bu tramvaya bineceğiz diye heyecanlı heyecanlı konuşuyordu. Bebek ise halinden oldukça memnundu. E haliyle o anda gözümün önünde şak diye bu resmin bir de Türk versiyonu beliriverdi. Belirmesi ile anında şalteri indirdim tabii ki. Elin ecnebisi bebekle dünya turunda, sen çocuğa 30 derece evde hasta olacak diye ikinci kazağı giydiriyorsun. Tabii ki anlayamazsın. Kafa başka. Bünye en hippisinde bile error veriyor.
Şimdi sorarım size. Böyle bir çift gördüğünüzde “cık cık cık el kadar yavruyla buralara mı gelinir!” diyenlerden misiniz yoksa ertesi gün internete girip bebekli seyahat tüyolarını google’layanlardan mı? İkincisi iseniz hala yeni hayatınızla uyumlanmak için çok yüksek şansınız var demektir.
Bu konuda Begüm ve Cem’in en azından niyetlerinin bu yönde olması bile “bebek oldu hayat bitti” diye diye üzerinize üzerinize gelen zombi güruhuna karşı bir umut ışığıdır arkadaşlar! İç sesimizi dinlemek, kendimiz olmaktan vazgeçmemek ve yeni düzenden şikayet etmek yerine onunla uyumlanmaya bakmak sadece bebek sahibi olduğumuzda değil hayatımızın her dönüm noktasında daha iyi ve keyifli yaşamamızı sağlayacak bir yöntem.. Bugün ise başlamak için harika bir gün olabilir!
Begüm: Şehir efsanesi değil onu kabul etmeli! Ali’den önce sadece ikimize ait degil bireysel olarak da bir dünyamız vardı. Şimdi kendi isteğimizle bütün zamanımızı Ali'ye ayırıyoruz. Ancak şikayetçi de değiliz. Çünkü bebek sahibi olmanın kendi içinde bir enerjisi var.
Cem: Bebekten önce kararlarımız daha çok hayattan nasıl zevk alırız, daha fazla kazanıp başka hangi ülkeleri görebiliriz gibi tabiri caiz ise daha "lay lay lom" odaklıydı. Ama bebek oldu ve biz 1 günde sanki büyüdük, olgunlaşmak zorunda kaldık. Şimdi her şeye bebeğimizin geleceği gözüyle bakıyoruz. Ama arada ikili kaçamaklar yapıp birbirimize zaman ayırmak için de oldukça çabalıyoruz.
Cem: Eskiden işten çıkıp bisikletime atlayıp kilometrelerce yol alıyordum ama uzun zamandır bunu yapamıyorum. Dalış en zevk aldığım hobilerimden biri ama Ali'den sonra buna malesef henüz zaman bulamadım. Simdi Ali'nin biraz büyüdüğü ve bisikletime onun icin de bir koltuk koyacağım günü bekliyorum. Biraz daha da büyüyünce onunla dalışa gitme ihtimali bile beni oldukça heyecanlandırıyor. Bir de tabii oğlumla Galatasaray maçlarına birlikte gideceğimiz kesin.
Begüm: Ben şu anda annelik bilinciyle olsa gerek sadece günümü yaşıyorum. Carpe Diem!
DIŞARIDAKİ EĞLENCE ORTAMINI ARTIK EVE TAŞIYORUZ
Begüm: Bir bebekle elbette gece kulübüne gidemezsiniz ama bu ortamı evinize taşıyabilirsiniz. Biz Ali uyurken arkadaşlarımızla evde müzik dinleyip, dans edip keyifle yemek yiyebiliyoruz. Çocuk doktorumuzun bize Ali 10 günlükken söylediği önemli bir şey vardı: İsterseniz şu anda bebeğinizle dunyanın öbür ucuna gidebilirsiniz. Kendinizi sınırlandırmazsanız ve bebeğinizin ağlamak, acıkmak, sıkılmak gibi doğal tepkilerine karsı sabrınız olursa onlarla yapılamayacak şey aslında çok az.
Begüm: Hamileyken karnında taşımak zordu. Doğduğunda ilk etapta emzirmek. Yani her aşamada bu daha da zormuş denebilecek bir şey çıkıyor karşınıza. Ama sanırım en zoru uykusuzluk. Bu nedenle anne ve babanın yükü paylaşması çok onemli.
1 YIL UZAK DURMANIN ÜZMEYECEĞİ RUTİNLERİNİZİ ASKIYA ALIN
Begüm: Bebeğiniz hareketlendiğinde ve daha fazla oyun istediğinde ona eşlik edebilmek icin hep enerjik olmanız gerekiyor. Bunu yapabilmek için özellikle ilk 1 yıl sizi uzak durmanın üzmeyeceği bütün bireysel rutinlerinizi, ev işlerini ve sorumluluklarınızı mümkün olduğunca aza indirip onunla olun. Ve sadece karşılıklı sevgi alışverişinin tadını çıkarın.
Begüm: Bebeğiniz kesinlikle sizi hissediyor! Üzgünseniz o gün o da çok ağlıyor. Mutluysanız size eşlik ediyor. Bunu gözlemlerken çok şaşırmıştık. Bu nedenle bir bebeğe verilebilecek en önemli şey huzurlu bir yaşam ortamı olsa gerek.
Begüm ve Cem: Aslında hayatımızı değiştiren bebek değil, biziz. Doğal ebeveynlik diye bir terim var ve buna çok inanıyoruz. Her şey kendiliğinden oluyor. Bir bakmışsınız annesi ve babası olmuşsunuz ve gerektiği gibi davranıyorsunuz. Yani her şeyi oluruna bıraktığınızda bu işin doğası gereği her şey kendi kendine oluyor. Bu süreçte anne bebekle daha yakından ilgileniyor şüphesiz. Bu nedenle de babalara ise hem bebeğe hem anneye gerektiği kadar ilgi ve özen göstermek kalıyor. Kimin sorumluluğu daha ağır hep tartışılır ama bebeğinizin sizde yapacağı bağımlılıktan sonra gözünüz zaten bir şeyi görmüyor. Bebek görebilen için dünyanın en büyük mutluluğu!
Paylaş