Paylaş
Günümüzde en önemli sezaryen sebeplerinden biri doğum korkusu. Korkularımızın temeli öğrenmelere, koşullanmalara ve travmatik yaşantılara dayanıyor. Örneğin bir çocuk eğer annesi köpekten korkuyorsa ve bu yüzden onu da ikazları ile korkutup köpeklere yaklaştırmıyorsa doğal olarak köpeklere karşı korku geliştirecektir. Ya da bir kişi asansörde kalmış ve çıkarılmak için uzun sayılabilecek bir süre beklemiş, bu sürede de panik, gerginlik, stres yaşamış ise asansöre binme konusunda ciddi bir korku geliştirecektir.
Belirsizlik durumları insanda çok ciddi gerilim ve stres yaratır. Bu da beyin tarafından tehlike sinyali olarak algılanır ve adrenalin hormonu devreye girer. Adrenalin hormonu tehdit karşısında salgılanan ve kaç ya da savaş tepkisine neden olan hormondur. İnsanlar ilkel çağlarda bu sayede tehlikelerden kaçabilmiş ve hayatta kalabilmişlerdir. Bilgi ise belirsizliği ortadan kaldırmaya yarayacak en önemli silahtır. Bilirseniz daha az endişe duyar ve daha az belirsizlik yaşarsınız.
Doğum (doğurmak) kadınların binlerce yıldır içgüdüsel olarak yaptıkları bir kas eylemidir. Tüm memeli canlılarda aynı mekanizma çalışır. Günümüzde özellikle hızlı şehir yaşamında içgüdülerimizden oldukça uzaklaştığımız ve tamamen düşünce odaklı yaşadığımız yadsınamaz bir gerçek. O yüzden doğuma dair bu içgüdüsel bilgiye de ulaşamıyoruz. Doğum kadın için başına neler geleceğini bilmediği işkencevari bir duruma dönüşmüş durumda. Üstelik pek çok kanaldan korkutucu doğum hikayelerine maruz kalıyorlar. Bu negatif toplumsal hipnoz doğuma dair algıyı iyice korkutucu bir boyuta taşıyor. Doktorlar yeterli zamanları olmadığı için anneleri yeterince rahatlatamıyor. Üstelik doktorların üstünde de çok büyük bir baskı mevcut çünkü artık doğum tıbbi bir duruma dönüştüğü için bütün sorumluluk onların üzerinde. Doktorlarda bundan dolayı haklı olarak en ufak bir risk almak istemiyorlar.
Kesinlikle mümkün. Bunun için anne adayının yapabileceği pek çok şey var. Doğum hakkında bilgilenmek bunlardan birincisi ve bence en önemlisi. Doğuma hazırlık eğitimine katılmak bu açıdan oldukça önemli. Bu eğitimde doğumun ne olduğunu, sürecin nasıl ilerlediğini öğrenebilirsiniz. Aynı zamanda doğumdaki kasılmalarınızın karaya doğru ilerleyen dalgalar gibi bebeğinizi size getiren dalgalar olduğunu ve ilaç dışı tekniklerle (masajlar, nefesler, hareketler, gevşemeler) bu dalgalarla nasıl başa çıkıp, kendinize ve bebeğinize en iyi şekilde nasıl yardımcı olabileceğinizi keşfedersiniz.
Çevrenizdekileri negatif doğum hikayelerini anlatmamaları konusunda uyararak veya bu tarz konuşmaların olduğu ortamlardan uzaklaşarak kendinizi ve bebeğinizi bu negatif hipnozdan koruyabilirsiniz. Hamilelik boyunca doğum ile ilgili hiç bir olumsuz, negatif cümleyi duymaya ihtiyacınız yok. Aksine bol bol olumlu ve cesaret verici ifadelere ihtiyacınız var.
Her şeyle tek başınıza mücadele etmek durumunda değilsiniz. Doğumda bu ebe ve doula gibi profesyonel bir destek olabileceği gibi, mümkünse sizinle beraber eğitim almış, pozitif, soğukkanlı, duyarlı bir yakınınız olabilir. Tabii ki eğer mümkünse eşin bu desteği vermesi tercih edilir. Eğer hamilelik süresinde korku ve kaygılarınız çok üst düzeyde ise bir psikologdan yardım alabilirsiniz.
Hamilelik boyunca kafanızda pek çok soru işareti olması çok doğal. Bunların bir bölümü de doğum ile ilgili olacaktır. Hamilelik anneliğe olduğu kadar doğumun kendisi de hem bebek hem de anne adayı için hazırlanma sürecidir. Bu süreci verimli kullanır bol bol bilgi edinir, bedeninizi doğuma hazırlar ve iç sesinizi dinlemeyi öğrenirseniz doğum şekliniz ne olursa olsun bebeğinizle bir olup rahat, huzurlu ve keşkesiz hatırlayacağınız bir doğum yaşayabilirsiniz.
Paylaş