Paylaş
Çiftlerin evlendikten kısa süre sonra en çok karşılaştıkları soru ne zaman çocuk sahibi olacakları meselesidir. Sık sık bu soruya muhatap olurlar. Toplumsal varsayım, her kadın zaten annelik içgüdüleri ile doğar, istisnasız anne olmak ister ki zaten de bunun için evlenmiştir.
Anne olmaya hazır olup olmadığı, böyle bir sorumluluk altına girmek isteyip istemediği, çocuk sahibi olmaya engel bir sağlık sıkıntılarının olup olmadığı ya da hayata dair hayalleri hiç düşünülmez ve ya sorulmaz. Sadece giderek artan bir baskı ile çocuk beklentisi dile getirilir. Bu baskı çiftin üzerinde de gerilim yaratabilir ve ilişkilerini etkileyebilir.
Aslında çocuk sahibi olmak oldukça önemli bir karardır ve baskı ile değil aksine hazır olduğunda özgür seçim ile alınmalıdır. Bir çocuğu hakkı ile büyütüp yetiştirmek çok ciddi bir meseledir. Üçüncü kişilerin dahil olmaması gereken, bir çiftin arasındaki mahrem bir konudur.
Çocuk sahibi olmamak karı kocanın verdiği ortak bir karar olabilir. Bunun altında yatan pek çok sebep olabilir. Kariyer ve hayat hedefleri içerisinde bir çocuk yetiştirmek yoktur mesela. Bunu çevredeki herkesin saygı ile karşılaması gerekir. Kişileri devamlı bir açıklama yapmak zorunda bırakmak, kararlarından dolayı eleştirmek veya farklı yönde karar almaları için psikolojik baskı yapmak kişilerin psikolojilerini olumsuz yönde etkileyecek ve ilişkilerine de olumsuz olarak yansıyacaktır. Aynı zamanda çocuk beklentisinin yarattığı stres hamile kalma sürecini kötü yönde etkilemekte ve iki tarafta da hiç bir sorun olmamasına rağmen kadın hamile kalmayabilmektedir. Hamile kalamadıkça stres daha da artmakta ve çeşitli tedavi yöntemlerinde çare aranmaktadır. Bu tedavilerde kadın için yorucu bir süreç olmaktadır.
Birde çocuk sahibi olmak isteyip çeşitli tıbbi sebeplerle çocuk sahibi olamayan eşlerde bu sorulardan büyük bir sıkıntı duymaktadır. Pek çok kadın için anne olamayacağını duymak büyük bir üzüntü kaynağı oluşturmaktadır. Kabul edilmesi gerçekten zor bir cümledir. Kadınlığını sorgulamaya başlayabilir. Kendini eksik hissedebilir. Hamile veya kucağında çocuklu kadınları gördüğünde kötü olabilir. Erkeklerde bu noktada sorun kendilerinde ise erkekliklerine halel geldiğini ve karşılarındaki kadına haksızlık ettiklerini düşünebilirler. Bu konu kadın içinde erkek için yaralayıcı olabilir. Bu konunun gündeme getirilmesi ve sorulması yarayı derinleştirip kanatacaktır.
Stres veya tıbbi sebep kaynaklı çocuk sahibi olamama durumlarında başvurulan tedaviler uzun ve yorucu bir yoldur. Kullanılan ilaçlar ve yapılan işlemler fiziksel olarak zahmetli olmaktadır. Ancak daha zor kısmı bekleme sürecidir. Tedavinin sonucunun olumlu olması için dua etmek ve olumsuz olduğunda tekrar deneme cesaretini ve gücünü toplamak başlı başına önemli bir meseledir. Burada hem eşlerin birbirine hem de çevrenin eşlere karşı ekstra anlayışlı olması ve destek vermesi gerekir. Herhangi bir sebepten bir tarafı yargılamamak ve suçlamamak sadece sabırlı ve anlayışlı olmak gerekir. Diğer türlüsü durumu kötüleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Saygı ve anlayış ile davranmak, empati kurmayı denemek, baskı yapmamak ve anlayışlı olmak çocuk sahibi olmayan ya da olmayan her çiftin çevresinin yapması gerekenlerdir.
Paylaş