Paylaş
100 gram çiğ soğan 40 kaloridir. Soğan; C vitamini, folat (B9 vitamini) ve piridoksin (B6) vitamini, fosfor, iyot ve kükürt de içerir, potasyumdan zengindir.
Büyüklük, şekil ve rengine göre farklılıklar gösteren birçok soğan türü vardır. En yaygınları beyaz, sarı ve kırmızı-mor olanıdır. Tadı da çeşidine ve mevsime bağlı olarak değişebilir. Her ne kadar sık kullandığımız bir sebze olsa da faydalarına baktığımızda beslenme düzenimizde soğana daha fazla yer açmak genel sağlığımıza fayda sağlaması açısından önemlidir.
Soğan tüketimi diyabet hastaları ve diyabet riski olanlar için kan şekeri kontrolüne yardımcı olabilir. Yapılan bazı çalışmalar, soğanın kan şekeri seviyesini düşürdüğünü göstermiştir. Yine şeker hastalarında yapılan bir çalışmada günde 100 gram çiğ soğan tüketiminin kan şekeri seviyelerinde önemli düşüş sağladığını ortaya koymuştur. Çalışmalar soğanın kan şekerini düşürücü özelliğinin içerdiği kükürtlü bileşiklerden ileri geldiğini göstermektedir. Soğan pişirildiğinde içeriğindeki kükürtlü bileşenler bozulabileceğinden bu etkisi azalır. Dolayısıyla soğanın bu etkisi için pişirilmeden ya da az pişirilerek tüketilmesi önerilir.
Soğan, sülfür içeren fitobesleyiciler ve flavonoidlerle (fisetin, kersetin gibi) kanserden korur. Bazı gözlemsel çalışmalarda artan soğan tüketiminin mide, meme, kolon ve prostat kanserleri gibi çeşitli kanser türlerinin riskini azaltabileceği görülmüştür. Soğan, önemli bir flavonoid olan kersetinin en fazla miktarda bulunduğu besinlerden biridir. Kersetin, tansiyonu düşürebilen, kansere karşı koruyucu etki gösteren, birçok hastalığın tedavisinde rolü olan ve kalp sağlığına fayda sağlayan bir flavonoiddir. Özellikle renkli soğan türlerinde bulunan soğana rengini veren antisiyoninler de kanserden koruyan güçlü antioksidanlardır.
Araştırmalar, soğan tüketiminin yüksek tansiyon, yüksek trigliserit seviyeleri gibi kalp hastalığı risk faktörlerini azaltmaya yardımcı olabileceği, vücuttaki yağlanmayı azaltıcı etkilerinin olabileceğini göstermektedir.
Bazı çalışmalar, soğanın kemik bozulmalarına karşı koruyucu etkileri olduğunu ve kemik kütlesini artırabileceğini göstermiştir. Yapılan gözlemsel bir çalışmada 50 yaş üzeri kadınlarda düzenli soğan tüketiminin artmış kemik yoğunluğu ile ilişkili olduğu görülmüştür.
Soğan, fruktan adı verilen prebiyotik çözünür lifler bakımından zengindir. Prebiyotik lifler bağırsaktaki faydalı bakterilerin besin maddesidir. Faydalı bakteriler dediğimiz probiyotiklerin çoğalmasını sağlar. Ayrıca prebiyotiklerin bağırsakta fermantasyonu sonucunda butirat gibi kısa zincirli yağ asitleri ortaya çıkar. Bunlar da kolon sağlığını iyileştirir, enflamasyonu azaltır ve kolon kanseri riskini azaltır. Ayrıca bu yağ asitleri bağırsak pH’ını düşürerek özellikle kalsiyumun daha iyi emilmesini sağlar.
Soğanın güçlü antioksidan özelliklere sahip olduğu, enflamasyonu azalttığı ve zararlı mikroorganizma gelişimini baskıladığı yapılan araştırmalarda kanıtlanmıştır. Soğan, bakteri, maya gibi zararlı mikroorganizmaların gelişimini engelleyebilir. Soğandaki sülfürlü bileşikler olan tiyosülfinatlar, zararlı mikroorganizmaların büyümesini engelleyebilen ve kan pıhtılarının oluşumunu önleyebilen bileşiklerdir. Ayrıca bu bileşiklerin bronşiyal astım krizlerinde de yararlı olabileceği bazı çalışmalarla gösterilmiştir.
Soğan, bazı kişilerin sindiremediği FODMAP (fruktan gibi) adı verdiğimiz kısa zincirli karbonhidratlar içerir. Bunlar bazı insanlarda şişkinlik, gaz, kramp ve ishal gibi şikâyetlere neden olabilir. Ayrıca FODMAP’ler irritabl bağırsak sendromu olan kişilerde rahatsız edici sindirim semptomlarına sebep olabilir.
HÜRRİYET AİLE ÖZEL
Paylaş