Paylaş
Pek çok bilinen ve şüphesiz bilinmeyen faktör insan üreme sistemini etkiler. Bilinen faktörlerin Bir kısmı değiştirilebilir ki bu yolla gebelik şansı artırılabilir bazıları ise değiştirilemez.
Şüphesiz gebe kalabilmeyi etkileyen en önemli faktör kadının yaşıdır. Eğitim, kariyer planlaması, ekonomik nedenler ve evlilik anlayışındaki değişiklik gibi faktörler son 25 yılda kadınlarda ilk doğum yaşını arttırmaktadır. Kadın fertilitesi 35 yaşından sonra düşme eğilimindedir. Bu nedenle kadınların yaş faktörüne azami gayret göstermesi gerekmektedir. Yaş ile birlikte cinsel ilişki sayısı da azalır fakat fertilitedeki düşüşten tek başına sorumlu tutulamaz. Yaşlanma ile beraber azalan yumurta sayısına ek olarak azalan yumurta kalitesi de mevcuttur.
Diğer taraftan erkek yaşının da fertilite üzerine etkisi devam eden bir tartışma konusudur. Kadınlar gibi erkeklerde ileri yaşla beraber gonadal fonksiyonlarda azalma olmaktadır. Erkeklerde testesteron üretimi 40 yaşlarında azalmaya başlar. Yetmiş beş yaşında bir erkek yirmili yaşlarda bir erkek ile karşılaştırıldığında dolaşımda bulunan serbest testesteronun yarısına sahip olduğu düşünülmektedir.
Yaş başta olmak üzere mesleki riskler, hayat tarzı, sigara, alkol, kafein, stres ve anksiyete gibi unsurlarda göz önüne alındığında 6 ay içerisinde bir çift henüz gebelik elde edemediyse ve özellikle kadın 35 yaş üzerinde ise infertilite değerlendirmesi ve hatta tedavi gerekebilir. Kromozom yapısına etki eden dış faktörler var. Bugün sigaranın üremeye negatif etki ettiğini çok iyi biliyoruz. Sigara erkeğin sperm kalitesini ve hareketliliklerini bozuyor, bu nedenle spermin yumurtayı dölleme yeteneği azalıyor.
Çevresel "radyasyon" çok etkili ancak cep telefonu, baz istasyonu, bilgisayar, televizyon gibi çeşitli yollarla bir araya geldiğimiz radyasyondan günlük yaşamda kurtulmak çok zor. Radyasyonun etkisi, yumurtalık içerisindeki yumurta sayısını düşürmek şeklinde olursa kadın yine de doğurabiliyor. Ama tümüyle kişinin fark etmeden bitmesi de mümkün. İşte o zaman tedavi anlamında yeniden yumurta yapmaya yönelik deneysel çalışmalar dışında pek bir şey yok.
Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapotik ilaçlar da yumurtalıktaki yumurta sayılarının azalmasına, hatta tükenmesine neden olabiliyor. Bu kötü şans çocukluk çağı kanserlerinde ve erken yaş meme kanserinde izlediğimiz bir durum. Çocukluk çağında kanser olan kız çocukların bir çoğu tedavi ile sağlıklı bir yaşam sürebiliyorlar ama bir çoğu da bu esnada kaybetmek zorunda oldukları yumurtalarının sıkıntısını evlilik çağında yaşamak zorunda kalabiliyor. Bu vakalar için yumurta bağışı ile gebe kalmak mümkün. Veya genç yaştaki meme kanserli hanımlar için eğer tedavi öncesi yumurtaların saklanma şansı az veya olmamış ise de bu hanımlar için yumurta bağışı onlara tıbbın sunduğu büyük bir imkan.
Şişmanlık ya da obezite çağın hastalığı durumundadır. Obezite, kadınların yumurtlama fonksiyonunu olumsuz etkileyerek doğurganlıkta azalmaya neden olacaktır. Ek olarak adet düzensizliği ve adet görememeye de neden olabilir. Ayrıca sadece obez olmak düşük riskinde artışa ve tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaç miktarında artışa ve daha düşük gebelik oranları gibi sorunlara da sebep olarak doğurganlık şansını düşürmektedir. Erkeklerde de obezitenin sperm sayısı azalttığı ek olarak sperm kalitesini de bozduğunu belirlenmiştir.
Stres de hormonları, sinir sistemini ve bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkiler. Bunun yanı sıra stresin toplanan yumurta sayısı ve gebelik oranını düşürdüğü de görülmektedir.
Çevremizde sık rastladığımız birçok kimyasal maddenin de doğurganlık, gebelik kayıpları ve özürlü bebek doğurma ile ilişkili olduğu ispatlanmıştır. Pestisit (tarım zehri) ve solventlere (temizlik malzemeleri, yağ çözücü maddeler, boya, boya çıkarıcılar, yapıştırıcılar ve kozmetik ürünler gibi) maruz kalmak sperm sayısını yüzde kırk azaltmaktadır. Kaynakçılık ve fırıncılık gibi yüksek ısıya maruz kalarak çalışmak sperm sayısında azalmaya neden olabiliyor.
Çiftler, sigarayı bırakma, alkol almama, kafeini azaltma, stresle başa çıkma, kilo verme gibi önlemler alarak tedavi sonucuna olumlu yönde katkı sağlayabilmektedir.
Çevresel faktörler dışında anovulasyon fallop tüplerinde tıkanıklık vb. aşikar veya bilinen bir infertilite nedeni var ise böyle bir değerlendirme daha önceden gerekli olabilir.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç
Paylaş