Paylaş
Ve her şey o kadar hızlı değişim gösteriyor ki bir süre sonra toplum, kendisine sunulan bu değişimi olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirmeyi bırakarak sadece uyuma odaklanıyor. Fakat ne yazıktır ki uyum sağlanan odak alanları, zamana karşı hızlı değişimin bir parçası olabilmek adına bizi düşünselliğin yitirildiği bilinçsiz bir tüketim alışkanlığına sürüklerken, aynı zamanda bu alışkanlığın sonucu ortaya çıkan doğal kaynakların hızla yok olması gibi gelecekte bizlere günümüzü sorgulatacak sorunsallara karşı da çözüm sorumluluklarından uzaklaştırıyor.
Yani kısacası içinde bulunduğumuz çağın üretim aktörleri tüketim alışkanlıklarımızda köklü davranış değişimleri oluşturarak, bizlere zaman kazandıran fırsatlar sunarken diğer yandan da kaliteli ve nitelikli bir yaşam zamanını kısaltıyor. Peki çağın sunduğu bu fırsatlara sağlanan adaptasyon ile gerçekten çağın yanında duran bir çağdaş mıyız?
Endüstrilerin ve bireylerin, toplumsal duyarlılıkla sorumlu bir tüketim ve üretim bilincine uyum sağlaması oranı günümüzde oldukça düşük. Ve ne yazık ki iklim değişikliği gibi günümüze ve geleceğimize ciddi riskler oluşturan sorunsallara karşı enerji, su ve gıda tüketimi gibi önemli konularda tasarrufa yönelik, yaşadığı çağı sorunları ile benimseyerek çözümün bir parçası olabilmeyi henüz tam olarak benimseyememiş ve hatta bu sorunların henüz farkında dahi olmayan fakat sadece tüketim odaklılığıyla kendini çağdaş olarak tanımlayan bir tüketim toplumuyla karşı karşıyayız.
Sanal dünyanın yarattığı yapay bir hayata karşı gün geçtikçe daha çok bağımlı hale gelen bireyler, gerçek dünyadan uzaklaşarak distopik yaşam alanında yer edinebilmenin getirmiş olduğu hırs ile oksijenini kullandıkları dünyanın gerçek sorunlarından uzaklaşıyor ve sanal dünyanın hızlı değişimine ayak uydurma yolunda psikolojik savaşlar vererek yapay çözümler için çağın gerçekliğiyle olan ilişkilerini minimum seviyeye çekiyorlar. İşin özüne bakacak olursak, hızlı karakter değişimine sağlanan adaptiflik ve sanal dünyanın sorumsuz ritüeller sağlayan trendlerine sağlanan uyuma çağdaşlık deniyor.
Peki kendimize gerçekten çağdaş diyebilmek için ne yapmalıyız?
Bu sorunun cevabı aslında oldukça basit. Kazandırdığı alışkanlıkları ile uyum sağladığımız zamana yine bu alışkanlıkların sonucu bilinçsiz tüketim kaynaklı oluşan sorunsallarlada çözüm odaklı uyum sağlamamız gerekiyor. ‘’ İhtiyacım kadar’’ felsefesini benimseyerek, kullanılan enerjiyi de, suyu da, gıdayı da ve hatta para ve zamanı da ihtiyaca göre tasarruflu kullanmak gerekiyor.
Sanal hayata yönelik olarak ise, tasarrufa yönelik yapılan iyi uygulamaların ve davranışların özendirici olabilmesi için toplumda bir domino etkisi yaratabilmek adına sosyal medyayıda dünyaya karşı sorumluluk bilinciyle tasarrufa yönelik anlamlı uygulamaların paylaşılması için daha çok kullanmak gerekiyor.
Her şeyi özetleyecek olursak da, içerisinde bulunduğumuz zamana fırsatlarıyla ve sorunlarına karşı çözümlerle uyum sağlamak gerekiyor.
Daha iyi bir bugün ve daha sağlıklı bir gelecek için ise dünyamızın bize sunmuş olduğu kaynaklara tasarruf ile saygı göstermek gerekiyor.
Paylaş