Paylaş
Homeopatide her hasta bireysel olarak değerlendirilir. Fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal ve canlıyı bütün yapan her şey dikkate alınıp tedavi edilir. Sağlığının yani enerjisel dengesinin bulunması ve korunması hedeflenir.
Sağlık, sadece "hastalığın olmama durumu" değil; hücre, organizma, aile, toplum gibi sistemlerin pek çok değişik koşula uyum sağlayabilme yetisidir. Bu anlayış çerçevesinde homeopatik tedavilerin geleneksel tıpla kıyaslandığında bütünleştirici rolünü önemseyen doktorların sayısı sürekli artıyor. Fransa ve Almanya gibi bazı ülkelerde, homeopatik ilaçlar kamusal sağlık hizmeti tarafından kısmen veya tamamen geri ödenmekte ve hastane hizmetlerinde sağlık hizmeti için de homeopati uygulanmaktadır. Homeopatide hastalığı üreten maddeye benzer maddeyle tedavi uygulanır. Bu şekilde hastalığın iyileşmesini teşvik ederek veya önleyerek vücudun savunmasını güçlendiren yeterli bir bağışıklık reaksiyonu uyarılır.
Hastalık ortaya çıktığında, hayati enerjide dengesizlik dikkat çeker, patolojinin tipik semptomları görülür. Bu dengesizlik uygun bir homeopatik müdahale ile tedavi edilebilir. Çoğu durumda homeopati alternatif değil, "destekleyici" bir tedavidir. Homeopatik ilaçlar aslında geleneksel ilaçlarla birlikte de kullanılmaktadır. İnsanların çoğunluğunun sadece geleneksel ilaçlarla tedavi gördükten sonra farklı bir arayışa girip, homeopatik yönteme erişmeleri kesinlikle bir tesadüf değildir. Homeopatik ilaçlar klasik ilaçla birleştirilerek (veya değiştirilerek) hastaya önemli yararlar sağlamak mümkündür.
Homeopati, ilaçların semptomları kontrol etmek için kullanıldığı ancak iyileşmeye yol açmadığı kronik hastalıklarda da rol oynar. Bu süreci tetiklemek için homeopat hastanın psikolojik yönünü de dikkate almaya ve iyileşme kapasitesini nasıl etkilediğini analiz etmeye özen gösterir. Homeopati her şeyden önce genel sağlık hizmetinde kayda değer bir tasarruf sağlayacak uygulamalardır. Çünkü homeopati sağlığı "bütünsel ve yapısal" olarak değerlendiren bir tedavidir, benzerlikler yasasına göre çalışır. O kişinin doğada benzeri bulunur ve o kişiye homeopatik remedi (ilaç) olarak verilir.
Bireyin yaşamsal enerjisini yeniden dengelemeyi amaçlayan bu tedavi yaklaşımında Homeopat Dr. Altunay Söylemez Ağaoğlu şunların altını çiziyor; "Sağlık, sadece hastalığın olmama durumu değil; hücre, organizma, aile, toplum gibi sistemlerin pek çok değişik koşula uyum sağlayabilme yetisidir. Homeopatide de, hasta bireysel olarak değerlendirmeye alınıp fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal ve canlıyı bütün yapan her şey dikkate alınıp tedavi edilir ve sağlığının yani dengesinin bulunması ve korunası hedef alınır. Bu yüzdendir ki artık insanlar, hem sağlığın korunması ve daha az hastalanmak için, hem de var olan hastalıklarını az ya da hiç yan etkisi olmadan iyileştirmek için homeopatiye başvuruyor."
Dr. Ağaoğlu, etki mekanizmasına yönelik de bazı deneyler yapıldığını, fakat bunların çok daha yeni olup, hipotez aşamasında bulunduğunu vurguluyor: "Örneğin bazı bilim adamları homeopatik ilaçlarını içindeki nano-partiküllerin hücre ve dokularda reseptörlere bağlandığını ve bazı hücresel gen uyarılmalarına sebep olduklarını göstermişlerdir. Genlerde ekspresyonunu arttırdığını gösteren çalışmalar da mevcuttur. Bazı doku çalışmalarında ise bağışıklık sistemi hücrelerinin salgıladığı maddelerin homeopatik ilaç uygulaması sonrası azaldığı gösterilmiştir."
Klasik tıpta ilaçlar önce laboratuvarda test edilip etkinliği gösterildikten sonra klinikte uygulanmaktadır. Yani laboratuvar deneyleri sonrası hastaya verilir. Fakat homeopatide işlem terstir. Homeopati ile onlarca yıldır hekimler tarafından tüm dünyada insanlara şifa dağıtılmış ve son 20 yıldır etki mekanizması ile ilgili çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Henüz çok az ve yeni çalışmaları olduğu için, çok fazla etki mekanizması hakkında bilgi mevcut değildir. Her geçen gün daha fazla homeopati yönteminin laboratuvarda etkinliği gösterilmektedir. Fakat homeopati, kliniklerde ve salgınlardaki etkinliği ile kendini zaten ispatlamıştır.
Paylaş