Paylaş
Çocuk sahibi olduğumuz andan itibaren “bebek çocuk” kelimeleri geçen haberler, paylaşımlar gelir takılır gözümüze. Bunlara bir de çevremizden gelen sözlü uyarılar katılır. Muhakkak tüm duyduklarımızı uygulamıyoruz, akıl süzgecinden geçiriyoruz ancak bu kadar çok uyarana maruz kaldığımızda acaba gerçekten bize gerekli olan bilgiyi alıp işleyebiliyor muyuz? Hele buna bir de yeni anneliğin heyecanı, çeşitli hormonel dalgalanmalar, yeni ev düzeni, uykusuzluk eklenince. Yoksa bir şeyleri gözden mi kaçırıyoruz?
Bu nedenle midir bilinmez, ebeveynlere tavsiye vermek adet hâline gelmiştir. Konu çocuk yetiştirme olduğunda çocuğu olsun olmasın, konunun uzmanı olsun olmasın herkesin bir tavsiyesi var. Böylelikle birbirimize yardım edebileceğimizi düşünüyoruz ancak bunu yaparken iletişimin ilk basamağı olan dinlemeyi sanki biraz unutuyoruz. Oysa önce karşımızdakini iyi dinlemek sonrasında eğer kişi talep ediyorsa ya da samimiyet derecemize göre öneride bulunmak, doğru yönlendirmek gerekiyor.
Tavsiye verirken karşımızdakini yaralamadığımızdan emin olmak da önemli. Çünkü tavsiye verdiğimizi sandığımız anlarda aslında karşımızdakini eleştiriyor durumuna düşebiliriz. Bir öneride bulunduğumuz zaman, kendi söylediğimizin diğer kişinin yaptıklarından daha iyi olduğunu düşünürüz. Fakat dinleyici tarafından bakıldığında bu “yanlış yaptıkları” anlamına gelebilir. Bir anneye “sen …… yapmadığın için çocuğun böyle olmuştur, şunu yap” derseniz, bu “sen bilmiyorsun ben biliyorum bilmediğin için de iyi bir anne değilsin” gibi anlaşılabilir. Bu tarz bir yaklaşım ise anne için yıkıcı olabilir. Kelimelerin gücünü hafif almamak gerekir.
Özellikle sosyal medyada bu tip örneklere sık rastlanıyor. Hemen hemen her mecrada yapılan bir yorum ya da paylaşım nedeniyle çatışma yaşanabiliyor. Yazılı iletişim zaten zor bir alan, bir de buna iyi tanımadığınız insanlar eklenince işler daha da sarpa sarıyor. Yanlış anlaşılmaların sonu kavgayla bitebiliyor. Aslında konu çocuk yetiştirmek olduğunda biraz kişisel görüşlerimize gem vurup işi bilene ve konunun gerçek uzmanlarına bırakmak gerekiyor.
Genlerimiz, aile öykümüz, yaşam şartlarımız birbirimizden çok farklı. Bu sebeple çocuklarımız da öyle. Hatta aynı evde büyüyen iki kardeş arasında bile kimi zaman çok büyük farklar olabiliyor. Tıbbın bile giderek kişiselleştiği günümüzde hangimizin tavsiyesi genele uygun olabilir ki?
Bu sebeple de gerçek uzman dediğimiz eğitimi, çalışmaları ile konusunun uzmanı kişilerin verdiği bilimsel bilgileri alıp kendi deneyimimiz ile harmanlamak ve gerektiğinde de konunun uzmanlarına danışmak önemli. Sıkça karşımıza çıkan “o bunu yapmış, ben de deneyeyim” mantığı belki kıyafet satın almak için uygun olabilir fakat sağlık ve psikoloji alanlarında bilgi ve deneyim kişiye özeldir.
Özellikle çocuk yetiştireme ve psikoloji alanı çok geniş kapsamlı. Herkes bu konuda konuşmayı çok seviyor. Oysa gerçek psikoloji eğitimi almış kişilerin yanı sıra bir onlar kadar bambaşka branşlarda eğitim alıp üzerine psikoloji yüksek lisansı yapıp çocuk yetiştirme alanında konuşan kişiler var. Bu gibi insanlardan uzak durmak, bu konuda konuşanların eğitim ve tecrübelerini sorgulamak ebeveynlerin en doğal hakkı. Bilgi almak iyidir ve gereklidir. Fakat bu bilgi doğru kaynaktan alınmadığı sürece bizi yanıltabilir. Tavsiye verme işini uzmanlara bırakıp, söylenenler konusunda daha şüpheci düşünmek ve kişisel deneyimler yerine bilimsel verilere odaklanmakta fayda var.
HAFTANIN TARİFİ
Kestaneli muhallebi tarifi
Malzemeler
Hazırlanışı
Paylaş