Paylaş
Oyun grupları ve anne-bebek oyun, müzik, etkinlik atölyeleri en çok sorulan soruların başında geliyor. Kızımla geçen yıl gittiğimiz anne bebek oyun grubuna başlamış olmasının avantajını yaşamış olsak da bu yılın farkının, benim olmamam olduğunu anlaması uzun sürmedi. Ilk deneyimimizden itibaren hep söylediğim gibi yine tekrar ediyorum, lütfen anaokulu veya 3-4 yaşı bekelemeden çocuklarınızı kolunuza takıp 1-1.5 yaş civarı bir oyun atölyesi, müzik atölyesi veya benzeri bir aktivite içinde özgür kalma şansını ona verin. Gelişim ve psikolojisinde ne kadar işe yarayan uzun vadeli bir yatırım olduğunu göreceksiniz. Hastalık, alerji, beslenme gibi durumları boşverin, hastalık iyileşir, beslenmesine takviye ile destek olursunuz, toparlar ama gelişimsel destek zamanında ve doğru verilmezse geri dönüşü çok da kolay olmuyor. Lütfen çocuklarınızı kreşe veya oyun atölyesine başlatmayı sıradan anne olmak, çocuğuna yetememek, onu başından atmış olmak gibi olumsuz duygularla yan yana getirmeyin ve bu gibi yorumlara karşı dirençli olun.
Öncelikle yapılan en büyük hatayı hatırlatarak başlamak istiyorum: Çocuktan, okula kısa zamanda ayak uydurmasını, diğer çocuklar gibi kolay alışmasını, orada çok ama çok mutlu ve neşeli olmasını beklemek. Ilk adım asla ve asla diğer anne-çocuk iletişimine bakarak karşılaştırmadan uzak kalmaya çalışmak olmalı. Siz sadece kendi ilişkinizi gözden geçirmeli, diğer çocukların gösterdiği uyum veya tavrın o çocukların aile öyküsü ve kişisel farklılığıyla ilgili olduğunu unutmamalısınız.
Diğer bir hata ise tehdit! "Madem istemiyorsun eve gidelim o zaman! Iyi bari sen oynamıyorsan ben de seni bir daha getirmem!" "Bak İdealcan ne kadar güzel oynuyor, sen neden böyle duruyorsun, neden mutlu değilsin?" bla..bla.. Annesi zaten çocuk alışmaya ve senden ayrı kalmanın zorluğuyla başa çıkmaya .alışmanın yollarını ararken en son isteyeceği şey iki ayağını bir pabuca sokacak bu cümleler! Lütfen duygularını yaşamasına izin ver. Korku, gerilim, merak, endişe, belirsizlik sen istemesen de çocuğunun küçücük yüreğine ağır gelen ve senin desteğinle yaşayıp başa çıkmaya çalıştığı duygular ama bunları kovalamak çözüm değil, sakince yaşanmasına ve yavaş yavaş uzaklaşmasına izin vermelisin, çocuğuna bu konuda sadece sen yardım edebilirsin..
Diğer bir başlık ise "Okul Korkusu Yaşayan Anne Sendromu." Korkma sevgili anne, yetkinliğinden ve güvenliğinden emin olduğun bir okul tercih ettiysen sonrasında felaket senaryoları kurma lütfen, eğer üstesinden gelemediğin kaygılar varsa ve çocuğundan kopamıyorsan, ona da kendine de en güzel iyilik bu konuda uzman yardımı alman olur çünkü kaygı bulaşıcıdır ve zamanla çocuğunda da ortaya çıkabilir. Peki ayrımlaşma nasıl olmalı? Şimdilerde oryantasyon süreci zaten daha bilinçli ilerliyor, bu süreçte çocuğa okulu, okuldaki tüm odaları, lavaboyu, mutfağı, ihtiyaç duyarsa kimlerden yardım isteyeceğini, öğretmenini, size ulaşmak isterse nasıl ulaşacağını kademe kademe anlatabilir ve ilk hafta yavaş yavaş sistemden uzaklaşmak şartı ile güven ortamı haline gelene kadar çocuğunuzla okulda kalabilirsiniz.
İlk bir kaç gün ara sıra sınıfa girerek ama ona müdehale etmeden sadece göz kontağı kurabileceği mesafede kalabilir, daha sonra kapıda bekleyebilir, 2-3 günün sonunda ise okul içinde başka bir odada beklediğinizi isterse yanınıza uğrayabileceğini söyleyebilirsiniz. 4. 5. günlerde okulun bahçesinde oturarak vakit geçirmeli ama o istemedikçe kontrol etmeye kalkmamalısınız. Ilk hafta tamamlanınca ikinci haftaya başlarken konu hakkında konuşarak okula gidip onunla akşam evde yapmayı planladığınız birkaç sürpriz aktivite, oyun, kurabiye, pasta veya sevdiği başka türde ama duygusal anlamda hoşluk verecek bir sürpriz için kırtasiyeye veya markete gitmeniz gerektiğini söyleyip (yalan söylemeden gerçek ama anladığı dilden zaman aralığı vererek) onu bırakabilirsiniz. Ama unutmayın, sözünüzü tutmalı ve sürprizi vermelisiniz. Bu hem size olan güveni sağlayacaktır hem de ayrımlaşmayı pekiştirecektir. Konu ile ilgili mutlaka sınıf öğretmeni ve kurum psikologunuz ile iletişimde olmalı ve ilk başvuru noktası olarak onları görmelisiniz. Başa çıkılamayacak derecede zorlanmalar, ağlama krizleri gibi durumlarda ise birebir uzman yardımı alarak altta yatan sebepleri tespit etmenizde fayda görüyorum. Sevgiler...
Paylaş