Paylaş
Günümüzde en sık duyduğumuz kavramlardan biridir takıntılar. Psikolojik tanımıyla "Obsesyonlar" olarak bilinirler. Bireyi günlük hayat içinde en zorlayan duygu ve düşünce bozukluklarından birisidir ve bu yönüyle de anksiyete yani kaygı bozuklukları içinde yer alır.
Aslında takıntı hemen hemen her insanda az ya da çok vardır ancak hastalık düzeyinde görülme sıklığı toplumdaki her yüz kişinin ikisinde ya da üçünde görülmesi biçimindedir. Cinsiyete göre farklılıklar gösterir ve kadınlarda görülme olasılığı daha fazladır.
Takıntılar genellikle başka bir sorunla birlikte görülür. Obsesyon, saplantı olarak bilinir ve kompülsiyon olarak bilinen zorlantılarla beraber ortaya çıkar. Bundan dolayı da rahatsızlık Obsesif Kompülsif Bozukluklar (OKB) olarak tanımlanır.
Peki nedir Obsesif Kompülsif Bozukluk ya da diğer adıyla saplantı ve zorlantı hastalığı? Kişilerde iradeleri dışında gelişen, son derece tedirgin edici ve saçma olduğunun bilincinde olunmasına rağmen engellenemeyen her tür düşünce, dürtü ya da duygu durumu, saplantı yani Obsesyon’dur.
Kompülsiyon (zorlantı) ise takıntısı olan kişinin takıldığı düşünceye ya da dürtüye bağlı olarak geliştirdiği davranışlardır. Bir çok takıntı türü vardır ancak sıklıkla görülenleri bilmekte fayda var:
Düzen Takıntısı: Obsesyon türleri içinde çok sık rastlanan türüdür. Kişi her şeyi çok dikkatli düzenler ve kurduğu düzenin bozulmaması için inanılmaz çaba harcar. Eşyalarının karıştırılmasına hatta dokunulmasına karşı şiddetli tepki verebilir.
Zarar verme ya da saldırganlık takıntısı: Kendi çocuğuna ya da yakınlarına zarar verme düşüncesidir. Ayrıca tekrarlayan cinsel imgeler ya da duygular da bu türün kapsamı içine girer. Aslında başkasına zarar vermeyeceklerini bilmelerine karşın çocuklarına ya da sevdiklerine zarar verme düşüncelerini, buna bağlı olarak da korkularını yenemezler. Bu korkuyla mücadele etmek için başka takıntılar geliştirirler; herhangi bir şeyi belli sayıda yapmak gibi. Örneğin pencereyi üç kez açmak, kapıyı iki kez kapamak gibi.
Şüphe takıntısı: Bu obsesyon türünde kişi yaptıkları işten emin olamazlar ve yapıp yapmadıklarını defalarca kontrol etme ihtiyacı duyarlar. Işığı söndürmüş olmasına rağmen tekrar tekrar kontrol etmek zorunda kalır.
Dini Takıntılar: Hiç istemediği halde Allah’a ya da dini değerlere küfür etme,hakaret etme düşünceleridir ve bunlar genellikle kişi ibadet ederken ortaya çıkar. Bu duygu durumundan kurtulmaya çalışan kişi okuduğu duayı defalarca tekrarlamak zorunda kalır. Sıkıntısını hafifletmek ve dikkatini başka yere çekmek amacıyla belli bir düzende sayıları ileriye ya da geriye doğru saymaya çalışır.
Sayma Takıntısı: Bu takıntı türünde kişi gördüğü ya da düşündüğü her şeyi saymaya çalışır. Araç plakalarını, bina numaralarını, yerdeki parkeleri, kişileri vb. Her şeyi saymaya çalışır ve bu işlem sırasında da ciddi olarak yorulur. Bazı sayılar uğurluyken bazı sayılar uğursuzdur. Uğursuz sayıları aklından uzaklaştırmaya çalışırken uğurlu sayıları düşünmeye çalışır.
Temizlik Takıntısı: Bu tip bir takıntısı olan kişi her hangi bir şeye dokunmaktan kaçınır. Temiz olduğundan emin olmak onun için en önemli şeydir. İnsanlarla tokalaşmaz. Zorunlu olarak bir şeye dokunduğunda da defalarca ellerini yıkar. Böyle bir takıntı yaşayan insanlar genellikle ellerini ya da vücutlarını o kadar sık yıkarlar ki (bazen 50- 100 defa) artık yaralar açılır. Obsesyonların en sık görülen türlerinden biridir ve ‘Temizlik Hastalığı’ olarak da bilinir.
Bir çok insan bu takıntıların birini ya da bir kaçını yaşar ancak hayat kalitesini olumsuz olarak etkilemediği sürece durum bir hastalık olarak değerlendirilmez. Ne zaman ki kişi takıntıları yüzünden günlük hayatını sürdürmekte sıkıntılar yaşar, o zaman bir duygu ve düşünce bozukluğu olarak değerlendirilir. Takıntıların sebepleri arasında biyolojik, psikolojik, çevresel faktörler, yakın aile bireylerinde obsesyon olması ve yatkın kişilik özellikleri gibi etkenler olduğu varsayılır ancak kesin nedeni henüz saptanamamıştır.
• Biyolojik,
• Psikolojik,
• Çevresel faktörler,
• Yakın aile bireylerinde obsesyon olması,
• Yatkın kişilik özellikleri vb. gibi etkenlerin yol açtığı var sayılır ancak kesin olarak nedeni saptanamamıştır. Tedavisi ise ciddiye alınmalı ve mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Uzun süreli bir tedavi gerekebilir ve genellikle ilaçla birlikte uygulanacak terapiler daha kalıcı sonuçlar verir.
Kişinin kendisinde bu tip bir takıntı durumu olması halinde gecikmeden bir uzmana başvurmak, hem tedavinin daha kısa sürede sonuç vermesini kolaylaştırır, hem de sorun farklı yönlere kaymadan çözüme kavuşmuş olur.
Sağlıklı ve keyifli haftalar dileğiyle, sevgiler…
Paylaş