Yakınlarını kaybetmiş insanlara kendi hayatınızdan örnekler vermeyin, ‘seni anlıyorum’ gibi düz ve yapay cümleler kurmayın.
Haberin Devamı
Geçtiğimiz hafta yaşanan Soma’daki kömür ocağı kazası sonrası 300’den fazla maden işçisi ve çalışanını kaybettik. Bu hem olayın kendisi hem de kaybedilen canların sayıca yüksek olması sebebiyle hepimizi, bütün Türkiye’yi derinden sarstı. Bölgede yakınını kaybedenlerin yaşadığı travma ve yas bir yana, biz sıradan vatandaşlar da çok ağır bir travma yaşıyoruz. Hala olaya ve yaşananlara inanamıyoruz. Aslında hepimiz bir tür "Toplumsal Travma" yaşıyoruz.
Olayın ardından herkes Soma’ya yardım etme yolları aramaya başladı. Hatta bu çabaya yönelik organize olmak adına bazı gruplar kuruldu, bazı kurumlar ya da kişiler Soma’ya gitti. Bizler Soma’da yakınlarını kaybetmiş insanların kendilerine yardım için gidenlere kapılarını açacaklarını, her gideni büyük bir sempatiyle karşılayacaklarını sandık ama duyduk ki ilk tepkiler hiç öyle değil, aksine olumsuz bazı tepkiler alınmış. Çok şaşırdık, çok üzüldük ama durumun ne olduğunu tam olarak anlayamadık.
Haberin Devamı
Durum şu ki, yaşanan bu tür ağır travmalar sonrası evini, işini, yakınlarını kaybedenler Travma Sonrası Stres Bozukluğu(TSSB) diye bilinen bir duygu durumu yaşarlar. Buna bağlı olarak da bazı tepkiler verirler. Bu tepkiler hem bedensel, hem psikolojik tepkilerdir ve aslında vücudun olağanüstü olarak algıladığı olaya, duruma ya da üzüntüye uyum gösterme sürecidir. Ne tür tepkiler verebilirler diye bakıldığında;
Fiziksel tepkiler: Kalp atış hızında ve nefes alıp vermede düzensizlikler, sindirim sisteminde bozulmalar, kaslarda gerginlik, terleme, yorgunluk, uyku bozuklukları, vücudun bazı bölgelerinde ağrı ve acı, iştahta değişiklikler, mide bulantısı ve cinsel istekte azalma gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
Duygusal tepkiler: Travmanın şiddetine ve büyüklüğüne bağlı olarak kişilerde şok, korku, öfke, çaresizlik, suçluluk, ümitsizlik, duygusal ifadesizlik yani küntleşme görülebilir.
Bilişsel tepkiler: Şaşkınlık, kafa karışıklığı, yer, mekan, zaman algısında bozulmalar, hafızada sorunları, dalgınlık, unutkanlık gibi bilişsel bozulmalar yaşanabilir.
Haberin Devamı
Bireyler arası etkileşim ve tepkiler: Aile bireyleri ile olan ilişkilerde bozulmalar, iş ve arkadaş çevresinde ortaya çıkabilen sorunlar, ebeveyn olarak sorumluluklarda meydana gelen sıkıntılar, kişiler arası ilişkilerde güvensizlik, tedirginlik, çatışmacı tutumlar, içe kapanma, yalnız kalma, kendini terk edilmiş hissetme, insanlardan ve sosyal ortamlardan uzaklaşma, kontrolcü tavır gibi ilişkilere yönelik bozulmalar ve sorunlar da görülebilir.
Bütün bu bozulmalar travma sonrası ilk birkaç hafta için normaldir. Ancak bu süre sonunda hala hafifleme ya da düzelme yönünde bir belirti görülmüyorsa Travma Sonrası Stres Bozukluğuna bağlı bir takım psikolojik sorunlar düşünülerek profesyonel destek alınmalıdır. Travma sonrasında ise çocuklar ve yetişkinlerin durumu birbirinden farklı değerlendirilmelidir ve çocuklara yaklaşım konusunda çok dikkatli davranılmalıdır.
Haberin Devamı
Çocuklarda, özellikle küçük yaşlardaki çocuklarda kazanılmış becerilerde gerilemeler görülebilir. parmak emme, altını ıslatma gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Sıklıkla öfke nöbetleri yaşayabilirler. Gece kâbuslar görebilir ve yalnız kalmaktan ya da tek başına yatmaktan korkabilirler. Ya da tam tersine içlerine kapanıp yalnız kalmak isteyebilirler. Okul başarıları olumsuz olarak etkilenebilir.
Hepimizin zaman zaman yaşadığı yas süreçleri olmuştur. Ölüm de hayatın bir gerçeği ve madem ki dünyaya geldik; hepimiz bir şekilde bu duyguyla ve kayıpla er ya da geç karşılaşacağız. Yaşasak da yaşamasak da yas sürecinde olan insanlara nasıl davranmamız gerektiği konusunda bazen yanlışlar yapabiliyoruz. Soma felaketinden sonraya bölgeye giden ve travma konusunda uzman kişiler zaten bu konuda deneyimli insanlar ve nasıl davranacaklarını biliyorlar. Ancak manevi destek ve yardım amacıyla gidenler ya da bundan sonra bu tür bir ekibin içinde yer alacak arkadaşlar için neler yapılabileceklerine bir göz atmakta fayda var:
Haberin Devamı
Öncelikle büyük bir bölgeyi etkileyen, deprem gibi, sel gibi felaketlerde ya da Soma gibi yüzlerce can kaybının yaşandığı yerlerde travma daha farklı ele alınmalıdır. Bütün bir bölgenin travma yaşadığı unutulmamalıdır. Neredeyse her evden en az bir can kaybı olduğunu ve çevrenizdeki herkesin birinci dereceden yas yaşadığını göz önünde bulundurun.
Yas da yaşanması gereken bir duygudur. Ölüm gibi kesin bir sonda kişilerin yaslarını yaşamalarına izin vermek gerek. Yas süreci yaşanmadan ertelenirse, uzun yıllara yayılan ve atlatılamayan yas haline dönüşüyor ve kişiler bir türlü normal yaşama dönemiyorlar.
Yakınlarını ani bir kazayla beklenmedik şekilde kaybeden insanların ilk tepkileri, olayı ve kaybı reddetme, öfke ve suçluluktur. Bu tepkiyi de bölgeye giden herkese karşı gösterebilirler. Bu tavır sizin şahsınıza ya da gösterdiğiniz yardımseverliğe değildir. Durumu kişisel bir mesele gibi görmeyin. Sadece olayın biraz yatışması ve sakinleşmesi gerekiyor. Zaman tanıyın.
Yakınlarını kaybetmiş kişilerin özellikle olayın ilk günlerinde teselliye değil, yalnız olmadıklarını bilmeye ihtiyaçları var. Yanlarında olun, hiçbir şey söylemeniz gerekmiyor. Yas yaşayan kişiyi dinlemek, omzuna dokunmak, kucaklamak, elinden tutmak ya da sadece sessiz kalmak bile yeterlidir. Bazen en büyük terapi sessizce orada bulunmak ve acıya katılmaktır.
Yakınlarını kaybetmiş kişilerin günlük işlerini yapmalarına engel olmayın, onların adına her şeyi düşünüp planlamayın. Bırakın onlar günlük alışkanlıklarına devam etsinler. Böylece bu süreci daha kolay atlatabilir, hayatlarına devam edebilirler.
Teselli etmek zorunda hissetmeyin kendinizi. Siz bir şey söyleseniz de söylemeseniz de bu acı yaşanacak ve bu süreç atlatılacak. Üstelik tanımadığınız bir insana, tanımadığınız kayıpları için söyleyebileceğiniz iyi niyetli teselli sözleri o an o acıyla yanlış anlamalara yol açabilir.
Kaybettiği kişiyle ilgili konuşmak isteyen çocuklara ya da yetişkinlere konuşmaları için fırsat verin. Anlatsınlar, ağlasınlar, kızsınlar, bazen uçlarda tepkiler verebilirler. Bunların hepsi normal karşılanmalıdır.
Özellikle çocukları ve yetişkinleri konuşmaları için zorlamayın, zorla bazı şeyleri anlattırmaya çalışmayın. Doğal akışı içinde gelişecektir her şey. Siz izleyin, müdahil olmayın.
Abartılı tablolar çizmeyin; ‘her şey geçecek, zamanla unutacaksın’ gibi cümleler yanlış ifadelerdir ve çok olumsuz tepkiler alabilirsiniz. Yas tutan kişinin böyle bir isteği yok, aksine o unutmamak istiyor. Unutulmayacak da. Sadece o üzüntüyle ve kayıpla başa çıkmayı ve onlara rağmen yaşamayı başarması gerek. Doğal süreç içinde ve birkaç ay sonunda gelinmesini beklediğimiz aşama da budur: Acıya rağmen yaşamak ve hayata tutunmak..
Çocukların aile bireyleriyle bir arada olmasını sağlamak önemli. Bu süreçte güvensiz ve korkulu olmaları normal. Hiçbir şekilde zorlamayın. Eğer yeterli ve sağlıklı destek verilirse, çocuklar yaşanılan olumsuzlukları daha kolay atlatabilir ve normal hayatlarına daha çabuk dönebilirler.
Çocukların yanında sürekli ağlayan, feryat eden yetişkinler, çocukların da devamlı olarak mutsuz olmalarına ve sürekli ağlayıp üzülmesi gerektiğine dair bir inanç geliştirmesine yol açabilir. O nedenle çocukların bir an önce okula devamları sağlanıp normal hayat akışına katılmaları desteklenmelidir.
Özellikle Soma’da insanların evlerini ya da eşyalarını kaybetmediklerini hatırınızda tutun. Bu bir deprem ya da sel felaketi değil. Yakınlarını kaybeden insanların yaşadığı bir yas var. Bir de bundan sonrası için belirsizlik, gelecek kaygısı yaşanıyor olabilir. Bu dönemde en büyük destek aile yakınlarından gelecektir.
Yakınlarını kaybetmiş insanlara kendi hayatınızdan örnekler vermeyin, ‘seni anlıyorum’ gibi düz ve yapay cümleler kurmayın. Yaşanan olayı hafife alıyormuşsunuz gibi bir algılamaya yol açacak tavır ve cümlelerden uzak durun.
Kimseyi suçlar ifadeler kullanmayın. Asla siyasi ya da dini söylemlere girmeyin. Siz yaşanılan acıyı paylaşmak ve kayıp yaşayan insanlara destek olmak için oradasınız.
İnsanların maddi ihtiyaçları olabilir. Asla elden para vermeyin, kişisel yardım önerisinde bulunmayın. Bu davranış sizin iyi niyetinize rağmen bölgedeki durumun ve ailelerin hassas olmaları sebebiyle yanlış anlaşılabilir, kırıcı olabilirsiniz. Yardım yapılacaksa örgütlü ve organize bir biçimde yapılacaktır. Konuyla ilgilenen kişilerle temas kurabilirsiniz.
Bölgedeki insanların hiç birisine şahsi sözler vermeyin, kendi başınıza iş veya başka maddi destekler vaat etmeyin. İlgili ve yetkili kişilerden bağımsız hareket etmeyin.
Ülkemiz geçmişte de benzerlerini yaşadığı acılardan birini daha atlatmak zorunda kaldığı büyük bir insanlık sınavı veriyor. Elbette her birimize düşen görevler, hepimizin yapacağı işler var. Bunu da atlatacağız ve insanlarımızın atlatmalarına yardımcı olacağız. Bunun ilk adımı da bu konuda deneyimli ve eğitimli olan kurumlar ve kişilerle bağlantıya geçmek ve birlikte harekete etmektir.