Paylaş
Hamileliğin minimum 16. haftasına kadar anne ve baba adaylarının en meraklı bekleyişi, bebeğin cinsiyetine yöneliktir. Ardından isim alternatifleri, odasının dekorasyonu derken hayaller birden çoğalıverir. Peki, yanlış bir tahmin bu hayalleri psikolojik bunalımlara kadar götürebilir mi? Biz sorduk, Psikolog Serap Duygulu uzun uzun açıkladı.
“Annecik…Sürpriz!”
Anne olmaya karar verdiğiniz andan itibaren hatta bu karar öncesi “Kızım olursa adını … erkek olursa… koyacağım” diye geçirmişsinizdir aklınızdan. Bu beklentinize bir de hamilelik dönemi ortaya çıkan belirtiler ya da ultrason sonuçları eklendiğinde artık bir kız ya da erkek annesi olarak konumlarsınız kendinizi. Ya 9 ay sonunda beklediğinizin tam tersi ile karşılasanız ne hissederdiniz?
Bütün teknolojik ilerleme ve gelişmelere rağmen anne karnındaki bebeğin cinsiyetini saptamanın bazen imkansız olduğu söyleyen Serap Duygulu, beklentisinin aksi ile karşılaşanların üzücü sonuçlara kadar gidebildiğini dile getiriyor.
Ülkemizde Cinsiyete Bakış
Hamilelik sonunda beklenen ve istenen bebek cinsiyeti konusunda, ülkemizde ilginç bir durum yaşandığına vurgu yapan Duygulu, şöyle devam ediyor: “Ülkemizin büyük bir bölümünde hala en çok arzu edilen erkek çocuk sahibi olmak. Bu beklenti kültürel ve toplumsal yapımızdan kaynaklanıyor ve geleneksel tarafımızın da bu beklentide önemli bir payı var.
Batıda yer alan illere geldiğimizde ise aileler daha çok kız çocuk istiyorlar. Bu son yıllarda belirgin olarak gözlemlenen bir değişim aslında. Eskiden erkek çocuğuna aileye bakma, kol kanat germe, anne babanın yaşlılığında onlara bakma gibi bir yükümlülüğü varken günümüze doğru gelindiğinde bu yükümlülük yön değiştirerek kız çocuklarından beklenir oldu. Kız çocuklarının daha şefkatli, daha vefalı, daha hatırnaz olduğunu düşünen ailelerin istekleri de artık bu yönde.”
Annenin Psikolojik Durumu
Kimi anne adaylarının durumu normal olarak kabullenirken, kimilerinin de ciddi hayal kırıklıkları yaşadığına dikkat çeken Duygulu, bazı anne adayları açısından özellikle erkek çocuk sahibi olmanın ailede ve çevresinde statü sahibi olmakla hala eşdeğer tutulduğunu üzülerek belirtiyor.
“Anne kız çocuk istese dahi, toplumsal olarak kabul görmesinin yolunun erkek çocuk doğurmaktan geçtiğini düşünerek, olumsuz duygu durumları yaşayabiliyor.
Her şeyin ötesinde gebeliği sırasında teknolojinin sunduğu imkanlardan yararlanarak bebeğinin cinsiyetini öğrenmek ve ona göre hazırlık yapmak isteyen anne adayları var. Tam 9 ay boyunca bir cinsiyete koşullanan anne ve diğer aile bireyleri, bekledikleri dışında bir cinsiyetle karşılaşınca, büyük bir kısmı şok oluyor önce.
İlk akla gelense bebeklerin karışmış olabileceği. Teknolojinin de zaman zaman yanılabileceğini kabul etmek istemiyorlar. Doğumun hemen ardından ortaya çıkan böyle bir sürprizin ilk anda kabul edilmesini beklemek elbette mümkün değil.
Biraz zamana ihtiyaç duyulduğundan, doğum telaşının atlatılmasının ardından suların durulacağı anlar gelecek elbette. Bu aşamalarda doktorun güven verici açıklamaları da kabullenmeyi kolaylaştıracaktır. Ancak göz ardı edilmemesi gereken nokta annenin doğum sonrası ya da lohusalık depresyonu olarak bilinen bir rahatsızlık yaşaması halinde şartların zorlaşacağı ihtimalidir. O nedenle özellikle ailenin diğer üyelerinden daha olgun ve ortamı rahatlatıcı davranışlarda ve tepkilerde bulunmaları beklenir. Çünkü burada amaç, hem annenin hem de bebeğin sağlıkla hayatlarına devam etmeleridir.”
Psikolojik Destek Zamanı
Serap Duygulu, cinsiyet tahmini sonucu durumu kabullenmekte zorlanan ve uzun süre bunu aşamayan kişilerin gecikmeden uzman yardımı alması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Hamileliğin getirdiği bir takım sıkıntılara ek olarak ciddi anlamda psikolojik sorunlarla karşılaşılabilir ve durum iyice içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Her sorunda olduğu gibi bu tip bir sorunda da erken davranmak çok şey kazandırır.”
Hazırlayan: Hanife Yaşar
Paylaş