Paylaş
‘’Bir bilgin gemiyle yolculuk ediyormuş. Yanından geçen bir gemiciye, '' Sen gramer bilir misin?” diye sormuş. Gemici omzunu silkmiş. “Ben garip bir gemiciyim. Öyle şeylerden anlamam” demiş.
Bilgin ona küçümseyici bir tavırla bakıp, “Öyleyse ömrünün üçte biri gitti” demiş ve bir soru daha sormuş: “Bilimden, fenden haberin var mı?”
Gemici dudak bükmüş, “O dediklerin nedir, ne işe yarar?” diye konuşmuş.
Bilgin, “Gitti öyleyse ömrünün yarısı!” diye alayla gülmüş.
Bir süre sonra gemi sallanmaya başlamış, gemiciler telaşla oraya buraya koşuyorlarmış. Bilgin merakla ne olduğunu sormuş.
Gemici, “Şiddetli bir fırtına çıktı. Bu gidişle gemi batabilir” dedikten sonra bilgine, “yüzme bilir misin?” diye sormuş.
Bilgin "hayır" deyince başını sallamış ve şöyle demiş: “Öyleyse gitti ömrünün hepsi’’
Ömrümüzün nasıl biteceğinin beynimize depoladığımız bilgilerle hiçbir ilgisi yok, biliyor musunuz? Ancak ömrümüzün nasıl geçeceğinin neleri kaçırdığımızla çok ilgisi var.
Bilgisayar ekranlarına saatlerce kilitlenip kalıyorsanız ve sırf bu yüzden yavrunuzun gözlerindeki ışıltıyı kaçırıyorsanız, hayal dünyasındaki canavarlara karşı onu koruyan kahramanı olamıyorsanız çok şeyi kaçırıyorsunuz demektir.
Hiçbir işin geç yapılması dünyanın sonu değildir ama eğer siz hayatı keyif alarak yaşamıyorsanız ömrünüzün ansızın bitmesi sizin için hayatın sonudur.
Bakın mezarlıklara; o insanlar da yaşadı bir zamanlar. Onların da yetiştirilmesi gereken acil, çok önemli işleri vardı, onların da bitmek tükenmek bilmeyen sorunları ve soruları vardı.
Onların da umutları, hayalleri vardı. Çocukları vardı, eşleri, aileleri vardı. Sevdikleri ve sevmedikleriyle onlar da bir zamanlar yaşadılar. Endişelendiler, bir çoğu günlük işlerle kendilerine ve çevresindekilere hayatı zehir ettiler.
O mezar taşlarının üzerindeki süslü püslü sözlere ve işlemelere bakın, arkalarında ne çok pişmanlıklar bıraktıklarını anlarsınız.
Bir Fransız atasözü der ki '' Mezarlıklar vazgeçilmez olduklarını sananlarla doludur!''
Faturalarınızı geç ödeyebilirsiniz telafisi var, otobüsünüzü kaçırabilirsiniz sonrakine binersiniz, görüşmelere gecikebilirsiniz mazaretleriniz var ama hayata geç kalırsanız 'Pardon!' diyemezsiniz.
Hayatı daha keyifle yaşamanızı sağlayacak ne varsa kendinize ve isteklerinize zaman ayırmaya çalışın. Sorun dediklerinizin ne kadar kolay aşılabildiğini göreceksiniz.
Bir de mezarlıkları düşünün. Kaçı hayatı dolu dolu yaşamıştır ve bu dünyadan gönül rahatlığıyla 'yaşadım!' diyerek ayrılmıştır? Ve siz şu an, şu dakika hayattan gidiyor olsaydınız en çok neyi yapamadığınıza üzülürdünüz?
Ayrıca yapmanıza engel olan ne????
Paylaş