Paylaş
Norveç’te geçtiğimiz yıl temmuz ayında 77 kişiyi öldüren aşırı ırkçı Anders Behring Breivik, yargılandığı dava ile yeniden gündemde. Sergilediği rahat tavrı ve işlediği suçu savunması ile “nefret suçu” kavramını tekrar gündeme taşıyan Breivik’ten yola çıkarak, nefret suçu eğiliminin altında yatan nedenleri Psikolog Serap Duygulu’ya soruyoruz.
Nefret suçları tanımı aslında içerik olarak çok farklı alanları kapsıyor. İşlenen suçun ırk, etnik köken, cinsiyet, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel tercihler açısından farklılık sergileyen bir bireye, gruba ya da topluluğa yönelik işlenmesi, durumu nefret kökenli suç kapsamına sokuyor. Son yıllardaki namus cinayetleri ya da toplumsal linç olayları da bu tanıma uygun olarak adlandırılan suçlar arasında görülüyor.
Suçun temelinde ön yargı var
İşlenen suçun hedefinde genellikle kişisel özelliklerden çok, ait olunan bir gruba, ulusa, etnik kökene yönelik öfke ve nefret duygusu yatıyor. Hemen hemen tüm suçlardaki şiddet öğesi nefret suçları için de geçerli ancak burada durumu farklı kılan şey, işlenen suçun hedefindeki kişilerin asıl hedef olmaması, sadece şiddet ve nefret duygusunun yöneldiği bir sembol konumunda olmaları. Dolayısıyla nefret duygusuyla işlenen suçun temelindeki asıl duygu ön yargıdır. Ön yargılar ise peşin hükümlere dayanan olumsuz duygu ve düşünceler bütünüdür. Hoşgörüsüzlük ve belli kişi ya da gruplara yönelik nefret olarak da adlandırılabilir. Ön yargılarla hareket edilen bir eylemde ön yargılar suçu hazırlar.
Aslında suçu işleyen kişi ya da kişiler, kurbanlarını kişiye ya da mekana yönelttiklerinde asıl hedef temsil ettiği inanç, yer ya da gruba ait düşüncedir. İbadet yerlerine veya okullara yönelik saldırıların altında da böyle bir hedef olma durumu vardır. Saldırgan, daha önce devam ettiği ama belki de uzaklaştırıldığı okulundan intikam almak için okulu basarak, öğrencileri ve eğitimcileri katledebilir. Ve bunu yaparken aslında kurbanlarını kişisel olarak tanımaz ama okulu somutlaştırdığı için okulu ve kendisini uzaklaştıran yönetimi cezalandırdığına inanır. Dolayısıyla saldırgan için önemli olan mağdurun kim olduğu değil, ne olduğu, neyi temsil ettiğidir.
İnsanlar bu suça nasıl yöneliyor?
Suçun içeriği ve hedef seçilen kişi ya da grubun ne amaçla seçildiği çok önemli. Asıl önemli olan insanların bu tip suçlara nasıl yöneldiği sorusunun yanıtı. Toplumda büyük korku ve kaygı yaratan, öfke ve nefret kaynaklı suçlar, tıpkı diğer suçlar gibi temelinde şiddet ve yok etme amacı taşıyan suçlarla aynı kaynaktan besleniyorlar. Öncelikle aile ve yakın çevrenin sağlıksız tutumlarıyla kendilerini suça iten ortamlarla tanışıyorlar.
Aile içinde sevgi ve kabullenme görememiş ya da yakın arkadaş seçiminde yanlış insanlarla yanlış yollara girmiş, acıma ve şefkat duygularında ciddi bozukluklar olan bireyler kolaylıkla suça yönelebiliyorlar. Özellikle toplum içinde kabul gören, namus, dini inanç, milliyetçi düşünce ve akımlar gibi kavramlar işlenen suçu zaman zaman doğal bir tepkiymiş gibi algılamamıza yol açıyor. Belki de olayın en tehlikeli tarafı da budur.
“Benim gibi düşünmeyen, benim gibi yaşamayan, benden farklı olan insanlar, insanlık dışı muameleye layıktır” düşüncesiyle yapılan eylemleri, işlenen suçları toplum olarak görmezden gelme ya da “Hak etmiştir” şekliyle onaylama tavrı geliştiriyor olmamız, son derece tehlikeli bir duygu durumudur. İnsanları belli kategorilere sokmak ya da bir gruba ait olmak zorunda kalmak, sonrasında da gruplar arası çatışmalarda çıkmazlara düşmek hepimizi zor durumlara düşürecektir.
Nefret duygusuyla işlenen suçlar
• Şiddet ve fiziksel saldırı
• Her tür tehdit ve taciz
• Eşyalara ve mala zarar verme
• Yangın çıkarma, bombalama eylemleri
• Irkçı ve nefret duygusuyla yazılmış yazılar, broşürler, mesajlar
• İş yerlerine, ibadethanelere ve okullara yönelik saldırganlık olarak çok farklı alanlarda ama temelde aynı nefret ve öfke duygusuyla işlenen suçları görüyoruz.
Nefret duygusuyla hareket eden saldırgan için farklı amaçlar bulunabilir
• Eylemci, kurbanını kıskanıyordur ya da kendini üstün görerek kanıtlamak istiyordur.
• Saldırgan, saldırdığı kişi ya da kişilere özel bir kin beslemiyordur ancak o kişilerin ait olduğu gruba ya da inanca karşı düşmanca duyguları vardır.
• Saldırgan kendisinin ait olduğu grubun ya da inancın dışında kalan herkese karşı nefret duygusuyla doludur.
• Saldırganın hedefindeki kişi, bir etnik kökeni temsil ediyor olabilir ya da saldırgan, mağdur olan kişinin kendi sahip olduğu haklara ortak olmaya, elinden almaya çalıştığına inanıyordur.
Nefret duygusuyla işlenen suçlar, çıkış nedenleri, yöntemleri ve üstlendiği anlamları bakımından çok iyi değerlendirilerek ülkemizin tüm kurumlarıyla ve uzmanlarıyla ele alınması, mücadele edilmesi gereken en önemli eylemler arasındadır. Birey olarak da toplum olarak da yapılması gereken çok şey vardır.
Paylaş