Paylaş
Gülümsemek, gündelik yaşantımızda çok kolay gibi görünen ancak bir o kadar zor ve neredeyse unuttuğumuz bir kavram. Gülümsemenin hayatımıza olan duygusal, ruhsal, fizyolojik ve toplumsal etkileri yadırganmayacak kadar büyük ve önemli aslında.
Gülümsemenin etkileri üzerine yapılan birçok araştırmada, gülümsemenin olumlu fizyolojik etkileri görüldü ve çarpıcı sonuçlara ulaşıldı.
Amerika’da Wayne Üniversitesi’nin 2010 yılında yaptığı bir araştırmada, 1950 öncesi beyzbol oyuncularla yapılan deneylerde gülümseyişlerinden ne kadar uzun yaşayacakları tahmin edildi. Fotoğraflarda gülümsemeyen oyuncuların ortalama 72.9, gülümseyenlerin ise ortalama 80 yıl yaşadığı belirlendi. Sonuçlar gülümsemekle gülümsememek arasındaki inanılmaz farkı ortaya koyuyor.
Gülümsemenin yararları bununla sınırlı değil, nörolojik faaliyetler başta olmak üzere; sindirim, kalp-dolaşım, sinir sistemi gibi fonksiyonları doğrudan etkiliyor. Kişi gülümsediğinde öncelikle yüzündeki kas sistemi devreye girer, daha sonra beyin aktivitelerinde bazı değişimler gözlemlenir. Bu konuda Almanya’da yapılan bir araştırmaya göre, yüz hareketleri sırasında meydana gelen kas kasılmasını engellemek için yapılan botoks öncesi ve sonrasındaki beyin aktiviteleri ölçülmüş ve araştırma sonucunda, gülümsediğimizde yüzümüzde oluşan kas hareketlerinin, beyindeki duygu ve davranışlardan sorumlu frontal (ön) lobu etkileyerek duygusal içeriği değiştirdiği ve kişinin daha iyi hissetmesini sağladığı görülmüş.
Bu noktada gülümsemenin hormonal faaliyetlere olan etkisine de bakmak gerekiyor. Mutluluk hormonu olarak bildiğimiz serotonin hormonunun düşmesi; depresyon, uyku ve yeme bozuklukları gibi pek çok psikolojik rahatsızlığın oluşumunda etkilidir. Kişi gülümsediğinde ise, serotonin hormonunun seviyesi yükseliyor ve bu da ruh halinde iyileşmeyi sağlıyor. Aynı zamanda gülmek, stres artırıcı diğer kortizon, adrenalin, dopamin gibi hormonların seviyelerini düşürüyor. Bu konuda İngiliz araştırmacılar; bir kez gülümsemenin bile beyinde 2000 tane çikolataya eşdeğer bir uyarıda bulunduğunu kanıtlar nitelikte bulgular ortaya koydu. Yaptıkları aynı araştırmada bu uyarının beyinde 16.000 ingiliz sterlini kazanma etkisi yarattığı da bir diğer dikkate değer bilgi olarak kayıtlara geçti.
Gülümsemenin psikolojik ve sosyolojik etkilerinden de bahsetmek mümkün. Kişi gülümsediğinde hem kendisinin hem de karşısındaki kişinin daha mutlu olmasını sağlıyor. Nitekim İsveç’te yapılan bir araştırmada, gülümseyen bir kişiye kızmanın çok zor olduğu birtakım sosyal deneylerle kanıtlandı. Nedeni ise gülümsemenin başta yüz kaslarımızı kontrol altına alarak beyinde oluşturduğu nörolojik faaliyetlerle mutlu olmamızı sağlaması ve bunun karşımızdaki kişiyi de etkisi altına almasıdır.
Eğer karşınızdaki kişiyle bir gerginlik yaşıyorsanız yalnızca bir kere gülümsemeyi deneyin, gülümsemenin bu gerginliği azaltacağını ve karşınızdaki kişinin daha fazla kızmaya devam edemeyeceğini göreceksiniz. Unutmayın, gülümsemek bulaşıcıdır.
Yapılan bazı araştırmalarda, kişinin kalabalık ortamlarda, yalnızken daha fazla gülümsediği ortaya çıktı. Yani, gülümsemenin yalnızca bireysel değil, toplumsal etkilerinden de söz etmek mümkün. Gülümsemek kişiye daha özgüvenli, sosyal, çekici ve kibar bir görünüm vermekle kalmıyor, sosyal ve kalabalık ortamlarda daha yetkin ve iletişime açık olmayı da sağlıyor.
Mutlulukları ve yaşam sevinci yüksek olan çocuklar ise günde yaklaşık 400 defa gülümsüyorlar. Bebeklerin anne karnında bile gülümsediğine dair görüntüler alınıyor. Doğduktan sonra ise gülümsemeye uykularında bile devam ediyorlar. Buradan yola çıkarak gülümsemenin tüm insanlarda bulunan biyolojik bir temele dayanan, fizyolojik gelişimde ve sosyal hayatta da önemli yeri olan bir kavram olduğunu söyleyebiliriz.
Son olarak, tüm bu bilgiler ışığında, ‘Neden gülümsemeliyiz?’ sorusunun cevabını özet halinde sıralayalım:
Hep başkalarının değişmesini bekleriz, hep başkalarının olumlu davranmasını. Oysa ilk adımı biz atabiliriz. Gülümsemek dünyaya ve insanlara açılan penceremiz.
Hayat zor olabilir, hayat herkes için zaman zaman zorlaşabilir. Olumsuz olaylar da yaşanabilir. Yine de yaşamak gerek, tüm olumsuzluklara inat. Kendimize yapacağımız en önemli iyilik bu: Kendimize ve hayata gülümsemek.
Daha sağlıklı, kaliteli, mutlu bir hayata sahip olmak için; hayattan memnun olmak ve keyif almak, kendinizle birlikte çevrenizdekilere de olumlu bir örnek olmak için, yapmanız gereken tek şey gülümsemek...
Yüzünüzden gülümsemelerin eksik olmadığı güzel, mutlu ve bol ışıklı günler diliyorum.
Paylaş