Konuşamıyoruz!

Belki de toplumumuzun en önemli sorunu bu: İletişim kurmaktaki kısırlığımız...

Haberin Devamı

Gündemi çok hızla değişen güzel ülkemizde yeni bir gündem tartışması yaşanıyor.10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinde kendisini protesto eden vatandaşa ‘Gavat’ dediği iddia edilen Adana Valisi Sn. Hüseyin Avni Coş bu hitap şekliyle Türkiye’de en çok konuşulan ve tartışılan isim oldu. Bazılarımız eleştiriyor,  bazılarımız destekliyor olabilir ama ben Sayın Vali’nin bu söyleminden hareketle olayın başka bir boyutunu yazmak istiyorum.

Belki de toplumumuzun en önemli sorunu bu: İletişim kurmaktaki kısırlığımız...

Kendimizi ya da söylemek istediklerimizi ifade ederken kelimelerin ulaştığı yerlerde yaratacağı hasarı hesaplamıyoruz.  Öncelikle vurgulamak isterim ki, protesto etmek demek, karşımızdaki insana ‘Allah belanı versin’ demek özgürlüğüne sahip olmak demek değildir. Eleştirebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz, beğenmeyebilir, çok öfkeli olabilirsiniz ancak hakaret edemezsiniz. Bela okuyamazsınız. Üstelik bu kişi,  devletin bir makamını temsil ediyorsa hitap şeklinizde daha dikkatli olmanız beklenir. Arkadaşınızla konuşur gibi konuşamazsınız. Saygısızlık yapamazsınız.

Haberin Devamı

Öte yandan aynı şey, o makamları işgal eden kişiler için de geçerlidir

Çünkü o makamlar vatandaşa hizmet etmek üzere oraya getirilen kişilerin geçici olarak bulundukları yerlerdir. İş yükünüz, sorumluluklarınız çok ağır olabilir, çok yorucu olabilir, gergin olabilirsiniz ama zaten bütün bu sorumlulukları ve görevleri taşıyabileceğiniz düşünüldüğü için o görevlere getirildiniz. Kimse silah zoruyla çalışmanızı istememiştir sanıyorum.  Olgunluk ve kamil insan olmak sizi eleştirenlere de aynı iyi niyet ve güler yüzle davranmayı gerektirir. O eleştiriyi ve öfkeyi, vatandaşa hakaret ederek yok edemezsiniz ama onu dinleyebilirseniz, kulak verebilirseniz sizi eleştirseler dahi saygısızlık yapmalarının önüne geçebilirsiniz. Kimsenin düşüncesini, şiddetle, öfkeyle, hakaretle yok edemez, olumluya çeviremezsiniz.

Bu iki yönlü yanlış davranış aslında tam da bizim özetimiz. İkili ilişkilerde de, devlet vatandaş ilişkisinde de,  anne çocuk ve aile ilişkisinde de böyle maalesef.

Haberin Devamı

Anne çocuğunun davranışını beğenmediğinde, yaptığına kızdığında olayı veya davranışı eleştirmek yerine, kişiliğine yönelik saldırıya geçer. Diyelim ki çocuk kırık notlarla dolu bir karne getirmiştir. Olay çocuğun derslerine çalışmaması iken ve bu durum eleştirilecekken, anne çocuğunun ne kadar aptal olduğundan başlar, başka çocukların ne kadar başarılı olduğundan dem vurarak onu başkalarıyla kıyaslar, ve zaten böyle giderse asla bir şey başaramayacağını, hiçbir zaman adam olamayacağını söyleyerek bütün güvenini ve özsaygısını yerle bir eder. Oysa anne, bu zayıf notlardan dolayı çocuğuna kızgın olduğunu, hayal kırıklığı yaşadığını, bu şekilde devam etmesi halinde bazı haklarının elinden alınacağını söyleyebilir hatta ‘çok öfkeli olduğum için şu an bu konuyu konuşmak istemiyorum’ bile diyebilirdi. Bütün bu cümlelerde çocuğun kişiliğine saldıran herhangi bir söylem yok dikkat ederseniz. Benzer bir tutum, eşler arasındaki tartışmalarda da yaşanıyor.Diyelim ki olay erkek eşin eve geç gelmesi ve haber vermemesi ise ve bu süre boyunca kadının geç gelen eşini ona ulaşamaması nedeniyle çok merak etmesiyse, kapı çaldığında ‘ Seni çok merak ettim, başına bir şey geldi zannettim, keşke haber etseydin’ demesi beklenir. Ancak genellikle olan, ‘sen hep böyle yapıyorsun, zaten çok sorumsuzsun, çok düşüncesizsin, geçen sefer de böyle yapmıştın.’ Şeklinde yargılayıcı ve suçlayıcı bir tavırla konuşmaktır. Bu şekilde bir konuşma belki yanlış davranan eşin doğru davranmasını sağlamaya yetmeyebilir ama kendinize ve karşınızdaki insana olan saygınızı yitirmenizin önüne geçer. Başkası yanlış yaparken aynı yanlışı yaparsanız, doğruyu ve haklılığınızı savunamazsınız.

Haberin Devamı

Yanlış bir söz ya da eylemle karşılaştığımızda konuşmaya çalışmak yerine kolay yola başvurmak karşımızdakini ezmek, hakaret etmek, küfür etmek,şiddete başvurmakve böylelikle diğerlerini susturmak bir yöntem gibi görünebilir ama doğru bir yol değil. Çünkü iletişim bu değil, sağlıklı ilişki bu değil. Eleştirilere sorgulayarak yaklaşmak, kendimizi değerlendirmek, eleştirenin gözünden görmeye çalışmak, neleri, nasıl düzeltebileceğimize odaklanmaktır doğru olan.

Eleştirilmek aslında sizden beklentiler olduğunu gösteren iyi bir geri bildirimdir.

Bu mesajı alabilenler kendisini gerçekten geliştirebilir ve daha olumlu ilerlemeler kaydedebilirler. Eleştiren kişinin dili doğru değilse, yöntemi yanlışsa, aynı yanlışa düşmek, eleştiren kişiye hakaret etmek, öfkesine yenik düşmek daha büyük bir yanlış değil mi?

Haberin Devamı

Herkes yanlışa karşılık yanlış yaparsa doğruyu nasıl bulacağız?

Yazarın Tüm Yazıları