Paylaş
Yıllar önce bir ayakkabı şirketinin sahibi Pazar araştırması yapmak üzere Afrika’ya aralıklı olarak iki pazarlamacı gönderdi.
Birinci pazarlamacı araştırmasını bitirdikten sonra patronunu arayıp şöyle dedi:”Burada bizim için hiçbir fırsat yok, çünkü burada kimse ayakkabı giymiyor.”
Birkaç ay sonra giden ikinci pazarlamacı ise patronunu arayıp heyecanla “Afrika’da inanılmaz fırsatlar var. Burada hiç kimsenin ayakkabısı yok”dedi.
Herkes aynı şeyi düşünüyorsa, hiç kimse bir şey düşünmüyor demektir.
Siz farklı olmazsanız hayatınıza hiçbir farklılık getiremezsiniz. Siz değişmezseniz hayatınızda da değişen hiçbir şey olmaz, aynı şekilde devam edip gidersiniz.
Siz sıradan bir hayatı, sıradan bir biçimde yaşayıp gitmek mi istersiniz, yoksa muhteşem bir oyunda muhteşem bir başrolü, muhteşem bir şekilde oynamak mı istersiniz?
Eğer her anı dolu dolu yaşayıp hem kendi hayatınızda hem de başka hayatlarda fark yaratabilirseniz, hayatınız sona erdiğinde pişmanlıklar ve keşkeler yerine 'Yaşadım' demenin büyüsünü keşfedeceksiniz. Biraz bakış açısını değiştirmek, hayatı biraz daha getirdikleriyle kabul etmek çok olumlu değişimler getirir.
Çok bilinen bir söz vardır: Eğer'le Meğer evlenmişler,'Keşke' adında bir çocukları olmuş!
'EĞER' bilseydim,'MEĞER' böyleymiş, sözleriyle dolu bir hayat 'KEŞKE' yapsaydım'la son bulabilir. Vaktiniz varken tadını çıkara çıkara yaşayın!
Tanınmış nöropsikiyatrist Dr.Daniel Amen, ‘Beyninizi Değiştirin, Hayatınız Değişsin’ başlıklı çalışmasında sahip olduğumuz olumlu şeylere odaklanmanın ve onlara sahip olduğumuzun bilincinde olarak şükran duymanın beynimizin çalışmasını çok olumlu şekilde etkilediğini ve bu şekilde birçok psikolojik sorunu aşabileceğimizi ifade ediyor. Kendimize olan sevgimiz ve saygımız doğal olarak kendimize güvenimiz olduğunun da bir göstergesi. Sevginin sınırı yoktur elbette. Önce kendimizi sevebilir ve kendimizle barışırsak diğer herkesle daha iyi ilişkiler kurabileceğimiz de bir gerçek.
"Kainatın Işığı" adı verilen tablo Londra Kraliyet Akademisi'nde sergileniyordu. İngiltere'de 18.yüzyılın ünlü ressamlarından olan William Holman Hunt'ın bu tablosunda, gece elinde bir fenerle bahçede duran filozof görünüşlü bir adam vardı.
Adam bir eliyle feneri tutuyor, diğeriyle kapıya vuruyor ve içeriden bir cevap bekler halde duruyordu.
Tabloyu inceleyen bir sanat eleştirmeni Hunt'a döndü:
"Güzel bir tablo doğrusu, ama anlamını bir türlü kavrayamadım," dedi. "Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz da..."
Hunt gülümsedi:"Adam sıradan bir kapıya vurmuyor ki..." dedi ve tablosunun anlamını açıkladı. "Bu kapı, insan kalbini simgeliyor. Ancak içeriden açılabildiği için dışında kola gereksinim yoktur."
Hepimizin iç dünyasına ulaşan kapıları vardır. Hepimizin duygularına, düşüncelerine giden yollar da vardır. Ama kalbimize giden tek bir yol vardır, o da sevgidir.
Sevgi ya da en yoğun haliyle aşk sadece karşı cinse karşı hissedilen bir duygu değildir. Bir çocuğa, bir çiçeğe, bir manzaraya, bir dosta da aşık olabilir insan.
Kalbinizi arada bir yoklayın, oradaki kapı pas tutmasın. O kapı sadece içeriden açılır. Çok sevilen insanlar için kolayca açılmalıdır.
Yoklayın ve bakın bakalım, o kapı açık mı?
Sevgiye doyduğunuz ve bütün kapıları açık bulduğunuz bir hafta diliyorum.
Paylaş