Paylaş
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin kanını donduran bir cinayet yaşandı. 15 yaşındaki bir çocuk, kendisiyle aynı yaşta olan okul arkadaşı Mert Can Karagöz’ü pompalı tüfekle öldürdü. Bu cinayetin ardından 15 yaşındaki bir çocuğun böyle bir cinayeti neden ve nasıl işleyebildiği konusunda akıllarda soru işaretleri kalmış durumda.
Okullarda sık sık karşılaştığımız bir sorun olan akran zorbalığı, aynı ya da yakın yaşlarda olan çocukların birbirlerine uyguladığı fiziksel, sözel, cinsel ve duygusal olmak üzere farklı türlerde görülür. Çocukların diğer çocuklara baskı uygulayarak tehditkar ya da tacizkar davranışlarda bulunmaları bu zorbalığı tanımlayan temel davranışları oluşturur. Bugüne kadar okullarda genellikle ‘zorbalık’ tanımını karşılayan davranışlarla karşılaştığımızdan, bir çocuğun arkadaşını pompalı tüfekle öldürerek yaşama hakkını elinden almak istemesi, ebeveynler ve öğretmenler başta olmak üzere tüm toplumu ilgilendiren önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Zorbalığı kontrol almaya çalıştığımız bir süreçte cinayetin gündeme gelmiş olması, bazı noktalarda hataların ya da eksik uygulamaların var olduğunu gözler önüne seriyor.
Öncelikle toplumda şiddetin farklı şiddet türleriyle bastırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Herhangi bir şiddetle karşılaştığımızda, sorunu çözüm yolları üretmek yerine daha kolay gördüğümüz farklı şiddet türleriyle çözmeye çalışıyoruz. Örneğin; okulda arkadaşına fiziksel şiddet uygulayan bir çocuğa uygulanması gereken cezai yöntemler doğru biçimde uygulanmıyor, sorun askıya alınıyor ya da çocukla yeterli düzeyde iletişim kurulmuyor. Bunun için okullarda gerekli olan öğretmen ve psikolog sayısı da maalesef yetersiz. Görevde bulunan uzmanlar ise çok sayıda öğrenci ve ebeveyn ile iletişim kurmakta yeterli olamıyor. Dolayısıyla bu tip sorunlarda öğretmenlerin ve ebeveynlerin karşılıklı etkileşim içerisinde birbirlerine destek olarak, daha çok sorumluluk sahibi olarak ve çaba göstererek çözüm üretmesi önem taşıyor.
Bu konuda dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, sorunların şiddete ve cinayete dönüşmemesi için öncelikle çocukların her türlü konuyu aileleriyle paylaşacakları bir ortam yaratılmasıdır. Özellikle sosyal medyanın ve sanal iletişimin hakim olduğu günümüzde çocukların iletişim becerilerinden yoksun oldukları bir gerçek. Çocuğun, çevresindeki kişiler ile yaşadığı herhangi bir olay/durumu, korku ve kaygı duymadan ailesine veya öğretmenlerine anlatabilmesi tehlikelerden korunmak adına büyük önem taşıyor. Sorunlarla başa çıkabilmeyi öğrenebilmek için kendisini doğru ve yanlışlarıyla kabul eden ebeveynlerinin desteğini almak öncelikli adımdır.
Mert Can Karagöz cinayetinde karşımıza çıkan bir diğer önemli konu, çocukların şiddet unsurları ile yakın bir mesafede bulunmalarıdır. Yeni nesil teknolojik gelişmelerden faydalanıyor olsalar da, aynı zamanda teknolojinin getirdiği dezavantajları da yaşıyorlar ne yazık ki. Gündemde olan şiddet olaylarına internet ve medya araçları aracılığıyla birebir tanıklık ediyorlar. Şiddet içerikli görüntü ve videolara erişim imkanları da oldukça fazla. Son yıllarda televizyon ekranlarında peşpeşe yayınlanan ve ağır şiddet içeren, kan dökülen, can alınan mafya özentisi dizilerin ve filmlerin olumsuz etkisini de artık kabul etmemiz gerekiyor. Rating savaşları uğruna çocuklarımızı ve gençlerimizi nasıl büyük travmalarla başbaşa bıraktığımızı artık görelim. ‘İstemeyen izlemesin, televizyonun kapatma düğmesi de var.’ şeklinde son derece sığ bir savunmanın sorumluluk almaktan kaçmak olduğunu da bilelim.
Böyle bir ortamda onları şiddet içeren her türlü olay/durum/araç/materyal den uzak tutmak zor olduğu için, anne babalara önemli görevler düşüyor. Öncelikle çocuklara teknolojik cihazlar verilmeden önce, nasıl kullanması gerektiğiyle birlikte hangi içeriklerin neden zararlı olduğu anlatılmalıdır. Sonraki süreçte ona fark ettirmeden hangi amaçla kullandığı kontrol edilmelidir ve herhangi bir olumsuz durumla karşılaşıldığında ona doğru davranışlar anlatılmalıdır. Kendisi bu şekilde anne babanın baskı kurmadan yaptığı uyarı ve bilgileri öğrenecek ve kendisine verilen teknolojik cihazları doğru kullanmak için çabalayacaktır. Aynı şekilde gündelik yaşamda karşılaşabileceği şiddet içerikli durumlar da her zaman anlatılmalı ve böyle durumlarda neler yapması gerektiği açıklanmalıdır. Kaldı ki basına yansıyan son bilgilere göre arkadaşını öldüren Muhammet K. olayda kullandığı pompalı silahı Facebook üzerinde silah satışı yapan bir gruba ulaşarak 600 TL ödeyerek aldığını belirtmiş. Sadece bu ifade bile yüzlerce sayfalık kitapların, günlerce konuşulacak konuların öznesi olabilir.
Arkadaşını öldüren Muhammet ifadesinde kendisinin darp edildiğini ve buna benzer olayların hep olduğunu söylemiş. Bu şekilde bir akran zorbalığı ve şiddeti gerçekten olduysa hiçbir yetkili nasıl görmez, aile bu durumu nasıl fark etmez? Çocuğun bir şekilde bu konudan ailesini ya da öğretmenlerini haberdar etmiş, birinden birine söylemiş olması beklenir.
Ne yazık ki silahlanmanın her geçen gün arttığı bir dönemdeyiz. Bu durumun ancak yasalar ve uygulamalarla çözülebileceği bir gerçek.
Dolayısıyla biz yetişkinler üzerimize düşen görevleri yerine getirerek çocuklar arasındaki bu tür şiddet olaylarını en aza indirebiliriz. Çünkü bu çocuklar hepimizin çocukları ve geleceğimiz. Onları ancak birbirimize emanet edebiliriz.
Paylaş