Paylaş
Son yıllarda televizyonlarda ve bilgisayarlarda izlediğimiz sözüm ona çocuklar için hazırlanmış çizgi filmler ve diziler maalesef son derece sakıncalı öğeler içeriyor.Biz de bu konuyu sizler için araştırdık ve Psikolog Serap Duygulu ile görüştük.
Küçük yaştaki çocuklar gerçek hayattaki her şeyi önce hayal dünyalarında sembolize ederler, kendi dünyalarına uyarladıktan sonra da zaman içinde gerçek olarak algılarlar. Sembollerle öğrendikleri her şeyi gerçek hayatta uygulamaya başladıklarını yakın zamanlarda medyada yer alan haberlerden öğreniyoruz.
Sihirli bir takım güçlere sahip olan dizi ve film kahramanları çocuğun gerçek hayat algılamalarını ciddi olarak sarsar ve gerçek hayatta bu tür varlıkların ve insanların aslında olmadığını çocuklara anlatmak ve onları inandırmak mümkün olmaz.
Çocuklar ekranlarda gördüklerini uygulamaya kalkabilirler. Kendisinin de sihirli bir takım güçleri olduğuna inanan çocuk kendisini tehlikeye atabilir. Çocukların etkilendiği kahramanlar genellikle insanüstü bir takım güçlere sahiptirler. Asla ölmüyor, yaralanmıyor ve zarar görmüyorlar. Bu olağanüstü güçlerinin yanında sahip oldukları aletler ve donanım da müthiş. Çocukların dünyasını ve hayal gücünü o denli etkiliyorlar ki çocuklar o kahramanların dünyayı kurtaran gerçek varlıklar olduğuna inanıyor.
Çocuklar Nasıl Etkileniyor?
Çocukların hayal dünyası yıkma, yok etme, bir başka canlıya zarar verme gibi şiddet öğeleri içermiyor aslında. Ancak zaman içinde farklı kavramlarla tanışan çocuk zarar verme davranışını öğreniyor. Özellikle bu süper kahramanlar burada devreye giriyor.
Normal olarak zarar görenleri kurtaran kahramanlar bir süre sonra zarar veren kahramanlar olmaya başlıyor ve çocukların inançlarına farklı içerikler de giriyor. Eğer doğru kullanabilsek bu kahramanlar son derece olumlu işler yapabilirler ve çocukların eğitiminde çok yararlı çalışmalara zemin oluşturabilirler. Çocukların sözlerden daha çok uygulamaları ve davranışları model aldıklarını unutmamak lazım! Ekrandaki varlığa tutkuyla bağlanan çocuk oradaki kahramanla özdeşleşerek birebir modelleme yapabiliyor. İşte bu yüzdendir ki evlerinin balkonundan uçacağını sanarak atlayan çocukların üzücü haberlerini izliyoruz basın yayın organlarında. Çocuklar onlara sunulan bütün bilgileri sünger gibi emiyorlar ve sorgulamadan öğreniyorlar. Onların dünyasında her şey mümkün, herkes her şeyi yapabilir.
Özellikle 11 yaşına kadar soyut kavramları tam olarak çözemeyen çocuk, her şeye gücü yeten süper güçlü kahramanların gerçek olduğuna inanıyor veya inanmak istiyor. Aslında önemli olan nokta, süper kahramanların sahip oldukları güçten daha çok çocuklara ne sunduklarıdır. Neyi ve hangi görüşü temsil ettikleridir.
Adalet, sevgi, paylaşma, dostluk, iyilik, birlikte olma gibi kavramları sunan kahraman çocuğun hayal dünyasında bu değerlerin iyi ve yararlı olduğu şeklinde bir şema oluşturacaktır. Bunun tam tersi olarak, vurup kıran, zarar veren, can yakan ve can alan bir kahraman, bir başka canlının canını yakmanın normal ve doğal olduğu gibi bir inancın yerleşmesine neden olur. Çocukluk çağlarında yer eden inançların değişmesi zordur. İnançların yargılara ve sonra da yargılamalara dönüştüğünü unutmamak gerek. Kendisine model aldığı kahramanın çocuğun gerçek kahramanı haline döndüğünü ve kahramanın yaptığı her şeyin çocuğun gerçekliği olduğunu iyi bilmek zorundayız.
Çocukların çizgi filmlerdeki kahramanlardan etkilenmelerinin bir diğer boyutu da, onların bütün hareketlerini modellemeleri şeklinde de karşımıza çıkıyor. Kendisine rol model olarak bir kahraman seçen çocuk, o kahramana ait bütün her şeyi kopyalıyor. Onun gibi konuşup, onun gibi yürümeye çalışıyor. Ses tonu, cümle içindeki vurgulamaları bile kahramanın birebir aynısı olmaya başlıyor.
Kahramanın esprilerini, konuşma ve davranış özelliklerini günlük hayatına yerleştiriyor. Çocukların bazen kahramanın olumsuz özelliklerini de aynen aldıklarını görmek mümkün. Örneğin; konuşmasında önceden herhangi bir sorun olmayan çocuk birden bire konuşma bozukluğu yaşamaya başladıysa, tıbbi araştırmaların yanında çocuğun kimden etkilendiği iyi araştırılmalıdır.
Bazı davranış bozukluklarının sadece başkasından modelleme yoluyla kazanıldığını unutmamak gerekiyor. Aileler zaman zaman çocuklarını tanıyamadıklarını söylerken aslında doğru bir ifade kullanıyorlar. Çocuklar kendilerine ait özellikleri kolaylıkla hayran oldukları kahramanın özellikleriyle değiştirebiliyorlar. Bu da son derece doğal bir tepki, zira çocuklar birçok şeyi başkasından model alarak öğreniyor ve uyguluyorlar.
Bu bakımdan, kendisini özdeşleştirdiği kahramanı hayatının merkezine yerleştirmek çocuk açısından çok kolay! Çünkü zaten kişiliği henüz oturmamış, davranış kalıpları yerleşmemiş bir çocuk için bu son derece doğal ve kolay bir yol. Bu şekilde kendisini kahramanın gerçek hayattaki hali olarak görüyor. Son çocukluk dönemi ve ergenlik döneminde çok sık gördüğümüz popüler bir insana olan hayranlık ya da aşırı tutkunluk davranışının altında da aslında, kahramana olan hayranlık ve o kişiyi model alma duygusu yatar. Hayran olunan kişiye benzeme hevesiyle onun giydiği kıyafetleri giymek, onun davranışlarını benimsemek, onun gibi konuşmak gibi bir takım hareketlerin kendini bir başkasında gerçekleştirmek ve herkesin beğendiği birisi gibi olarak toplumsal onay almak, bir yere ya da bir gruba ait olma duygusunun yattığını bilmek gerekiyor. Çocuklarımızın her davranışının altında mutlaka bir sebep vardır. Onlara ulaşmanın yolu da bu sebepleri bilmekten geçiyor.
Psikolog Serap Duygulu
Paylaş