Paylaş
1 yaşını bitiren minik yaramaz yürümenin ve her yere ulaşabilmenin keyfini çıkarmaya başlamıştır. Artık yerinde duramamakta her şeyi karıştırmaktadır. Onun için çok keyifli olmakla beraber yakın çevresi ve özellikle anne ve babası için zor günler başlamıştır. Tehlikelerin farkında değildir, tam bir ortalık karıştırıcıdır. Daha açık bir ifadeyle pimi çekilmiş bir el bombası gibi dolaşmaktadır. Bebeklik çağının en hareketli dönemleri de bu bir ile iki yaş arasındaki süredir. Artık birey olduğunun, başkalarından farklı olduğunun bilincine varmaya başlamıştır.
1 yaşına kadar hep başkalarına ama özellikle annesine bağımlı yaşayan bebek bağımsızlığını kazanmaya başladığı bu yaştan sonra isteklerinde de bağımsız davranmaya başlar. Artık sadece annesi hazırladığında yemeğini yiyen, annesi uyuttuğunda uyuyan bebek değildir. Ciddi tepkiler vermeye, isteklerini ya da istemediklerini çok açıkça ifade etmeye başlamıştır. Bazı tipik davranış biçimleri geliştirir.1,5 yaş civarı başlayan inatlaşmalar yine bu döneme özgü davranışlar olarak dikkat çeker.
Bu yaş dönemleri her şeyi çok net anlatamadığını çocuğun anlamayacağını düşünen ebeveynler açısından gerçekten zor dönemlerdir. Yine bu dönemlerde tipik heyecanlar da ortaya çıkar. Korku ve öfke gibi. Çocuk korkar çünkü keşfetmeye başladığı dış dünya onun için yabancıdır ve bilinmezliklerle doludur. Aslında korku her insanın doğasında vardır ve organizmanın görünen ya da görünmeyen tehlikelere karşı ortaya koyduğu savunma refleksidir.
Korkular bebeklikte daha yoğunken çocuk büyüdükçe azalır ancak korkuların türü daha hayali uyaranlara doğru kayar. Karanlıktan korkma, bilinmeyen ve görülemeyenden korkma gibi.
Ancak öfke biraz daha farklıdır. Özellikle çocuklukta çok sık yaşanan bir heyecan türüdür. Korkudan farkı ise çocuk büyüdükçe öfkeyi öğrenir ve bu duyguyu kullanarak neler yapabileceğini de fark eder. Öfkelendiğinde tüm dikkatleri üzerine çekebildiğini ve isteklerinin hemen yerine getirildiğini keşfeder.1-2 yaş çocuğunda görülen öfkenin en bilinen nedeni yaptığı işin durdurulması veya izin verilmemesidir. Israrla çekmeceleri boşaltan bir çocuğu engelleyen annenin karşılaştığı ilk tepki öfkedir. Çocukların 1- 2 yaş civarı en sık yaşadıkları ve gösterdikleri duygudur ve aslında çok doğaldır. Öfkesini kullandıkça ve etkilerini gördükçe bu duyguyu kullanmaya devam eder.
Yapılan araştırmalarla 1,5 ile 3 yaş arasındaki çocuklar incelenmiş ve onları en çok nelerin öfkelendirdiği saptanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre çocuklar;
* Bir yerde oturmaya zorlandıklarında
* Oynadıkları oyuncak ellerinden alındığında
* Yalnız bırakıldıklarında
* Yapmaya çalıştıkları işi başaramadıklarında
* Bedenlerine müdahale edildiklerinde;giydirilmesi ve giysilerinin çıkartılması dahil olmak üzere;burunlarının silinmesi ya da yüzlerinin yıkanması gibi durumlarda şiddetli tepki gösteriyor ve öfkeleniyorlar.
Açık ve net bir ifadeyle söylemek gerekirse engelleyici her durum veya olay, tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi çocukta da öfke yaratıyor. Ancak küçük yaş çocuklarında bu öfke tepkileri çok uzun süreli değildir ve yapılan araştırmalara göre 5 dakikayı geçmez.
Öfke nöbetleri kısa süreli olsa da ebeveynler doğru davranış tutumları geliştirememişlerse bu duyguyu kontrol altına almak kolay olmaz. Çocuktaki öfke patlamaları giderek daha sıklıkla ve hemen her şeye karşı bir tepki gösterme biçimi olarak ortaya çıkabilir. Önemli olan çocuk öfkelendiğinde nasıl davranacağımızı bilmek ve kararlı olmaktır.
Öncelikle öfkenin de diğer duygular kadar doğal ve normal olduğu bilinmelidir. Ancak sınırlar doğru çizilmelidir. Çocuk her ne sebeple öfkelenirse öfkelensin o anda söylenecek hiçbir şey onu sakinleştirmeye yetmeyebilir. Ebeveynlerin çaresiz kaldığı ve paniğe kapıldığı durumlar da böyle anlardır. Çocuk yatışsın düşüncesiyle ani tepkiler vermek ve istediğini yapmak ya da onunla inatlaşmak işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirebilir. Oysa öfkeden çılgına dönmüş minik yaramazın gözünün kimseyi görmediği böyle bir durumda uygulanacak şaşırtmaca taktiği harika sonuçlar verir. Yöntem çok basittir ve kolaylıkla uygulanabilir.
Diyelim ki çocuğunuz öfkeyle kendini yerden yere atıyor. Öncelikle onu kucağınıza almak, okşamak, konuşmak, öperek sakinleştirmek gibi her yolu denediniz ve bu yöntem başarılı olmadı. Bu durumda hemen, ama ani olarak orada bulunan bir başkasına hitaben durumla çok ilgisiz ancak çok heyecanlı bir tepki vereceksiniz. Yani çocuğunuz kucağınızdayken siz sanki o orada yokmuş gibi davranacak ve diyelim ki eşinize dönerek "Aaa, camın önünden bir kuş geçti, sen de gördün mü?" diyerek dikkati başka bir tarafa çekeceksiniz. Ama bunu ciddi ciddi yapacak, gerçekmiş gibi davranacaksınız. Emin olun o ter ter tepinen çocuğunuz bir anda her şeyi unutacak ve ne olup bittiğini öğrenmek için susacaktır. Siz ise susmayıp ortalık gerçekten yatışana ve gözyaşları kuruyana kadar oyunu devam ettireceksiniz. Yani kuşun rengi üzerine, büyüklüğü üzerine eşinizle konuşmaya devam ederek, göz ucuyla çocuğunuzu da izleyip, uygun olduğunu düşündüğünüz bir anda onu da olayın içine katacaksınız. "Bak baban kuşu görememiş, acaba sen gördün mü, sence camın önünden yine geçer mi?’ türü sorularla çocuğunuzun hayal gücünü devreye sokabilirsiniz. Bu şaşırtmaca yöntemi sizin yaratıcılığınızla doğru orantılı olarak daha da geliştirilebilir ve bu taktik bir süre sonra rahatlıkla uyguladığınız ve hoşlandığınız bir oyun haline gelebilir.
Bütün bunların dışında çocuklar ciddi olarak yaşadıkları ya da karşılaştıkları travmatik durumlarda da öfke tepkileri verirler. Hastalıklar, stres ve zorlu yaşam şartlarından kaynaklanan öfke durumlarını diğerlerinden iyi ayırmak gerekir. Tedavi görmek ya da acı verici bazı zorluklara katlanmak zorunda kalan çocuklar çok daha kolaylıkla öfke nöbetleri yaşayabilirler. Sabır göstermek ve sıkıntılarının ne zaman biteceği yönünde bilgi vermek önemlidir.
Ayrıca çocuğun iyi dinlenmediği, kendisini önemsiz ve güvensiz hissettiği, kendisini ifade etmede güçlüklerle karşılaştığı ailelerde büyüyen çocuklar ciddi ve kontrol edilmesi çok zor olan öfke nöbetleri yaşamaktadırlar. Ya da aşırı bağımlı, baskıcı, aşırı ilgi gösteren ailelerde de benzer sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Alışveriş merkezlerinde çok sık rastlanan bir durumdur, annesinin yanında ortalığı birbirine katan, bağırıp ağlayan çocuklar görmek. Genellikle böyle davranan çocuğun annesinin ilgisi çocukta değil başka yerlerdedir. Ya da çocuğa susması için bağırmakta, azarlamaktadır. Oysa iş bu noktaya gelmeden çözümlenebilir, bütün mesele çocuğun ne istediğini dinlemek, ona ilgi göstermektir. Kendisini ifade edemeyen, annesinin ilgisini çekemeyen çocuk gerçekten de çok öfkelenecek ve günü hem kendisine hem de annesine zehir edecektir.
Çocuklar öfkelenebilirler, bu normal bir duygu durumudur. Ancak bu durum giderek çocuğun kendini ifade etme ve isteklerini yaptırmada kullandığı bir davranış kalıbı haline gelirse orada çok ciddi bir sorun var demektir. Ebeveynlerin davranışları ve tepkileri buradaki en belirleyici özelliktir.
Kısaca öfke yaşayan çocuğa karşı öncelikle ılımlı ve sakin bir tutumla yaklaşmalı, ama onu sakinleştirmek için de uzun süre ısrar etmemeli. Bazı durumlarda çocuğu bir süreliğine kendi haline bırakmakta fayda vardır. Yine bir sonuç alınamamışsa şaşırtmaca taktiği uygulamak kesin sonuç vermesi bakımından çok yararlı olacaktır.
Paylaş