Paylaş
Otizm 2-3 yaşlarında ortaya çıkan genel olarak iletişim ve sosyal becerilerin gerilemesiyle kendini gösteren bir gelişim sorunudur. Özellikle son dönemlerde oldukça sık karşılaşılan bu gelişimsel sorununun nedenleri üzerinde onlarca araştırma yapılmaktadır. Genetik olması, aşıların getirdiği olumsuz sonuçlar, GDO’lu ürünler, annenin hamileliğinde yüksek oranda civa ya da kurşuna maruz kalması gibi birçok neden gösterilmektedir. Ancak bu nedenleri kabul ettirecek güçlü bulgular halen bulunamamıştır. Otizm, 2 yaş seviyelerinde normal gelişim özelliklerinin yavaş yavaş gerilemesiyle kendini gösterir. Önce söylenen kelime ya da sesler azalmaya başlar. Göz kontağı kurmaması, tekrarlayıcı yaptığı faaliyetler belirginleşmeye başlar. Bu arada öfke nöbetleri, dönen şeylerle ilgilenme, nesneleri belli bir sırada dizme şeklinde olan takıntı davranışlar artar. En önemlisi ismiyle seslendiğinizde duyduğunu hissedersiniz ama dönüp sizinle iletişime geçmez. Bu ilk sinyaller ortalama 6-18 ay arasında kendini göstermeye başlar. Bu aylarda yapılacak tanılama ya da tespit çocuk için hayat kurtarıcı olabilir.
Aileler bu sorunu maalesef 3-4 yaşlarına kadar öteleyebilmektedir. “Benim de çocukluğum aynıymış, geçer” şeklindeki düşünceler çözüm sürecini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle aileler şu belirtilere dikkat etmelidir.
3 – 6 ay arası bebeğiniz;
Özellikle oturma ile emekleme dönemleri arasında ( 6-18 ay içerisinde);
Otizm maalesef zeka geriliği ile karıştırılan bir sorundur. Zeka geriliğinin düzelemeyeceği düşüncesi ailelerin olaya umutsuz ve olumsuz bakmasına neden olmaktadır. Oysa otizm bir zeka geriliği değil, sosyal iletişim becerilerinin gelişememiş halidir. Elbette ki zeka geriliği ve otizmin bir arada olduğu tablolarda vardır. Zaten düzelemeyeceğinin düşünülme nedeni de bu tablolarla kıyaslanmasıdır. Oysa günümüzde artık 18 aya kadar bile bu tanı konulmakta. Bu nedenle eğer çocukta zeka geriliği yok ise 18 aylığa kadar da tanılaması yapılan çocuğun yoğunlaştırılmış bir özel eğitim programı ve spor ile bu sorun çözülebilir, çocuk 6 yaşa kadar yaşıtlarını yakalayabilir.
Son 2-3 yıldır yurt dışı araştırmalar ve yurt içi yapılan birçok kongre konularından biri de ‘otizm ve spor’dur. Sporun otizm üzerindeki etkileri sorunun çözümlenmesi aşamasında çok önemlidir. Sanılanın aksine spor sadece kilo vermek ya da fit kalmak adına değil, çocukta birçok becerinin gelişmesi açısından önemlidir. Kuvvet, denge, koordinasyon, çeviklik, çabukluk, esneklik gibi becerilerin gelişmesi çocuğun konuşmasına, sosyal becerilerine, etrafıyla daha fazla diyaloğa girmesini sağlamaktadır. Ayrıca beynin motor korteksinin bu becerilerle aktif halde kullanılması, gelişimsel birçok basamağa doğrudan olumlu etki sağlamaktadır.
Genelde oluşan yanlış bir algı vardır: Çocuğun 5 yaşından itibaren yüzmeye, baskete ya da başka bir spor dalına yönlendirilebilir düşüncesi. Oysa konuştuğumuz çok sayıdaki otizmli ebeveynler, çocuğunu bir spor dalına yönlendirdiklerini ancak çocuğum yapmak istemediğini ya da kısa süreli denediklerini ifade etmektedir. Oysa otizmli çocuğun herhangi bir spor branşı yapabilmesi için alt becerileri kazanması gereklidir. Nasıl ki çocuk kaşıkla yemek yemeye başlamadan önce kaşığı doğru tutmayı öğrenmesi gerekiyorsa, bisiklet sürecek çocuğunda denge becerisinin gelişmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle alt beceriler yeterince kazandırıldıktan sonra 3-5 yaş aralığı jimnastik, 5-7 yaş arası yüzme, 7 yaş üzeri herhangi bir branş sporu önerilebilir.
Otizmli çocuklarda 3 ana branşı öneriyoruz; bisiklet, yüzme, masa tenisi. Bisiklet denge ve koordinasyon becerisinin geliştirmektedir. Yüzme tüm vücut koordinasyonunu kullanabilme ve rahatlatıcı özelliğinden dolayı faydalıdır. Masa tenisi de dikkat becerisini ve konsantrasyonu ciddi anlamda arttırdığı için önermekteyiz. Ancak yine şunu vurgulamalıyım ki eğer çocukta bu branşları yapabilecek alt beceriler gelişmemiş ise bu spor dallarını yapabilme yeterlilikleri olmayacaktır.
Aslında sanat denince otizmli bireylerin yeterlilikleri tartışılmakta hatta aileler tarafından bazen yok sayılmakta. Oysa otizmli birçok sanatçı vardır; Beethoven, Van Gogh, Nietzsche ilk aklıma gelen üstün yetenekli sanatçılardır. Otizmli bireyin beyninin farklı çalışması bu yeteneklerini de üst seviyede kullanabilmelerini sağlamaktadır. Renklerin uyumu, çizgilerin dansı, müziğin ahengi bu çocuklar için ilgi çekici ve keyiflidir. Resim sanatı ile renk kavramlarını öğrenmeleri, yaratıcılıkları, problem çözme becerileri, hayal güçleri gelişecektir. Müzik ise özellikle ritim branşı, otizmli bireyin olaylar arası ilişki kurmasını arttıracaktır. Konuşma becerisini geliştirecek, sosyal anlamda grupla beraber hareket edebilme yeterliliklerini arttıracaktır. Dans ile müziğe uygun vücudunu kullanabilme becerisini, empati kurmalarını ve yaratıcılık becerilerin gelişimi desteklenmiş olacaktır.
Hazırlayan: Merve Hazinedaroğlu
Paylaş