Paylaş
21 Aralık 2012 ile girdiğimiz yeni dönem ve Vedic astroloji ile çıkardığımız haritalara göre kuzey ve güney ay düğümlerinin konumu 21.12.2012’nin bir işaretleyici, uyanış dönemi olduğunun göstergesidir.
Çin astrolojisine göre de 2013 Ejderha yılıdır. Çin kozmolojisinde burçlar aylarla değil yıllarla belirlenmektedir. Güneşin 1 yıl boyunca ekliptik üzerinde ilerlerken konakladığı takımyıldızları dikkate alınmaz. Bunun yerine Ay takvimi ile belirlenen ardışık yıllık döngülerin her birine bir burç adı verilir. Çin kozmolojisinde Ejderha yılı verimli, bereketli, heyecan verici güzellikleri beraberinde getirirken seller, depremler, volkanik yağmurlar ve meteor yağmurlarının da işaretçisidir. Astrolojinin benzerlik yasasından faydalandığı gerçeğinden hareketle İ.Ö 1649 sonlarında başlayan Ejderha yılı dönemini incelediğimizde ilk büyük depremin yaşandığını görebiliriz. Daha sonraki Ejderha yıllarını incelediğimizde de yine büyük dönüşümlerin ve yıkımların olması da oldukça çarpıcıdır. Ejderha kavramı, batı ülkelerinde kötülüğün gücü diye değerlendirilirken Uzak Doğu’da iyiliğin simgesi olarak görülmüştür.
Çin kozmolojisindeki alametler sistemine göre ise ejderha, büyük kasırga, fırtına ve sellerin işaretçisi olarak görüldüğü gibi aynı zamanda Ejderha yılı büyük felaketlerle gelen fakat sonrasında bereketli bir dönemi başlatan bir dönüm noktası olarak değerlendirilir. Yeni bir çağa girerken yaşayacaklarımızı doğum sancısına benzetiyorum. Hiç bir doğumun sancılı olmaması düşünülemez. İster normal doğum ister sezaryen olsun mutlaka sancı ve zorluk vardır. Fakat her doğumun bir mucize olduğunu unutmamak gerekir. Kim olduğumuzu, yaptıklarımızı, yaşadıklarımızı, var oluşu sorguladığımız bir sürecin başlangıcındayız. Tüm dünya da önemli olaylar tezahür edecektir. 2016’ya kadar insanlık önemli sınavlardan geçerek bu imtihanı yaptıkları ve yapmadıkları ile geçecek ya da sınıfta kalacaktır. Tüm bu verilerle birlikte astrolojik haritaları incelediğimizde salgın hastalıklar da artış; Hindistan Asya başta olmak üzere tüm dünyada yaşanacak. Şiddetli yağmurlar, tsunamiler, iklim değişiklileri ve Mayaların kehanetini doğrulayan güneş patlamalarının jeomanyetik yansımaları, uydularla iletişim sistemleri üzerinde ciddi problemler yaşamımıza neden olabilir. Rusya, Pakistan, İran gibi ülkelerde siber saldırılar, nükleer silahların yaratacağı travmatik olaylar, güç ve iktidar hırsının acı sonuçları yine bu dönemin sancılı etkileri arasında. İran ve İsrail arasında Mart, Nisan aylarına kadar gerilimler, terörist örgütlerin ortaya çıkıp yasa dışı faaliyetlerini hızlandırması ve ekonomik krizler tüm dünya insanlığını derinden etkileyecektir. Bu dönemde ABD’de yaşanacak ekonomik problemler, Çin’de yaşanacak önemli gelişmeler söz konusu olacaktır. Ülkemizde komşularla gerginlikler, siyasi kaoslar ve doğa olayları bu geçiş sürecinin karanlık yansımalarıdır.
Yıldızların öğretmeni Satürn’ün 2.5 yıl boyunca Akrep burcundaki seyrine davam edecek. Satürn Akrep burcundaki seyrine devam ederken gizlilik taşıyan konulara ilginin yoğun bir şekilde artması, gizli kalmış meselelerin gün yüzüne çıkması ve sarsıcı olaylara sebep olmasını deneyimleyebiliriz. Bilinmeyene olan ilginin artışı bu yönde suiistimal edilip maddi-manevi kayıplar yaşamımıza neden olabilir. Ülkemiz açısından değerlendirirsek, Akrep burcundaki bu 2.5 yıllık periyotta evrensel değerler üzerinde buluşacağımız, korkularımızla yüzleşeceğimiz, sosyal ve ekonomik konularda yaşayacağımız köklü değişimlerle sınanacağımız bir sürecin içindeyiz. Bu sürecin sonunda köklü değişimler yaşayarak zorluklardan sonra değişime ayak uydurmak zorunluluğu doğacaktır. Yasa dışı güçlerin yapacağı sansasyonel olaylar gündemimizde önemli bir yer tutabilir. Yine gizli ve yasa dışı yapılanmalar, bunların faaliyetleri bir takım zorlayıcı olaylara ve ciddi yaptırımların uygulanmasına yeni karar ve uygulamaların oluşumuna sebep olabilir. Ülke ekonomisinde dalgalanmalar, tüm dünyada yaşanacak doğal afetlerde artış ve yine dünya genelinde ekonomik krizleri deneyimleyebiliriz. Zorlu süreçlerden sonra tamamen yeni bir sistem ve oluşum yine bu dönemin getirileri arasındadır. Evrensel değerler üzerinde buluşmamız gereken, dünyamıza ve yaşamımıza değer verip bireysel anlamda üzerimize düşeni yapmamız gerekenlerin farkına varacağımız bir süreçteyiz. İnsan olmanın getirdiği, unuttuğumuz, uzaklaştığımız alışkanlıklarımızı yeniden hatırlayacağımız, teknolojinin büyülü dünyasında kaybettiğimiz ruhumuzu yeniden dirilteceğimiz, bu anlamda beslenmek için çaba göstereceğimiz özel zamanlar. Tabi burada aklıma gelen Spritüel öğretmen Meher Baba’nın sözünü de paylaşmak istiyorum. “Her ne ararsan kendinde ara” der ve yine aynı üstat “Sadece uyuyan bir insanı uyandırabilirsiniz” der. Bu söylemlerden yola çıkacak olursak 21 Aralık 2012, dünyanın ve insanlığın yok oluşu demek değildir. Aynı zamanda her bir birey için karanlıktan ışığa giden bir spiritual uyanış demek olmayacağı gibi. Doğanın dengesini bozan insanoğlu, onun yeniden yapılanmasına katkıda bulunmazsa iktidar hırsı, sahip olma kitleleri, yönlendirme güdüsünün esiri olup ben merkezli yoldan ilerlemeye devam edip “biz” olma olgusunun temelini kavrayamaz ve bu bilince erişemezsek her birimiz yaptıklarımızın bedelini olumlu ya da olumsuz olarak öderiz. Dünyamızın yeni bir çağa girdiği bu süreçte tercihlerimizi ruhumuzun verdiği mesajları dikkate alarak yapmalıyız. Seçimlerimizin sonuçlarını da tüm dünyaya yansıtmalıyız. Yeni çağ süreci, seçimlerimiz doğrultusunda şekillenecektir.
Gökler rehberiniz, yolunuz ışık olsun…
Paylaş